Yapılan bir araştırmaya göre hayvanlar deprem öncesi ortaya çıkan titreşimleri ve sesleri algılayıp bunlara tepki veriyor olabilir.
Depremler korkutucu, hatta, ölümcül doğa olaylarıdır. Sadece, 1999 Düzce depreminde en az 845 kişinin hayatını kaybettiğini, 4948 kişinin ise yaralandığını bilmek bile bu doğa olayının ne kadar yıkıcı olabileceğini anlamaya yeter. Ancak, eğer hayvan dostlarımız böylesine yıkıcı bir olayı önceden haber verebilselerdi belki de hayatlarımızı kurtarabilirlerdi. Peki, hayvanların böyle bir yeteneği var mı?
Akademik literatürde gerek evcil, gerek vahşi hayvanların, hatta böceklerin, deprem öncesi garip davranışlar sergilediklerini bildiren onlarca vaka yer alıyor.
Ancak, 160 depremden önce gözlenen, toplam 700 anormal hayvan davranışını bildiren 180 yayını gözden geçiren araştırmacılar, bu davranışlar ile depremler arasındaki ilişkinin zayıf olduğunu fark ettiler.
(Adı Kirletilmiş Kutsal Bir Simge: Svastika Nedir?)
Bu olaylar depremden sonra bildirilmişti, dolayısıyla “hatırlama yanlılığı” söz konusu olabilirdi. Diğer bir deyişle, bu kişiler deprem gibi sarsıcı bir olay sonrası hayvanlarının tuhaf davrandığına inanmış olabilirler.
Hayvanların olağandışı davranışlarının depremleri önceden haber verip vermediğini anlamak için, bilim insanlarının hayvanları bir süre denetim altında tutmaları gerekir. Bu süre hayvanların deprem öncesinde, sırasında ve sonrasında nasıl davrandıklarını gözlemlemeye olanak tanıyacak kadar uzun olmalı. Aynı zamanda, hayvanların depremden önce gerçekten de tuhaf davrandıklarından emin olmak için, deprem öncesindeki davranışlarının tuhaf olmadığından da emin olmak gerekir.
Ne yazık ki, eldeki kanıtlar tatmin edici sonuçlar sunmuyorlar. Ancak, söz konusu incelemeyi yapan bilim insanları hayvanların sözde “kehanetvari” davranışlarının, “öncü şoklar” ile aynı zamanda meydana geldiğini buldular – ana sismik olaydan önce gelen daha küçük depremler.
Bu durumda, hayvanların deprem “sezgisi” olarak yorumlanan şey aslında insanların algılayamadığı kadar zayıf titreşimlere ya da seslere verdikleri tepkiler olabilir.
Böyle bir sonuç çok da şaşırtıcı olmaz, zira hayvanların çoğu algısı insanlarınkinden daha gelişmiştir, buna verilebilecek en güzel örnek koku alma duyusudur. Ayrıca, hayvanların depremlerle ilişkilendirilen olağandışı davranışlarının yüzde 60 kadarının deprem gerçekleşmeden beş dakika kadar önce gözlendiği göz önünde bulundurulursa, söz konusu tahmin oldukça mantıklı görünüyor.
Tabana kuvvet
Artçı depremlerin tetiklediği korku ya da endişe duyguları hayvanların neden ses çıkardığı (köpeklerin havlaması gibi) ya da güvenli yerlere kaçışmaya başladıklarını (kedilerin ortadan kaybolması gibi) açıklayabilir.
Ancak, bu hayvanların depremden tamamen alakasız bir sebeple böyle davranmaları, zamanlamanın ise sadece tesadüften ibaret olması da mümkün. Bir köpek pek çok sebepten ötürü havlayabilir, ya da bir kedinin bir anda ortadan kaybolmasının arkasında çeşitli sebepler yatabilir, ancak bizler sadece olan bitenin farkında olduğumuzda bu davranışlar ile nedenleri arasında bağ kurarız.
Tek bildiğimiz şey hayvanların depremlerden yaralanarak, evsiz kalarak ya da yemek ve su bulamayarak ağır bir şekilde etkilendikleri. 2011 yılında gerçekleşen Christchurch depremi sırasında 185 kişinin yanında binlerce hayvan hayatını kaybetti, binlerce hayvan ise evsiz kaldı. Bu yüzden acil durum planlarımıza hayvan dostlarımızı da dahil etmek oldukça yerinde bir karar olur.
The Conversation. Anne Quain. 23 Eylül 2021.
You must be logged in to post a comment Login