Yakın zaman önce keşfedilen insan türü Homo naledi, şempanzelerinkinden biraz daha büyük bir kafatasına sahipti, fakat beyni şaşırtıcı şekilde bizimkine benziyordu, özellikle de frontal lobun dille ilişkili olan bölgesi. Bu durum, bu gizemli insanların ekip çalışması ve defin gibi gelişmiş davranışlar göstermiş olabileceğine işaret ediyor.
2013 yılında, Güney Afrika’daki bir mağaranın derinlerinde sıradışı bir keşif yapıldı. Lee Berger ve ekibi, daha önce bilinmeyen bir insan türüne ait binlerce kemik buldu. Konu hakkındaki ilk bilimsel makale, 2015 yılında yayımlandı ve oldukça kafa karıştırıcı bir görüntü çizdi. Bulunan kemikler, daha önce hiç bilinmeyen ve Homo naledi adı verilen bir insan türüne aitti.
Bulunan kemikler incelendiğinde, bu insanların anatomilerinde kafa karıştırıcı bir şekilde ilkel ve modern özellikler birarada görülüyordu. Dolayısıyla tam olarak ne zaman yaşamış olabileceklerini söylemek çok zordu. 2015 yılında yayımlanan makalede Berger ve meslektaşları, Homo naledi’nin kalıntılarıyla dolu bu derin, karanlık ve ulaşılması güç olan mağara odasına kasıtlı olarak ölülerin atıldığını öne sürdü.
Böyle bir çaba muhtemelen ekip çalışmasından bahsetmemek için duygusal bir karmaşıklığa ihtiyaç duyuyordu, ancak H. naledi’nin kafatası kendi kafataslarımızın yarısından daha azdı. Böylesine küçük bir beyin, bu karmaşık uygulamalara izin veriyor olabilir miydi?
Berger ve ekip arkadaşları, bunun mümkün olduğunu düşünüyordu. Homo naledi kafataslarının küçük parçalarını kullanarak, küçük beyinleri tekrar canlandırılmaya çalışıldı. Dökümlerin yüzeyindeki sırtların ve olukların deseni, beynin şekillendirilmesi hakkında ipuçları sundu.
John Hawks, “Üzerinde çalıştığımız kafatası oluklarının bir kısmı gördüğüm en olağanüstü korunmuş kafatası oluklarından. Detaylar sapasağlam duruyor.” diyor.
Ekibin en çok ilgisini çeken şey, modern insanda konuşma üretimiyle bağlantılı olan Broca bölgesinin bir bölümü olan Brodmann 45 olarak adlandırılan H. naledi’nin frontal lobunun yanındaki bir bölge oldu. Beynimizin bu bölümünde yer alan ‘gri’ ve ‘sulk’ desenleri şempanzelerde görülen desenden çok daha farklı. Bir şempanzeninkinden çok büyük olmasa da, Homo naledi bizim desenimize sahipmiş gibi görünüyor.
Hawks, “Eğer Homo naledi’nin beynine bakacak olursanız, bunun modern bir insanın küçük bir beyni olduğunu düşünürsünüz.” diyor.
Bloomington’daki Indiana Üniversitesi’nden ekip üyesi Shawn Hurst, bulguları geçen hafta Amerikan New Orleans Fiziksel Antropologlar Derneği toplantısında tartıştı ve beyin bulgularının, Homo naledilerde etkili iletişime işaret edebileceğini söyledi.
Hurst ayrıca, frontal lobların alt yüzeyinin – empati gibi yüksek duygularla ilişkili bir bölgenin genel bir genişlemesi için bir kanıt olduğunu da ekledi. Bu gözlemler, küçük beyinli Homo naledilerin neden ölülerini dikkatli bir şekilde dar ve karanlık yollardan mağaranın derinliklerine attıklarını ve birlikte nasıl çalışabileceklerini açıklamakta yardımcı olabilir.
Homo naledi beyninin diğer bölgeleri de benzer hikayeler sunuyor. Columbia Üniversitesi’nden Ralph Holloway, Homo naledi beyninin arka kısmına izlere odaklandı.
İnsanlarda, sulkus şempanzelerdekinden daha küçük olup, görsel korteksin boyutunu küçültür ve parietal ve temporal lobların boyutunu arttırır. H. naledi’de ise, sulkus uzunluğu boyunca modern insan benzeri bir konfigürasyona geçmeye başlamış gibi gözüküyor.
Holloway, “Önemli olan, görsel korteksin tamamen duyumsal olmasıdır. Fakat komşu parietal ve temporal loblar kompleks sosyal davranış için çok önemlidir.” diyor.
Görünen o ki Homo naledi, beyninin küçük boyutunun işaret ettiğinin aksine sosyal açıdan daha karmaşıktı.
New Scientist. 24 Nisan 2017.
Antik Yunan’ın Kültürel Yükselişi Düşünülenden Bir Asır Önce Başladı
Karabük’te Süleyman Peygamberi Tasvir Eden Kolye Ucu Bulundu
Sefertepe’de Kafataslarıyla Dolu Bir Oda: Emre Güldoğan Röportajı
Kediler Kelime İlişkilendirmede İnsan Bebeklerinden Daha İyi
You must be logged in to post a comment Login