Yaklaşık 8.000 yıldır gerçekleşen büyük kültürel değişimler, Güney Kafkasya’nın gen havuzunda önemli bir değişikliğe neden olmamış.
Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’a ev sahipliği yapan Güney Kafkasya, coğrafi olarak Avrupa’yı ve Yakın Doğu’yu birbirine bağlıyor. Bu bölge, binlerce yıl boyunca insan göçü için geçiş yolu olarak hizmet etti ve bu büyük derecedeki kültürel geçişler için birçok arkeolojik kanıt mevcut. Şimdi ise Current Biology dergisinde yayımlanan rapora göre antik mitokondriyal DNA verisi, şaşırtıcı bir şekilde 8.000 yıldır herhangi büyük bir değişikliğin varlığına dair bir kanıt göstermedi.
Mitokondriler anneden çocuklara aktarılır. Böylece, mitokondriyal genom çalışması, bilim insanlarına dişi bireylerin kendine has tarihinin izini sürmeleri için olanak sağlıyor.
Danimarka Doğal Tarih Müzesi’ndeki JeoGenetik Merkezinden Ashot Margaryan ve Morten E. Allentoft “Çok sayıda Güney Kafkasya’ya ait antik ve modern mitokondriyal genom analiz ettik ve en az 8.000 yıldır söz konusu olan genetik süreklilik keşfettik” diyor. “Başka bir deyişle, geçen bu uzun zaman diliminde dişi gen havuzunda herhangi bir değişiklik bulamadık. Bu durum oldukça enteresan çünkü bu bölge çok sayıda kültürel değişimler geçirdi. Fakat bu değişimler genetik olarak bir etki yaratmamış, en azından dişi popülasyonu üzerinde.” Çok eski zamanlardan beri kültürel geçiş noktası olan konumundan dolayı araştırmacılar dünyanın bu bölgesi için çalışma yapmak istiyorlardı. Aynı zamanda biliniyor ki bu bölge Hint-Avrupa dillerinin kökeni ve yayılması anlamında büyük bir öneme sahip.
Bölgenin genetik tarihine ışık tutmak adına araştırmacılar, günümüz Ermenistan ve Artsah’a (Ermenistan ve Azerbaycan sınırlarında olup kabul görmeyen bir cumhuriyet) ait 52 antik iskeletin mitokondriyal genomlarını analiz ettiler. Bu bireyler 7.800 yıllık bir süreyi kapsıyorlar. Allentoft’un araştırma grubu bu yeni verileri günümüz Ermenilerine ait 206 mitokondriyal genomla birleştirdi ve daha önce yedi komşu popülasyondan 480’den fazla kişiyi temsil eden verileri yayınladılar.
Yapılan analizler bu bölgedeki popülasyon boyutunun, yaklaşık 18.000 yıl önceki son buzul maksimumdan sonra hızlıca arttığını gösteriyor. Araştırmacılar aynı zamanda Ermeni gen havuzu oluşumunu açıklayabilen beş farklı demografik senaryoyu test edebilmek için bir çok gelişmiş analiz yöntemi kullandılar. Söz konusu Güney Kafkasya’daki kültürel değişimlerin iyi belgelenmiş olmasına rağmen araştırmacıların raporlarında belirtilen sonuçlar maternal (anneye ait) gen havuzunda genetik sürekliliği destekliyor. Bulgular, Güney Kafkasya’nın bazı bölgelerindeki dişi popülasyonun binlerce yıldır gerçekleşen çok sayıdaki kültürel değişimler boyunca stabil kaldığını belirtiyor. Araştırmacılar son 2.000 ila 3.000 yılda bu bölgeye yapıldığı bilinen göçlerin, yerel dişi popülasyonu üzerinde çok küçük bir etkisi olduğunu gösteriyorlar.
Bulgular, kültürel değişimlerin ya öncelikle fikir alışverişiyle ya da özellikle erkeklerin yeni bölgelere taşınmasıyla oluştuğunu gösteriyor. Araştırmacılar bir sonraki adım olarak, tüm-genom verilerinde bu soruların araştırılması gerektiğini söylüyor.
Makale: Margaryan, A., Derenko, M., Hovhannisyan, H., Malyarchuk, B., Heller, R., Khachatryan, Z., … & Sargsyan, G. (2017). Eight Millennia of Matrilineal Genetic Continuity in the South Caucasus. Current Biology, 27(13), 2023-2028.
You must be logged in to post a comment Login