Erken İnsan Toplumlarında Cinsiyet Eşitliği Vardı

Yapılan çalışma, modern avcı-toplayıcı kabilelerde cinsiyet eşitliği olduğunu ve eşitsizliğin tarımla birlikte geldiğini öne sürüyor.

Geleneksel süslemeli bir Yanomami kadını. C: Getty

Tarih öncesi atalarımız genellikle mızrak kullanan vahşiler olarak tasvir edilir, ancak bilim insanlarına göre ilk insan topluluklarının ilerici eşitlik ilkeleri üzerine kurulmuş olması muhtemel.

Yapılan çalışma, çağdaş avcı-toplayıcı kabilelerde, erkeklerin ve kadınların, gruplarının nerede ve kiminle yaşadıkları üzerinde eşit etkiye sahip olma eğiliminde olduğunu gösterdi. Bulgular, cinsiyet eşitliğinin yeni bir buluş olduğu fikrine meydan okuyor ve bunun, evrimsel tarihimizin çoğu için insanlar için norm olduğunu öne sürüyor.

Araştırmayı yöneten antropolog Mark Dyble, “Avcı-toplayıcıların daha erkek egemen olduğu yönünde daha geniş bir algı var. Eşitsizlik ancak tarımın ortaya çıkmasıyla, insanlar kaynakları biriktirmeye başladıklarında ortaya çıktı.” diyor.

(Peru’da Silahlarıyla Gömülmüş 9.000 Yıllık Kadın Bulundu)

Dyble, son bulguların cinsiyetler arasındaki eşitliğin hayatta kalma avantajı olabileceğini ve insan toplumunu ve evrimini şekillendirmede önemli bir rol oynadığını öne sürdüğünü söylüyor.

“Cinsiyet eşitliği, insanları ayıran ikili bağlar, büyük, sosyal beyinlerimiz ve dil gibi şeyler de dahil olmak üzere sosyal organizasyonda önemli bir değişiklik paketinden biri. Daha önce gerçekten vurgulanmamış olan önemli bir şey.”

Science dergisinde yayınlanan çalışma, avcı-toplayıcı toplumlardaki insanların, aile üyeleriyle yaşamak için güçlü tercihler gösterirken, pratikte içinde yaşadıkları grupların birbiriyle yakından ilişkili birkaç kişiden oluşma eğiliminde olduğuna dair paradoksu araştırmak için yola çıktı.

Bilim insanları, akrabalık ilişkileri, kamplar arasındaki hareket ve ikamet modelleri dahil olmak üzere, biri Kongo’da ve diğeri Filipinler’de olmak üzere iki avcı-toplayıcı popülasyondan yüzlerce röportaj aracılığıyla şecere verilerini topladılar. Her iki durumda da, insanlar yaklaşık 10 günde bir hareket eden ve avlanan av, balık ve toplanmış meyve, sebze ve bal ile geçinerek yaklaşık 20 kişilik gruplar halinde yaşama eğilimindeydi.

Filipinler’den gelen bu avcı-toplayıcı çift, ailelerinin nerede yaşadığı konusunda eşit söz hakkına sahip olabilir. C: Sylvain Viguier

Bilim insanları, insanların boş bir kampı yakın akrabalarıyla, yani kardeşleriyle, ebeveynleriyle ve çocuklarıyla doldurmayı seçeceği varsayımına dayanarak, kamp çeşitliliği sürecini simüle etmek için bir bilgisayar modeli oluşturdu.

Erkek egemen pastoral veya bahçecilik toplumlarında tipik olarak olduğu gibi, süreç üzerinde yalnızca bir cinsiyetin söz hakkı varsa, grup birbirine oldukça yakın akraba bireylerden oluşuyor. Bununla birlikte, erkekler ve kadınlar eşit söz hakkına sahip olduklarında ortalama akraba birey sayısının çok daha düşük olacağı tahmin ediliyor. Bu da incelenen popülasyonlarda görülenlerle yakından eşleşiyor.

Dyble, “Sadece erkekler kiminle yaşadıkları üzerinde söz hakkına sahip olduğunda, herhangi bir topluluğun çekirdeği, çevredeki eşler ile yakından ilişkili erkeklerin yoğun bir ağından oluşuyor. Erkekler ve kadınlar söz hakkına sahip olduğunda, dört veya beş erkek kardeşin birlikte yaşaması gibi sonuçlar oluşmuyor.” diyor.

Araştırmacılar, cinsiyet eşitliğinin, daha geniş kapsamlı sosyal ağları ve ilgisiz bireyler arasında daha yakın işbirliğini teşvik edeceği için erken insan toplumları için evrimsel bir avantaj sağlamış olabileceğini savunuyorlar.

Dyble, “Size daha geniş bir çevreden eş seçimiyle çok daha geniş bir sosyal ağ sağlar, bu nedenle akraba evliliği daha az sorun olur. Ve daha fazla insanla temasa geçersiniz ve yenilikleri paylaşabilirsiniz, bu da insanların mükemmel bir şekilde yaptığı bir şeydir.” diyor.

Oxford Üniversitesi’nde davranış bilimcisi olan Dr. Tamas David-Barrett: “Bu çok güzel bir sonuç. Akrabalarınız daha uzakta olursa, çok daha geniş bir ağa sahip olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey arada bir araya gelerek bir çeşit ziyafet çekmek.” diyor.

Çalışma, ancak tarımın şafağında, insanlar ilk kez kaynak biriktirebildiklerinde bir dengesizliğin ortaya çıktığını gösteriyor.

Dyble, eşitlikçiliğin atalarımızı primat kuzenlerimizden ayıran önemli faktörlerden biri olabileceğini söylüyor. “Şempanzeler, açık hiyerarşilere sahip oldukça saldırgan, erkek egemen toplumlarda yaşarlar. Sonuç olarak, teknolojilerin sürdürülebilmesi için yaşamları boyunca yeterince yetişkin görmüyorlar.”

Bulgular, araştırmadaki avcı-toplayıcı grupların niteliksel gözlemleriyle destekleniyor. Filipinler nüfusunda, kadınlar avcılık ve bal toplamaya katılıyor ve hala bir iş bölümü var, genel olarak erkekler ve kadınlar kampa benzer sayıda kalori sağlıyor. Her iki grupta da tek eşlilik norm ve erkekler çocuk bakımında aktif.

Araştırmanın kıdemli yazarı Andrea Migliano şunları söyledi: “Cinsiyet eşitliği, evrimsel geçmişimizde akraba olmayan bireylerle işbirliği gibi benzersiz insani özelliklerin ortaya çıkmış olabileceği bir senaryo öneriyor.”


Makale: Dyble, M., Salali, G. D., Chaudhary, N., Page, A., Smith, D., Thompson, J., … & Migliano, A. B. (2015). Sex equality can explain the unique social structure of hunter-gatherer bands. Science, 348(6236), 796-798.

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login