Devam eden arkeolojik kazıları ve müzeleriyle sık sık kendinden bahsettiren Gaziantep’in tarihine Zeugma, Dülük, Karkamış ve Zincirli Höyük kazıları ışık tutuyor.
İtalya’dan Dr. Nicolo Marchetti’nin başkanlığında Karkamış, Almanya’dan Dr. Engelbert Winter’in öncülüğünde Dülük, ABD’den Prof. Dr. David Scholen ve ekibiyle Zincirli Höyük, Ankara Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Kutalmış Görkay’ın liderliğinde de Zeugma Antik Kentleri’ndeki kazılar yapılıyor.
MÖ. 300 civarında Büyük İskender’in generallerinden Selevkos I Nikator tarafından kurulan Zeugma Antik Kenti’nde “Çingene Kızı” mozaiği öne çıkarken, sırasıyla Mitanni, Mısır, Hitit, Asur, Yeni Babil, Ahameniş, Makedon, Selevkos ve Roma hakimiyeti altına giren Karkamış’ta ise Babil Kralı Nebukadnezar’ın büyük steli öne çıkan eserler arasında. Zeugma’ya uzanan ipek yolunun güzergahında bulunan Dülük’ün en eski buluntularıyla tam 600.000 yıl öncesine tarihlendiği biliniyor. Zincirli Höyük’te ise saray temeli buluntular arasında.
İl Kültür ve Turizm Müdürü Ergün Özuslu’nun verdiği bilgiye göre geçtiğimiz yıl Gaziantep Mozaik Müzesi’ni yaklaşık 206.000 kişi ziyaret etti. Özuslu ayrıca Gaziantep Arkeoloji Müzesi’nde sürdürülen tadilat, teşhir ve tanzim çalışmalarının yıl sonunda tamamlanacağını söyledi.
Zeugma Antik Kenti
MÖ. 300 civarında Büyük İskender’in generallerinden Selevkos I Nikator tarafından kurulmuş bir antik şehirdir. Roma döneminden mozaikleri ile dünyaca ünlü olan antik şehir, ilk olarak kurucusu adına Fırat’ta Selevkosya anlamına gelen “Selevkaya Euphrates” olarak anılıyordu. Roma İmparatorluğu tarafından ele geçirildikten sonra köprü anlamına gelen “Zeugma” ismiyle anılmaya başlandı.
Karkamış
Geçmişi Erken Bakır Çağına kadar uzanan antik kent, Hitit ve Assur İmparatorluğu dönemlerinde önemini korumuştur. Karkamış Roma döneminden sonra ancak önemini yitirmiştir. Antik kent, MÖ. 14. yüzyılda dini reformlarla meşgul olan Akhenaton firavunluğundaki Mısır’ın elinden çıkarak I. Şuppiluliuma tarafından Hitit topraklarına katılmıştır. I. Şuppiluliuma bölgedeki diğer Hitit kentlerini Karkamış’a bağlayarak Hititlere bağlı bir krallık kurmuş ve kral olarak oğlu Piyassili’yi görevlendirmiştir.
Dülük
Asurlular döneminde Mezopotamya’dan Kilikya’ya uzanan yolun; Helenistik ve Roma döneminde ise, Antakya ve Kilikya’dan Zeugma’ya uzanan ipek yolunun güzergahında bulunmaktaydı. Dülük’te Keber tepesinde yapılan bilimsel kazılarda Alt Paleotik döneme ait çakmaktaşı aletler ve bu aletlerin yapıldığı atölyeler bulunmuştur. Bu taş aletler özgün bir karakter kazandığından literatürde “Dülükien” olarak adlandırılmıştır. Tarihte Doliche olarak bilinen kent Hititler’in baş tanrısı Teşup’un din merkezi olmuştur. Klasik dönemlerde de önemini koruyan Doliche ve baştanrısı Teşup; Roma döneminde de önemini koruyarak Jupiter Dolichenus diye anılmaya başlanmıştır. Bu inanç Romalı askerler sayesinde Avrupa içlerine, İngiltere’ye, Kuzey Afrika’ya kadar yayılmıştır. Dülük, antik kent ve kutsal alan olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Zincirli Höyük
Daha çok Geç Hitit Dönemi buluntuları ile tanınmıştır. Antik adı Aramice’de Sam’al olup Geç Hitit Dönemi’nin en önde gelen metropollerinden biri ve bir kraliyet merkezi olarak bilinmektedir. Kent, günümüzden 3.000 yıl önce 40 hektarlık bir alana yayılıyordu. Zincirli Höyük kazılarında ele geçen Asur Kralı Esarhaddon’a ait MÖ. 670 yılına tarihlenen bir kitabe, kentin adının Sam’al olduğunu doğrulamaktadır.
You must be logged in to post a comment Login