Güney Amerika’da Bulunan Kılıç Dişli Yırtıcı, Bir Kedi Değildi

Araştırmacılar tarafından yürütülen yeni bir çalışma, bütün kılıç dişli hayvanların korkunç yırtıcılar olmadığını gösteriyor.

Keseli kılıç dişli Thylacosmilus atrox (solda) ve kılıç dişli kedi Smilodon fatalis (sağda) kafatasları ve yeniden yapılandırmaları. C: Stephan Lautenschlager

Kuzey Amerika türü Smilodon fatalis gibi kılıç dişli kediler, vahşi yırtıcı olarak bilinen en ikonik fosil hayvanlardan biri. Bununla birlikte, bilim sayesinde şimdiye kadar birçok farklı şekil ve boyutta yaklaşık yüz farklı kılıç dişli hayvan biliniyor.

Thylacosmilus atrox (korkunç keseli bıçak anlamına geliyor), yaklaşık beş milyon yıl önce Arjantin’de yaşayan iyi bilinen bir hayvandı.

Jaguar büyüklüğündeki bu keseli hayvan, dünyanın başka yerlerindeki kılıç dişli kedilere kıyasla ‘keseli kılıç dişli’ olarak biliniyor ve genellikle keseli uçan sıçanlar ve plasental uçan sincaplar gibi (her ikisi de gerçek uçan canlıdan ziyade planördür) yakınsak evrimin klasik bir örneği olarak sunuluyor.

(Kılıç Dişli Kaplanlar Kafatası Delebilecek Güçteydi)

Thylacosmilus’un kocaman, sürekli büyüyen köpek dişleri vardı. Bu durum insanları, Smilodon gibi yüzeysel olarak benzediği plasental etoburlardan daha da kötü bir yırtıcı olduğunu düşündürdü.

Ama onlar gerçekte modern kedilere çok benzeyen ancak avlarını farklı bir şekilde öldüren soyu tükenmiş plasental kılıç dişli kediler gibi vahşi birer yırtıcı mıydı?

Bristol Yer Bilimleri Okulu’ndan Profesör Christine Janis liderliğindeki uluslararası araştırmacı ekibi, bu hayvanın kafatası ve dişleri üzerinde bir dizi çalışma yaptı ve farklı bir sonuca vardı.

Profesör Janis, “Bu makalenin ‘Bir Diş için bir Göz’ başlığı bu hayvanın algılanışını nasıl düşündüğümüzü özetliyor.

“Elbette etkileyici köpek dişleri var, ancak anatomisinin tümüne bakarsanız pek çok şey uyuşmuyor. Örneğin, bugün büyük kedilerin eti kemikten ayırmak için kullandığı kesici ön dişleri yok ve alt çeneleri birbirine kaynaşmamış.”

“Buna ek olarak, Thylacosmilus köpek dişleri, diğer kılıç dişli memelilerin dişlerinden farklıydı. Bıçak gibi düz değil, bir pençe gibi üçgen şeklindeydi.”

Thylacosmilus’un kafatasını ve dişlerini farklı açılardan hem günümüz büyük kedileri, hem de soyu tükenmiş kılıç dişli kedilerin çeşitliliği ile karşılaştıran istatistiksel bir çalışma, plasental varsayılan benzerleriyle farklılıkları hakkındaki şüpheleri doğruladı.

Araştırmanın ortak yazarı Borja Figueirido, “Kafatası yüzeysel olarak plasenta bir kılıç dişliye benziyor. Ama bir şeyleri gerçekten ölçtüğünüzde Thylacosmilus’un kafatasının geçmişte veya günümüzde bilinen herhangi bir etobur memeliden pek çok ayrıntıda farklı olduğu anlaşılıyor.” diyor.

Thylacosmilus ve Smilodon’un kafataslarını karşılaştıran ve farklı koşullar altında performansı simüle eden detaylı biyomekanik çalışmalar da bunu ortaya çıkarıyordu.

Bu analizleri yapan Stephan Lautenschlager, “Diğer araştırmacılar tarafından yapılan daha önceki çalışmalar, Thylacosmilus’un Smilodon’dan daha zayıf bir ısırma gücüne sahip olduğunu göstermişti.” diyor.

“Burada gösterebileceğimiz şey, muhtemelen bu iki tür arasındaki davranışta bir farklılık vardı. Thylacosmilus’un kafatası ve köpek dişleri saplama eyleminde Smilodon’unkinden daha zayıftı ancak ‘hızlıca geri çekme’ tipi bir eylemde daha güçlüydü. Bu durum, Thylacosmilus’un köpek dişlerini öldürmek için değil, belki de leşleri açmak için kullandığını gösteriyor.”

Son olarak Thylacosmilus’un diğer dişleri, bu hayvanın kılıç dişli olsun ya da olmasın, kedi benzeri bir avcı olarak yorumlanmasında problemler yaratıyor. Kesici ön dişlerinin şaşırtıcı şekilde olmamasının yanı sıra, azı dişleri küçüktü ve etle beslenen bir hayvanda görüldüğü gibi kenarları yıpranmamıştı.

Detaylı diş çalışması yapan Larisa DeSantis, “Azı dişleri, bir kemik kırıcı hayvanda görebileceğiniz gibi yukarıdan düz bir şekilde aşınma eğiliminde. Ancak diş yüzeylerindeki ayrıntılı mikroskobik yıpranmayı incelerseniz, yumuşak yiyecekler yediği oldukça açık. Bu aşınma izleri, en çok taze leşleri yiyen çitanınkine benziyor ve hatta esir aslanların beslenmesinden daha hafif bir beslenme tarzı olduğunu öne sürüyor. Thylacosmilus bir kemik kırıcı değildi, bunun yerine iç organlar yeme konusunda uzmanlaşmış olabilir.” diyor.

Profesör Janis, “Bu hayvanın gerçekte ne olduğu bir gizem, ancak Smilodon gibi kılıç dişli bir kedinin keseli bir versiyonu olmadığı açık. Kafatası ve dişlerdeki farklılıkların yanı sıra, kısa bacaklı ve sert sırtlıydı ve geri çekilebilir pençeleri yoktu. Bu yüzden avını takip etmek, üzerine sıçramak ve ona tutunmakta zorluk çekiyordu. Bir nevi çöpçülükte uzmanlaşmış olmasından şüpheleniyorum.” diyor.

“Leşleri açmak için bu köpek dişlerini kullanmış olabilir ve belki de iç kısımların çıkarılmasına yardımcı olmak için büyük bir dil kullanmış olabilir. Morslar ve karıncayiyen gibi kesici dişlerini kaybeden diğer memelilerin de beslenmede kullandıkları büyük dilleri var.”

Thylacosmilus beş milyon yıl önce Arjantin ovalarında yaşarken, modern olanlardan çok farklı bir ekosisteme sahipti. Daha sonra, şimdi hepsi yok olmuş olan “terör kuşları” ya da phorusrachiformes gibi devasa uçamayan kuşlar büyük yırtıcılardı. Geçmişteki yaşam günümüzden çok farklı olabilir.

Borja Figueirido, “Bugün Afrika’da katil olanlar memeliler ve akbabalar gibi büyük kuşlar leşle besleniyor. Ancak belki beş milyon yıl önce Arjantin’de başka bir durum vardı ve memeliler leşle besleniyordu.” diyor.


Bristol Üniversitesi. 25 Haziran 2020.

Makale: Janis, C. M., Figueirido, B., DeSantis, L., & Lautenschlager, S. (2020). An eye for a tooth: Thylacosmilus was not a marsupial “saber-tooth predator”. PeerJ, 8, e9346.

Marmara Üniversitesi Eczacılık bölümü öğrencisi, arkeolojiye küçük yaşlardan beri ilgi duyuyor.

You must be logged in to post a comment Login