Bugüne kadar üzerindeki metinler bir türlü çözülemeyen Voynich el yazması, çok uzun zamandır uzmanların ve kamuoyunun merakını cezbediyor.
Orta Çağ’ın sonlarına ait bu belge, yıldızların ve gezegenlerin, bitkilerin, burç sembollerinin, çıplak kadınların illüstrasyonlarıyla ve mavi ve yeşil sıvılarla kaplı. Ancak beş farklı yazarın eseri olduğu düşünülen metnin kendisi şifreli ve henüz anlaşılamadı.
Social History of Medicine dergisinde yayımlanan bir makalede Keagan Brewer ve ortak yazar Michelle L. Lewis, seksin metinde ayrıntıları verilen konulardan biri olduğunu ve en büyük diyagramın hem seksi hem de hamileliği temsil ettiğini öne sürüyor.
Geç Orta Çağ seksolojisi ve jinekoloji
Voynich el yazması üzerinde yapılan araştırmalar, onun kökenleri hakkında bazı ipuçları ortaya çıkardı. Karbon tarihlemesi, el yazmasını yapmak için kullanılan derilerin 1404 ile 1438 arasında ölen hayvanlardan gelme olasılığını yüzde 95 olarak ortaya koyuyor. Ancak eserin kesin olarak bilinen en eski sahibi, 1552’den 1612’ye kadar yaşayan Kutsal Roma İmparatoru II. Rudolf’un bir ortağıydı. Bu durum, el yazmasının bir asırdan fazla bir süre boyunca mülkiyetinin kimde olduğunun bilinmediği anlamına geliyor.
(İlgili: Gizemini Koruyan 10 Antik El Yazması)
Bazı resimler (burç sembolleri, bir taç tasarımı ve ‘swallowtail merlon’ adı verilen özel bir kale duvarı şekli), el yazmasının güney Cermen veya kuzey İtalya kültür alanlarında yapıldığına işaret ediyor.
Bir bölümde, cinsel organlarına bitişik veya onlara yönelik nesneler tutan çıplak kadınların illüstrasyonları yer alıyor. Bunlar yalnızca bitkisel veya astronomik bir el yazmasına ait olamaz. Araştırmacılar, bu görüntüleri anlamlandırmak için Geç Orta Çağ jinekoloji ve seksoloji kültürünü inceledi. O dönemde doktorlar bunlara sıklıkla “kadın sırları” diyordu.
Araştırmacılar ilk olarak Voynich el yazmasının yapıldığı yer ve dönemde yaşayan Bavyeralı doktor Johannes Hartlieb’i (yaklaşık 1410-1468) incelediler.
Hartlieb bitkiler, kadınlar, büyü, astronomi ve hamamlar hakkında yazmıştı. Hartlieb ayrıca doğum kontrolü, kürtaj veya kısırlıkla sonuçlanabilecek tıbbi tarifleri ve prosedürleri gizlemek için “gizli harflerin” (şifre, gizli alfabe veya benzeri) kullanılmasını da tavsiye etmişti. Onun gizli alfabesi günümüze ulaşmamış olsa da, çalışmasının analiz edilmesi, araştırmacıların o dönemde şifreleme kullanımına ilham veren tutumları anlamalarına yardımcı oldu.
Örneğin Hartlieb, “kadın sırlarının” geniş çapta bilinmesi konusunda güçlü bir endişe duyuyordu. Hartlieb, yazılarının evlilik dışı cinsel ilişkiyi kolaylaştıracağından ve bu gerçekleşirse Tanrı’nın onu kınayacağından endişe ediyordu.
Hartlieb, şifrelenmemiş yazılarında, doğum sonrası vajinal merhemler, kadınların cinsel zevki, kadınların hayvan doğurduğu iddiaları, hamile kalma için “doğru” cinsel ilişki pozisyonları, libidoyu değiştiren beslenme önerileri, zehirli, halüsinojenik, doğum kontrol veya kürtaj bitkileri gibi belirli konular hakkında yazmayı ya reddediyor ya da yazmakta tereddüt ediyordu.
Erkek aristokratlar için yerel Bavyera dilinde yazan (akademik Latince yerine) Hartlieb, bu tür bilgilerin seks işçileri, halktan insanlar, çocuklar ve bazı durumlarda giderek okuryazar hale gelen bizzat kadınlar için gizli olması gerektiğini söylüyordu.
Heteroseksüel evliliğe ve kadınların “alçakgönüllülüğüne” değer veren ve şehveti, rastgele cinsel ilişkiyi ve fuhuşu kınayan bir adam olarak Hartlieb, kendi çevresi için tamamen gelenekseldi.
Sansür
O dönemde bu tür tutumlar yaygınsa, ‘kadınların sırları’na sansür de yaygın mıydı? Kısa cevap: evet.
Çalışma sırasında araştırmacılar bu döneme ait bazı şifreleri çözdüler (fakat hiçbiri Voynich el yazmasından değildi). En uzunu, Geç Orta Çağ kuzey İtalya’sından gelen ve kürtaj da dahil olmak üzere jinekolojik kullanımları olan bir tarifi gizleyen 21 satırlık bir şifreydi.
Araştırmacılar ayrıca yazarların otosansür uyguladığına veya okuyucuların jinekolojik ve/veya seksolojik metinlerdeki bilgileri sildiğine veya yok ettiğine dair birçok örnek buldu. Sansürcüler genellikle tariflerdeki cinsel terimler veya bitki adları gibi yalnızca birkaç kelimeyi gizliyordu; ancak bazen sayfaların veya bölümlerin tamamı çıkarılıyordu.
Bir Bavyera el yazması, kadınları cinsel açıdan zorlamak için görünmezlik ve büyüleri içeren tarifler içeriyor; bundan sonra iki sayfa çıkarılmıştı. Sansürcü, bu çıkarma işleminin “sebepsiz olmadığını” yazmıştı.
Rozetler
Araştırmacılar, Voynich resimlerini bu mercekten analiz ederek, el yazmasının en büyük ve en ayrıntılı illüstrasyonu olan Rozetler’in, Geç Orta Çağ’daki cinsiyet ve gebe kalma anlayışını temsil ettiğini öne sürüyorlar.
Araştırmacıların önerisi, zamanın ataerkil kültürüne uygun ve el yazmasındaki görünürdeki çelişkilerin çoğunu çözüyor. Ayrıca illüstrasyonun birçok özelliğinin de tanımlanmasına olanak tanıyor.
Orta Çağ’ın sonlarında rahmin yedi odacığa ve vajinanın iki açıklığa (biri dış ve biri iç) sahip olduğuna inanılıyordu.
Araştırmacılar, Rozetler’deki dokuz büyük dairenin bunları temsil ettiğine inanıyor; merkezi daire dış açıklığı, sol üstteki daire ise iç açıklığı temsil ediyor. Sekiz dış daire, iç anatomiyi temsil ettikleri için düzgün kenarlara sahipken, merkezi daire, dış anatomiyi temsil ettiği için şekilli bir kenara sahipti.
Geç Orta Çağ Avrupa tıbbını etkileyen İranlı doktor Ebu Bekir El-Razi, bakirelerin vajinalarında beş küçük damar bulunduğunu yazmıştı. Araştırmacılar, el yazmasındaki illüstrasyonda bunların sol üst daireden merkeze doğru ilerlediğini görüyor.
O zamanlar doktorlar da hamile kalmak için erkek ve dişi bileşenlerin gerekli olduğuna inanıyorlardı ve her ikisine de “sperm” adı veriliyordu. Bunlar sarı (erkek) ve mavi (dişi) olarak gösterilmişti. Kadınların, çizgiler ve desenlerle tasvir edilen, rahimdeki iki spermin hareketinden zevk aldıkları düşünülüyordu.
Ayrıca rahmin sağ üst ve sağ alt dairelerde görülebilen iki boynuzu veya sivri ucu olduğu düşünülüyordu.
Kaleler ve şehir duvarları, “kale”, “kilit”, “kadın cinsel organı” ve “kadın leğen kemiği” gibi anlamlara sahip olan Almanca “schloss” terimindeki kelime oyununu temsil ediyor olabilir.
Sol üstte ve sağ altta yer alan iki güneş de muhtemelen Aristoteles’in, erken gelişim döneminde güneşin embriyoya doğal ısı sağladığına dair inancını yansıtıyor.
İllüstrasyonun pek çok özelliği henüz anlaşılmamış olsa da, yeni öneri yakından incelenmeye değer gözüküyor. Araştırmacılar, “Makaleyle ilgili gelecekteki araştırmaların ona benzer bir bakış açısıyla yaklaşacağını umuyoruz. Belki yeterli ipucuyla nihayet bu anlaşılması zor metni çözmenin bir yolunu bulabiliriz.” diyor.
The Conversation. Keagan Brewer. 16 Nisan 2024.
You must be logged in to post a comment Login