Araştırmaya göre erkek hayvanlar, dişilerin maruz kaldığından daha kuvvetli seçilim baskılarına maruz kalıyor; bu durum, popülasyonların çevresel değişikliklere daha etkin bir biçimde adapte olmasını sağlıyor olabilir.
Çalışma, cinsel seçilimin adaptasyonu güçlendirdiğini konu alan uzun süreli varsayımlardan birini destekliyor: Erkeklerin maruz kaldığı daha kuvvetli seçilim, hayatta kalmalarını sağlayan seçilim değerini -yani uyum başarısını- azaltan genetik mutasyonların popülasyonundan arınmalarını sağlıyor.
Cinsel seçilim, partnerler ve/veya onların üreme hücrelerinin (yumurtaları ya da spermlerinin) çiftleşmek için girdikleri rekabetten kaynaklanıyor. Yaklaşık yüz yıl boyunca araştırmacılar, cinsel seçilimin erkek ve dişi hayvanlarda gördüğümüz üreme yeteneği ve yaşam geçmişi bakımından farklılıkları oluşturan nihai seçici kuvvet olduğunu düşündüler. Buna rağmen cinsel seçilimin popülasyon demografisini ve uyum yeteneğini etkilemek için diğer çevresel baskılarla nasıl birleştiği hakkında çok az şey biliniyor.
(İnsanlar Yok Olduğunda Onların Yerini Hangi Hayvanlar Alabilir?)
Canlı organizmalar, yaşamları boyunca mutasyon biriktiriyor; bu mutasyonlardan bazıları onların hayatta kalma konusunda daha donanımlı olmalarına yardımcı oluyor ve bazıları ise hiçbir yarar sağlamıyor hatta -zararlı mutasyon olarak bilinen- dezavantaja bile sebep olabiliyor. Cinsel seçilimin dişilerden ziyade erkeklerde daha güçlü bir net seçilime (zararlı mutasyonlara karşı işleyen arındırıcı seçilim toplamıf) yol açtığı takdirde evrimsel adaptasyonu desteklediği düşünülüyordu. Bu düşüncenin sebebi ise şu: Bir popülasyonun üretkenliği, dişilerin üreme kabiliyetine dayanır. Dolayısıyla erkeklerdeki daha kuvvetli net seçilim, bir popülasyonun zararlı mutasyonlardan hızlıca kurtulmasını ve çevresine daha az popülasyon kaybıyla uyum sağlamasını sağlar. Böylece yok olma tehlikesi zamanla azalabilir.
Almanya’daki Dresden Teknoloji Üniversitesinde doktora öğrencisi olan çalışmanın başyazarı Lennart Winkler, “Erkekler üzerindeki bu tür kuvvetli cinsel seçilimin dişiler bakımından daha güçlü net seçilim anlamına gelip gelmeyeceği hakkındaki bilgimiz hala sınırlı.” diyor. “Daha önceki çalışmalar, net seçilimi ölçmek için fenotipik uyum varyansını kullanıyordu fakat bu yöntemin geçerliliği sorgulanıyordu. Buna alternatif olabilecek ölçüm ise organizmanın genetik uyum varyansı. Biz, net seçilimin geniş bir tür yelpazesi boyunca erkekler üzerinde daha kuvvetli olduğunu göstermek için iki yöntemi de kullandık.”
Ekip, sistematik bir literatür taraması yürütüp 26 tür içinde erkek ve dişi genetik varyanslarından oluşan 101 çift tahmini bir araya getirerek organizmanın uyum gücünün iki önemli bileşenini tespit etti: üreme başarısı ve yaşam süresi.
Daha sonra ekip, fenotipik varyansların genetik varyanslara bağlı olup olmadığını ve genetik varyansların tutarlı cinsiyet farklılıkları gösterip göstermediğini test etti. Tahminleri, erkeklerin yaşam süresi bakımından değil üreme başarısı bakımından daha geniş genetik varyans göstereceği yönündeydi.
Araştırmacılar, üreme başarısındaki değil yaşam süresindeki fenotipik varyansın hem erkeklerde hem dişilerdeki genetik varyansa işaret ettiğini tespit ettiler. Önemli bir biçimde üreme başarısına dair genetik varyans, erkeklerde kadınlardan daha fazlaydı ve bu, genetik varyansın erkeklerin lehine işlemesini sağlamıştı. Bu cinsiyet farklılığı, tek eşli türlerde gözlemlenemese de çok eşli türlerde gözlemlenebiliyordu. Buna karşın yaşam süresine dair fenotipik ya da genetik varyansta tutarlı bir cinsiyet farklılığı mevcut değildi.
Fransa’nın Montpellier şehrindeki İşlevsel ve Evrimsel Ekoloji Merkezi’nde araştırmacı olan ve çalışmanın kıdemli yazarlığını üstlenen Tim Janicke, “Elde ettiğimiz sonuçların iki önemli sonucu var.” diyor. “İlk olarak üreme başarısına dair genetik varyans, zararlı mutasyonlara karşı işleyen arındırıcı seçilimi tahmin etmek konusunda oldukça zayıf. İkinci olarak bulgularımız, net seçilimin kadınlara kıyasla erkekler üzerinde genel anlamda daha güçlü olduğuna dair tahmini destekliyor; bu durum, yerel adaptasyonu güçlendirmekle kalmayıp aynı zamanda popülasyonlar çevresel koşullarla yüz yüze geldiğinde oluşabilecek yok olma riskini azaltabilir. Dolayısıyla bulgularımız, cinsel seçilimin evrimsel kurtuluşta merkezi bir rol oynayabileceği hakkındaki fikri destekliyor.”
eLife. 30 Kasım 2021.
Makale: Winkler, L., Moiron, M., Morrow, E. H., & Janicke, T. (2021). Stronger net selection on males across animals. bioRxiv.
You must be logged in to post a comment Login