Eski Toplumlardan Sıcaklarda Evleri Serin Tutmak için Beş Ders

Eski medeniyetler, binlerce yıl boyunca sıcak ve kuru iklimlerde insanları nasıl daha rahat barındıracaklarına dair kilit yöntemler biliyordu.

İran’da ulusal tarihi bir yer olan Aghazadeh Konağı, ayrıntılı rüzgar kuleleri ve diğer doğal soğutma teknikleriyle inşa edilmiş. C: Amir.salehkhah via Wikimedia, CC BY-SA

Modern binalarda, genellikle elektrik ve klima gibi olanaklar çok sıradan kabul edilir. Bu yapıların çoğu zaman cam cepheleri ve pencereleri var. Ancak ABD’nin Houston bölgesinin Temmuz 2024’teki Beryl Kasırgası sonrası yaşadığı gibi, bir sıcak hava dalgası sırasında elektrik günlerce kesildiğinde, bu binalar dayanılmaz hale gelebilir.

Oysa ki, binlerce yıl boyunca medeniyetler, sıcak ve kuru iklimlerde insanları nasıl barındıracaklarını biliyordu.

Bir mimari tasarımcı ve kentsel dirençlilik araştırmacısı olan Adriana Zuniga-Teran, bu antik medeniyetlerin daha sıcak ve kurak koşullarda yaşamaya yönelik kullandığı teknikleri ve verdikleri dersleri inceledi.

(İlgili: Antik Romalılar Yaz Aylarında Nasıl Serinliyordu?)

Zuniga-Teran, “Küresel sıcaklıkların artmasıyla, 2023 ve 2024’teki gibi tehlikeli derecede sıcak yazların giderek daha yaygın hale geleceğini ve şiddetli fırtınaların daha fazla elektrik kesintisine yol açabileceğini gösteren çalışmalar var. Daha da sıcak bir geleceğe hazırlanmak için, günümüz tasarımcıları geçmişten ders alabilirler.” diyor.

Sümerler: Birlikte serin kalmak

Sümerler, yaklaşık 6.000 yıl önce günümüzün güney Irak’ında bulunan sıcak ve kuru bir iklimde yaşıyorlardı. O zamanlar bile, ısıyı yönetmek için teknikler geliştirmişlerdi.

Mezopotamya şehirlerinin kalıntılarını inceleyen arkeologlar, Sümer binalarının, ısı maruziyetini en aza indirip iç mekan sıcaklıklarını serin tutabilmek için kalın duvarlar ve küçük pencereler kullandığını tanımlıyorlar.

Ur Şehri rekonstrüksiyonu sanal turu.

Sümerler, duvarlarını ve çatılarını gün boyunca ısıyı emip gece boyunca serbest bırakan kerpiç veya çamur gibi malzemelerle inşa ettiler.

Ayrıca, binalarını yan yana inşa ederek güneş radyasyonuna maruz kalan duvar sayısını azalttılar. Küçük avlular, aydınlatma ve havalandırma sağladı. Dar sokaklar, gün boyunca gölge sağladı ve yayaların şehirde rahatça dolaşmasına olanak tanıdı.

Mısırlılar: Rüzgarı kontrol altına almak

Antik Mısırlılar da ısıyı dışarıda tutabilecek malzemeler kullandı. Saraylar taşla inşa edildi ve avlulara sahipti. Konut binaları ise kerpiçten yapılmıştı.

Birçok insan, binaları içinde sıcaklıktan kaçınmak için göçebe bir davranış benimsedi: Gece daha serin olan çatı teraslarını yatak odası olarak kullandılar.

Rüzgâr yakalayıcılar nasıl çalışır?

Binaları serinletmek için, Mısırlılar “mulqaf” olarak bilinen, baskın rüzgar yönüne bakan yüksek duvar açıklıklarından oluşan benzersiz bir teknoloji geliştirdiler. Bu açıklıklar, rüzgarı yakalayıp aşağı doğru yönlendiren ve binayı serinletmeye yardımcı olan birer kepçe gibi işlev görür. Giriş yapan rüzgar, diğer açıklıklardan ısıyı dışarıya tahliye etmeye yardımcı olan bir hava sirkülasyonu oluşturur.

Mulqaf prensibi, daha büyük alanları soğutmak için de ölçeklendirilebilir. Orta Doğu ve Orta Asya’daki binalarda hâlâ kullanılmakta olup, klima olmadan bile çok sıcak dönemlerde konforlu bir ortam sağlar.

Eski Pueblo Halkları: Güneşle çalışmak

Diğer kıtalardaki ve zamanlardaki medeniyetler de sıcak ve kuru iklimlerde yaşamak için benzer stratejiler geliştirdiler ve kendi benzersiz çözümlerini buldular.

Bugünün ABD güneybatısındaki Pueblo halkı, ısının içeri girmesini en aza indirmek için küçük pencereler, kerpiç ve kaya gibi malzemeler kullandılar ve binaları ortak duvarlarla tasarladılar.

Mesa Verde’deki Pueblo uçurum evleri, hava koşullarından ve yönelimleri nedeniyle yazın doğrudan güneşten korunma sağlıyordu. C: Andreas F. Borchert, CC BY-SA

Ayrıca güneşin yöneliminin önemini de anladılar. Eski Pueblo halkı, tüm toplulukları güney yönüne bakan kayalıkların altına inşa ettiler. Bu yönelim, binalarının yaz aylarında gölgede kalmasını ve serin olmasını sağlarken, kış aylarında güneş ışığı alarak ısınmalarını sağladı.

Onların torunları benzer bir yön ve diğer şehir planlama stratejilerini benimsedi ve kerpiç evler ABD’nin Güneybatısında hâlâ yaygın.

Müslüman Halifelikler: Her damla yağmuru kullanmak

Modern su yönetimi de genellikle kuru iklimler için tasarlanmamıştı. Yağmur suyu altyapısı, yağmur fırtınalarından kaynaklanan suyun şehirden olabildiğince hızlı uzaklaştırılmasını sağlamak için yaratılmıştı. Ancak, aynı şehirlerin insanlara ve bahçelere su getirmesi gerekebilir ve bu su kaynakları bazen uzak yerlerden gelir.

İspanya’daki Cordoba Cami’nin peyzajı, yağmur suyunun sulama için ihtiyaç duyulan yere yönlendirilmesini sağlayacak şekilde tasarlandı. C: Adriana Zuniga

MS 8. yüzyılda, Kuzey Afrika ve İspanya’nın güneyindeki kurak topraklarda bulunan Müslüman halifelikler, yağmur suyunu toplamak için binalarını yağmur suyu hasat teknikleriyle tasarladılar. Çatıdan gelen su akışı, sarnıçlara yönlendirildi. Çatının ve avlu zemininin eğimi, suyu bitkilerle kaplı avlu manzaralarını sulamak için kullanılabilecek şekilde yönlendirdi.

Modern Mendoza, Arjantin, bu yaklaşımı sokaklarını kaplayan bitki ve ağaçları sulamak için kullanıyor.

Mayalar ve Teotihuacanlar: Yağmur suyunu sonradan kullanmak için toplamak

Şehir ölçeğinde, insanlar kuru mevsime dayanmak için yağmur suyunu topladılar ve depoladılar.

Antik Teotihuacan şehri Xochicalco ve günümüz Meksika ve Orta Amerika’daki birçok Maya şehri, yağmur suyunu büyük sarnıçlara yönlendirmek için piramitlerini, meydanlarını ve su yollarını kullandılar. Bitkiler sıklıkla suyu temizlemeye yardımcı olmak için kullanıldı.

Şu anda Meksika sınırları içinde bulunan bir Teotihuacan topluluğu olan Xochicalco’daki bu büyük sarnıç gibi büyük sarnıçlar yağmur suyunu toplamak ve depolamak için kullanılıyordu. C: Adriana Zuniga

Günümüzde bilim insanları, Hindistan ve diğer ülkelerde yağmur suyunu iyi kalitede depolamanın yollarını araştırıyorlar. Yağmur suyu hasadı ve yeşil altyapı, kentsel dayanıklılığı artırmanın etkili stratejileri olarak tanınıyor.

Bu dersleri hayata geçirmek

Bu antik kültürlerin her biri, modern tasarımcıların bugün öğrenebileceği sıcak ve kuru iklimlerde serin kalma dersleri sunuyor.

Bazı mimarlar, bu dersleri tasarımlarını iyileştirmek için zaten kullanıyorlar. Örneğin, kuzey yarımküredeki binalar, güney yönelimini en üst düzeye çıkarmak için tasarlanabilir. Gölgeleme cihazlarıyla birleştirilmiş güney yönlü pencereler, yazın güneş radyasyonunu azaltmaya, kışın ise güneş ısınmasını sağlamaya yardımcı olabilir. Yağmur suyu toplanması ve bu suyun bahçeleri ve peyzajı sulamak için kullanılması, su tüketimini azaltmaya, daha kurak koşullara uyum sağlamaya ve kentsel dayanıklılığı artırmaya yardımcı olabilir.

Modern şehirleri ve cam kulelerini daha iyi ısı kontrolü için yeniden düzenlemek kolay olmasa da, sıcak ve kuru iklimlerde daha iyi yaşamak ve yazın sürekli klimaya bağımlılığı azaltmak için uyarlanabilecek teknikler var. Bu antik medeniyetler bize bunları nasıl yapabileceğimizi öğretebilir.


The Conversation. Adriana Zuniga-Teran. 30 Ağustos 2024.

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login