Gürcistan’da Önceden Bilinmeyen Bir Dil Keşfedilmiş Olabilir

Gürcistan’da, Grakliani arkeolojik sit alanındaki bir tapınağın ortaya çıkarılan sunağında bilinmeyen işaretlere rastlandı.

Gürcistan'da Antik Bir Dil Keşfedilmiş Olabilir

Fotoğraf / Shalva Lejava

Tiflis Üniversitesi’nden Sophia Paatashvili adındaki bir öğrenci, Demir Çağı’na ait arkeolojik sit alanında yapılan kazılar sırasında bir tapınağın sunağına kazınmış  garip çizgiler keşfetti. Grakliani’deki diğer tapınaklarda bulunan yazıtlardan farklı olarak; bu çizgiler ne dekoratif amaçlı kullanılan unsurlara ne de hayvanları ve insanları imleyen işaretlere benziyordu.

Tiflis Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Vakhtang Licheli, bulunan işaretlerin Kafkasyalıların kullandıkları alfabelerin en eski örneklerinden biri olabileceğini söylüyor. Sunağa kazınmış bir şekilde bulunan yazının bilinen diğer dillerle hiçbir ilişkisinin olmamasına karşın Antik Grekçe ve Aramice’deki harflerle bir takım benzerlikler gösterdiği de tespit edilmiş. Vakhtang Licheli, oymaların dekoratif bir süslemeden çok bir dile ait olduğu konusunda oldukça emin. Bu konuda,  “Dekoratif bir süslemede ikinci, dördüncü yahut altıncı seferde tekrar eden detayları görürüz ancak burada hiçbir tekrar söz konusu değil” diyor. Yazının akıcı üslubuna da dikkat çeken Lichelli, oyma işlemini yapan kimsenin oldukça rahat olduğunu ve muhtemelen ilk seferi olmadığını söylüyor. Sunakta bulunan yazı, araştırmacılar tarafından tapınağın yapılış tarihi de olan MÖ 7. yüzyıla tarihlendiriliyor. Yapılan bu keşif, arkeologlara göre yalnızca Gürcistan tarihi açısından değil yazının binlerce yıllık serüveni açısından da büyük bir önem arz etmekte.

Romalılar ve Yunanlar tarafından İberia olarak adlandırılan bölgede, okur- yazar uygarlıkların MÖ 4. milenyumdan bu yana var olduğu uzun bir zamandan beri biliniyordu. Ancak şimdiye kadar İberialı insanların edebi kültür örneklerine dair izlere hiç rastlanmamıştı. Bu bölgede Gürcülere ve Ermenilere ait bilinen en eski yazıtlar MS. 5. yüzyıla tarihlendiriliyordu. İşte bu yüzden Tapınak kazısında bulunan yazılar, bölgenin yerli popülasyonuna ilişkin tarihsel anlatıları da alaşağı edecek gibi gözüküyor.

Licheli, bölgede çocuk oyuncaklarından  çömleklere bir çok nesne bulduklarını ve bölgenin, Yunanlar ve Persler gibi etrafındaki daha gelişmiş uygarlıklarla ticari ve kültürel işbirliği içerisinde olduğunu söylüyor ve ekliyor “Böylesine kültürel bir zenginlik barından bölgede nasıl olur da yazılı bir dil bulunmaz? Kulağa pek mantıklı gelmiyor…”

Yeditepe Üniversitesi'nde Tarih ve Felsefe bölümlerinde anadal öğrencisi olarak eğitimini sürdürürken bir yandan da yine Yeditepe Üniversitesi Antropoloji bölümünde yandal ögrencisi olarak ögrenim görüyor.

You must be logged in to post a comment Login