Eski İnsanlar Gittikleri Issız Adalara Her Zaman Yıkım Götürmedi

Araştırmacılar, eski insanların ıssız adalara gelişinin, her zaman düşünüldüğü gibi canlıların yok oluşlarına yol açmadığını keşfettiler.

Gürcistan, Dmanisi’de bulunmuş bir Homo erectus kafatası.

Araştırma ekibi, son 2,6 milyon yıldır insanların yaşadığı tüm adaların arkeolojik ve paleontolojik kayıtlarını inceledi ve bunların her zaman yıkıcı etkenler olmadıklarını ve gelişlerinin genellikle biyolojik çeşitlilik kaybı üzerinde minimum etkiye sahip olduğunu buldu.

Avustralya İnsan Evrimi Araştırma Merkezi’nden önde gelen araştırmacı Julien Louys, “İnsanların yeni bir ekosisteme varır varmaz, tarifsiz miktarlarda hasara neden oldukları düşüncesine sahibiz. Ancak bunun yalnızca adalara yapılan en son insan gelişleri için geçerli olduğunu gördük.” diyor.

(Dünyadaki Dev Canlıların Yok Oluşundan İnsanlar mı Sorumlu?)

Tarih öncesi kayıtlarla adalar üzerinde çalışan arkeologlar ve paleontologlar, son 2,6 milyon yıla yayılan adalardaki insan gelişi ve yok oluş kayıtlarını karşılaştırmak için bir araya geldi ve iki olay arasında çok az örtüşme buldular.

Louys, “Yakın geçmişte yaşanan adalardaki yok oluş vakalarına dayanarak, kitlesel yok oluşun ada kolonizasyonunu kısa bir süre sonra takip etmesini bekliyorduk. Ancak verileri incelediğimizde, bunun gösterilebileceği çok az vaka vardı.” diyor.

Bir ada.

“İnsanların gelişiyle adalardaki yok oluşlar arasında yakın bir bağlantı olduğu durumlarda bile, bunlar küresel iklim olaylarının ve değişen deniz seviyelerinin neden olduğu çevresel değişim kayıtlarından ayrı tutulamaz.”

Ekip ayrıca, insan atalarının neslinin tükenmesine dair birkaç örnek ve insanların adaları terk etmek zorunda kaldığı bazı durumlar kaydetti.

Avustralya Ulusal Üniversitesi’nden Profesör Sue O’Connor, “Adalardaki yok oluşlara neden olan benzersiz ekolojik koşullar kesinlikle insanları da es geçmedi.” diyor.

“Ada ekosistemleri, bugün dünyada en fazla risk altında olan yerler arasında ve insanların bu ortamlar üzerindeki geçmiş etkilerini anlamak, geleceklerini korumak için kritik önem taşıyor.”

Pleistosen homininleri ve hayvanların neslinin tükendiğine dair kanıtlara sahip okyanus ada grupları. (A) San Miguel, Santa Rosa ve Santa Cruz; (B) İrlanda; (C) Sardunya; (D) Honshu, Shikoku ve Kyushu; (E) Ishigaki, Miyako, Kume ve Okinawa; (F) Luzon, Mindanao, Mindoro ve Palawan; (G) Yeni İrlanda ve Buka; (H) Sulawesi; (I) Timor, Alor, Flores ve Sumba; ve (J) Kıbrıs, Girit ve Naxos. MP, orta Pleistosen; LP, geç Pleistosen. C: Louys, J. et al. PNAS (2021)

Dr. Louys, araştırma sonuçlarının, adaların başarılı bir şekilde kolonileştirilmesinin mutlaka ekosistemlerin toptan yok edilmesini gerektirmediğini gösterdiğini söylüyor.

“Ancak son zamanlarda, gelişmiş teknolojiler, egzotik türlerin yer değiştirmesi ve insan popülasyonunun artmasıyla, insanların ada ekosistemleri üzerinde büyük zararlı etkilerini görmeye başladık.”

“İnsanların adalarda binlerce yıl boyunca bu kırılgan ekosistemlerin dengesini bozmadan yaşadıkları vakaları inceleyerek, bugün nasıl daha iyi yönetilebileceklerine dair değerli bilgiler edinebiliriz.”


Griffith University. 4 Mayıs 2021.

Makale: Julien Louys et al. (2021). No evidence for widespread island extinctions after Pleistocene hominin arrival, Proceedings of the National Academy of Sciences.

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login