Günlük Eşyalar, Antik Roma’nın Perdelerini Aralıyor

Sandaletler, maskeler ve diğer eserler, Roma’nın yükselişi, altın çağı ve düşüşü sırasında insanların yaşamlarına yakından bakmamızı sağlıyor.

MÖ 2. veya 3. yüzyıldan kalma bu skarabe üzerindeki gravür, klasik mitolojiden bir sahneyi betimliyor: Otururken tasvir edilen Prometheus, bir iskelete bir kol takarak insanı yaratırken gösteriliyor. Prometheus’un insanı çamurdan yaptığına ve ateşi çalıp insanlığa vererek tanrılara meydan okuduğuna inanılıyordu. C: The Trustees of The British Museum

Antik Romalılar, başta Roma’daki ünlü Kolezyum olmak üzere mühendislik ve mimari ustalıklarını sergileyen devasa kalıntıları geride bıraktılar. Ancak bunların dışında, arkeologlar, 2.700 yılı aşkın bir süre önceki günlük yaşamları hakkında, nasıl tapındıklarından paralarını nasıl harcadıklarına veya nasıl ziyafet çektiklerine kadar pek çok şey anlatan; oyulmuş skarabeler, deri askeri sandaletler, girift bir şekilde süslenmiş kaseler gibi küçük, günlük eşyalar da keşfettiler.

(İlgili: Roma İmparatorluğu Neden İkiye Bölündü?)

İşte en büyüleyici küçük ölçekli buluntulardan bazıları ve bunların Romalıların yaşam tarzına dair sağladıkları içgörüler.

Roma Tanrıları ve Tanrıçaları

Romalılar, öncelikle, çok tanrılıydılar ve tanrılarının çoğu Yunan mitolojisindekilerden ilham almıştı. Panteonlarındaki 60’tan fazla tanrının (ve birçok yarı tanrının) günlük yaşamlarındaki olayları şekillendirmeye yardımcı olduğuna inanıyorlardı. Capitol Üçlüsü olarak da bilinen ana ilahi varlıklar, yaşamın tüm yönlerini denetleyen gökyüzü tanrısı Jüpiter’i; özellikle kadınların yaşamlarıyla ilişkilendirilen baş tanrıça Juno’yu; ve bilgelik tanrıçası Minerva’yı kapsıyordu. Roma’nın gücü ve toprakları genişledikçe, Romalılar Mısır mitolojisinden İsis ve Pers mitolojisinden Mithra dahil olmak üzere çok farklı kültürlerden tanrı ve tanrıçaları eklediler.

Arkeologlar, bu ilahi dünyaya ışık tutan Romalıların tanrı ve tanrıçalarının resimlerini taşıyan çok sayıda eser keşfettiler.

Roma’da Piazza Navona’nın kuzey ucunda bulunan Neptün Çeşmesi. Bu mermer eserde, Akdeniz’i çevreleyen bir imparatorluk için önemli bir tanrı olan deniz tanrısı Neptün, bir deniz canavarını mızrakla vururken tasvir ediliyor. C: Wikimedia Commons

Roma Sanatı

Romalılar, mükemmel yetenek ve uzmanlık gerektiren görkemli mermer heykelleriyle ünlü. En ünlülerinden biri, MS 101’den 106’ya kadar olan seferleri sırasında Dacia ‘yı (bugünkü Romanya) fethettikten sonra İmparator Traianus tarafından yaptırılan ve Dacia savaşlarını anan sarmal bir frizle süslenmiş Roma’daki Traianus Sütunu. Ancak bunun gibi heykeller dışında Romalı zanaatkarlar, mücevher ve müzik aletleri de dahil olmak üzere ustalıklarını sergileyen rafine günlük parçalar da yaratmışlardı.

Bu karmaşık, yılan formundaki altın yüzük, MÖ 1. yüzyılda, refah ve kozmopolit Ptolemaios hanedanı döneminin sonlarına doğru bazı Mısırlı soyluların parmağını süslüyordu. Kıymetli metaller, cam, turkuaz, inci, lal taşı ve diğer değerli taşların hepsi ince işçilikli mücevherlerinde karşımıza çıkıyor. C: HEINI SCHNEEBELI/BRIDGEMAN IMAGES

Çoğu Romalı zanaatkar, Tiber’in güney kıyısındaki işçi sınıfı mahallelerinde yaşıyordu. Trastevere bölgesi, bir zamanlar cam üfleyicilerin, kunduracıların ve mermer işçilerinin ticaret yaptığı esnaf mahallesi özünü günümüzde de koruyor.

Kemikten oyulmuş bu saç tokası, ayrıntılı bir saç kesimi olan bir kadın heykelciği tasvir ediyor. C: The Trustees of The British Museum

Romalılar, büyük ölçüde Yunan ve Etrüsk seleflerinin etkisi sayesinde, özellikle altın, gümüş ve diğer metal işlerinde yetenekliydiler. Ustalar hünerlerini yüzyıllar boyunca babadan oğula, ustadan çırağa aktardılar.

Arkeologlar, imparatorluk genelindeki günlük Roma yaşamına bir göz atmanızı sağlayan en güzel eserlerden bazılarını gün yüzüne çıkarttılar.

İngiltere’nin Faversham bölgesinde bulunan bu ejderhavari broşlar, MS 1. veya 2. yüzyılda Britanya Adaları’ndaki Romalıların şık giyim tarzına bir örnek olarak öne çıkıyor. Bir zincirle birbirine bağlanmış ve kışın soğuğuna karşı bir pelerinin omuzlarına bağlanmış olabilirler. C: The Trustees of The British Museum

Roma Ordusu

Roma İmparatorluğu’nu inşa etmenin bir sırrı da, yeni toprakları fethetmesinin yanı sıra iç barışı güvence altına almak ve ticaretin gelişmesini sağlamak için gerekli olan güçlü ordusunda yatıyordu. Geleneğe göre, yalnızca toprak sahipleri orduda görev alabilirdi. Ancak toprak sahibi sınıf küçüldükçe ve Roma ordusu, yardımcı birimlerinde hizmet etmek için paralı askerlere giderek daha fazla bel bağladıkça, imparatorluk, tek şartın Roma vatandaşlığı olduğu profesyonel bir ordu yarattı. Yoksul Romalılar, fetih ganimetlerini paylaşmak için hızla orduya yazıldılar.

MÖ 1. yüzyıldan kalma bu Gallo-Romen deri sandalet, muhtemelen geniş Akdeniz topraklarında Romalı askerlere verilen standart ayakkabılar oldu. Sandalet zanaatkarlar tarafından seri olarak üretildi ve bitkisel tabaklama deriyi çürümeye karşı dayanıklı hale getirdi. C: MUSÉE DES ANTIQUITÉS NATIONALES, ST. GERMAIN-EN-LAYE, FRANCE/BRIDGEMAN IMAGES

Roma ordusu kültürel asimilasyonu da kolaylaştırdı. Orduda hizmet ederek, fethedilen toprakların sakinleri de Roma vatandaşı olabilir ve bununla gelen mülkiyet, evlilik ve hatta oy kullanma hakları da dahil olmak üzere tüm faydaları elde edebilirlerdi. Ancak, bir askerin Roma vatandaşlığına kabul edilmeden önce 25 yıl hizmet etmesi gerekiyordu.

Silahlardan ayakkabılara kadar geride bırakılan eserler, Roma askerlerinin hayatlarının bir resmini çiziyor.

MS 1. yüzyıldan kalma bu Roma süvari miğferi, İngiltere’nin Cambridgeshire bölgesinde bulundu. Kullanıcının başını, günümüzde büyük ölçüde eksik olan bir iç demir başlık ve boyunluk ile koruyordu. C: The Trustees of The British Museum

Sikkeler ve Para Birimi

Romalılar para biriminin kullanımını icat etmediler ama onu yüksek sanata taşıdılar. İlk başta, sikkeler bronzdan basılıyordu, ancak Roma İmparatorluğu genişledikçe, gümüş ve altın dahil olmak üzere savaş ganimetleri para sisteminin temeli haline geldi. Ölçü ve değerler yüzyıllar boyunca değişti, ancak tarihin en ünlü sikkelerinden bazıları olarak varlığını sürdüren sestertius ve denarius da dahil olmak üzere bazı şeyler aynı kaldı.

İmparatorluk döneminden kalma bu altın aureus, MS 1. yüzyılda Roma’da yapıldı. Üzerindeki kabartma imparatorluk kuşu olan tavus kuşunu tasvir ediyor. C: The Trustees of The British Museum

Ancak para birimi de Roma’nın düşüşüne katkıda bulundu. MS 2. yüzyılın sonlarında, Roma, MS 165’teki Antoninus vebası, Germen kabilelerinin kuzey sınırını istila etme tehdidiyle artan askeri harcamalar, iç savaşlar ve imparatorluk genelinde toplumsal huzursuzluklar da dahil olmak üzere bir dizi ekonomik felaket yaşadı. Septimius Severus (MS 193-211), masrafları karşılamak adına milyonlarca madeni para basıldığı için her bir denariustaki gümüş miktarını azalttı. Bunun sonucunda, halkın Roma para birimine olan güveni azaldı ve böylelikle enflasyon ateşlendi.

Bu durum, MS 235 ila 284 yılları arasında 20’den fazla imparatorun yükselip düştüğü İmparatorluk Krizine yol açtı. Enflasyon, toplumun yüzde 99’unun servetini yuttu ve çete ayaklanmalarına ve iç savaşlara yol açtı. İmparator Diocletianus’un çözümü ise imparatorluğu ikiye bölmek oldu ve Roma İmparatorluğu bir daha asla eskisi gibi olmadı.

Arkeologlar, bu yükseliş ve düşüşün izini süren her türden farklı sikkeleri gün ışığına çıkardılar.

Bir fil tasviri içeren bu denarius, MÖ 47 civarında kuzey Afrika bölgesinde üretildi. Denarius, 400 yıl boyunca standart Roma sikkesi olarak kullanıldı ve bakırın onda biri değerindeydi. Latince “deni”, “10 içeren” anlamına geliyor. C: The Trustees of The British Museum

Yemek ve Sofra

Romalılar, nohuttan tavuğa ve deniz kestanesine kadar hemen hemen her şeyi cömert yemeklerinde kullanarak yemek konusunda mükemmelleşmişlerdi. Yemeklerini bal, kimyon, tuz ve biberle tatlandırdılar, üzümden şarap geliştirdiler, ekmek ve hamur işleri pişirdiler. En ünlü malzemeleri, yulaf lapasını tatlandırmak için ve hatta tatlı süsü olarak kullandıkları fermente bir balık sosu olan “garum”du.

Roma Britanyası’nın kalesi olan Colchester’da bulunan bu cam kabın etrafında atlı savaş arabalarının yarışı tasvir ediliyor. Üst kısımda, arabacı Cresces’in Hierax, Olympaeus ve Antilochus’u yendiği yazılı. 2004 yılında, Colchester’ın altında bir Roma gösteri alanının (araba yarış pisti) kalıntıları da keşfedildi. C: The Trustees of The British Museum

Bir de, elbette, seçkinler için ayrılmış, saatlerce süren ünlü ziyafetler vardı. Çiğ istiridye, ıstakoz, tavşan, yaban domuzu gibi pahalı yiyecekler, papağan yahnisi ve doldurulmuş deniz faresi gibi şaşırtıcı yemeklerin yanında sofralarda boy gösterirdi. Hedonistlerin timsali olan zengin Romalı erkekler şişkinliklerini azaltmak için şezlonglarda uzanarak yemek yerler ve daha fazlasına yer açmak için kusana kadar midelerini doldururlardı.

Mısır’ın Coptos (Qift) bölgesinde ortaya çıkarılan bu kilden kap, imparatorluk dönemine ait. Çiçek ve boncuklu kabartmasıyla dikkat çekiyor. C: Victoria & Albert Museum/BRIDGEMAN IMAGES

Arkeologlar, Roma yemek tarzı hakkında fikir veren çok sayıda eseri gün ışığına çıkardılar.


National Geographic. 8 Kasım 2022.

You must be logged in to post a comment Login