Eriyen Buzullardan Çıkan Arkeolojik Eserler Tehlikede

Hızla eriyen buzulların gün ışığına çıkardığı ve yepyeni araştırmaları tetiklediği değerli arkeolojik alanlardan biri: buzul arkeolojisi.

Arolla Buzulu’nda keşfedilen ve Demir Çağı’na tarihlenen, insan şeklindeki Kelt yapımı bir heykel.

Dağın sarp yamacına tırmanan ve bir Alp buzulunu zorlukla kateden grup, aradığı şeyi buldu: aletlerini yontmaları için gereken değerli taşlarla dolu bir kristal damar. Arkeologlar; yaklaşık 9.500 yıl önce, Mezolitik Çağ’da avcı-toplayıcılar tarafından kristal bulma amacıyla çıkılan bir avın izlerini bulduklarında işte bu çıkarımı yaptılar.

Dalgalanan sıcaklıkları göz önüne alan buzul bilimciler, Alpleri kaplayan hemen hemen 4.000 buzulun yüzde 95’inin bu yüzyıl sonunda eriyerek ortadan kaybolacağını tahmin ediyor.

(Norveç’te Eriyen Buzlardan Viking Eserleri Çıkıyor)

Arkeologlar iklim değişikliğinin yıkıcı zararı için yas tutarken, çoğu insan, bu durumun bin yıl önceki dağ yaşamı hakkındaki anlayışı önemli ölçüde genişletecek bir fırsat olduğunu kabul ediyor.

Geçtiğimiz ay Doğu İsviçre’nin Uri kantonunda ve 2.800 metrelik rakımda yer alan, Brunifirm Buzulu yakınındaki ücra bir kristal sahasına düzenlenen kazı gezisinin başkanı Marcel Cornelissen, “Arkeolojinin daha önce aydınlatamadığımız kısımlarına pencere açan oldukça enteresan bulgular ele geçiriyoruz.” diyor.

‘Gerçekten olağanüstü’

1990’ların başına kadar, prehistorik zamanlarda yaşamış insanların yüksek ve göz korkutucu dağlardan çekindiklerine dair genel bir inanış vardı.

17. yüzyıla ait ayakkabılar.

Fakat o zamandan sonra, eriyen buzulların da katkısıyla, Alpler gibi sıradağların binlerce yıl boyunca insan aktivitesiyle dolup taştığını gösteren birtakım şaşırtıcı bulgular meydana çıktı.

Artık, erken insanların; yakınlardaki vadilere seyahat etmek, hayvanları avlamak ya otlaklara çıkarmak ve hammadde aramak için dağlarda yürüyüş yaptıklarına inanılıyor.

Kristal sahasına düzenlenen keşif gezisine katılan arkeolog Christian auf der Maur, bulguların “gerçekten olağanüstü” olduğunu söylüyor. “Şimdi biliyoruz ki insanlar, kristaller ve temel malzemeler aramak için 3.000 metrelik yükseltideki dağlara tırmanıyorlardı.”

Eriyen buzullar dolayısıyla Alplerden ortaya çıkan ilk büyük buluntu; 1991’de keşfedilen, bedeni İtalya’nın Tyrol adlı bölgesindeki Alp buzulunda korunmuş, 5.300 yaşındaki savaşçı Ötzi’ydi.

Ötzi’nin Alplerde maceraya atılan prehistorik insanların nadir bir örneği olduğuna dair teoriler, yüksek rakımlı dağ geçitlerinde dolaşan insanlara dair sayısız antik izin bulunmasıyla birlikte yalanlanmış oldu.

Ender Rastlanan Organik Materyaller

Bern Alplerinde, denizden 2.756 metre yükseklikte konumlanan ve görkemli bir patika olan Schnidejoch Geçidi; MÖ 3.000’e tarihlenen, huş kabuğundan yapılmış bir sadak (içine ok konulan torba) buluntusu ile birlikte, 2003 yılından beri bilim insanları için bir nimet niteliği teşkil ediyor.

Neolitik Çağ’dan kalma kararmış bir örgü sepet.

Daha sonraları, yaklaşık MÖ 4.500’e tarihlenen diğer yüzlerce nesnenin yanında, muhtemelen aynı şanssız kişiye ait deri pantolon ve ayakkabılar da keşfedildi.

Arkeolog Regula Gubler, “Bu çok heyecan verici çünkü normalde kazılarda bulamadığımız türden şeyler keşfediyoruz.” diyor ve genelde erozyon nedeniyle yok olan fakat burada, buz içinde eksiksiz bir şekilde korunan deri, ahşap, huş kabuğu ve dokumalara dikkatleri çekiyor.

Gubler, henüz geçtiğimiz ay, Schnidejoch Geçidi’ndeki bir buluntuyu ortaya çıkarmaya uğraşan bir ekibin liderliğini yaptı: 6.000 yıldan daha eski olduğuna inanılan düğümlenmiş bir sak lifi. Buluntu; kendisiyle aynı döneme tarihlenen ve geçtiğimiz ay orijinal haline döndürülmeye çalışılan, sak lifinden yapılma, kararmış örgü bir sepeti andırıyor.

İklim değişikliği, böyle olağandışı buluntular sağlamanın yanında, aynı zamanda bir tehdit niteliği taşıyor: Eğer yeterince hızlı bulunmazlarsa, buzdan açığa çıkan organik materyaller çabucak paramparça olur ve kayıplara karışır.

“Çok kısa bir zaman dilimi”

“Elimizde çok kısa bir zaman dilimi var. 20 yıl içinde hem bu buluntular hem de buz parçaları yok olacak.” diyor Gubler. “Bunu bilmek bizi strese sokuyor.”

Prehistorik bir adamın kalıntılarıyla birlikte bulunan ve yaklaşık MÖ 2.800’e tarihlenen bağcıklı bir ayakkabı.

Cornelissen, aynı fikirde olduğunu, buzul bölgelerinin arkeolojik potansiyelinin anlaşılması için muhtemelen çok geç kalındığını söyleyerek belirtiyor. “Buzulların geri çekilmesi ve buz alanlarının erimesi, bu zamana dek oldukça fazla yol katetti.” diyor. “Başka bir Ötzi bulabileceğimizi sanmıyorum.”

Sorun şu ki arkeologlar, eriyen her buz tabakasının başında eserlerin ortaya çıkmasını bekleyemezler. Bunun yerine, buluntular konusunda kendilerini uyarlamaları için yürüyüşçülere bel bağlamak durumundalar. Tabii bu da bazen sarpa sarabiliyor.

1999’da, Valais kantonunun güneyinde, denizden yaklaşık 3.100 metre yükseklikte yer alan Arolla Buzulu’nda bir ahşap oymaya rastlayan İtalyan yürüyüşçüler; oymayı aldılar, cilaladılar ve oturma odalarının duvarına astılar.

Ahşap oyma; 19 yıl sonra, bir talihli olaylar dizisi sayesinde, buzul arkeolojisi üzerine bir sergiye hazırlandığı sırada, Valais Tarih Müzesi’nden arkeolog Pierre Yves Nicod’nun ilgisini çekti.

Nicod; düz, somurtkan bir yüzü olan, 52 santimetre uzunluğunda ve insan şeklindeki küçük heykelin izini sürdü ve onu tarihledi.

Valais kantonunun güneyindeki bir buzulda bulunan, 17. yüzyıla ait bir kolye ucu.

Küçük heykelin 2.000 yıldan da eski olduğu ortaya çıktı. Heykeli eldivenli elleriyle yukarı kaldıran Nicod, “Demir Çağı’ndan kalma bir Kelt eseri.” diyor. “Ne işe yaradığı ise tam bir muamma.”

Nicod’nun söylediğine göre, bilinmezliğini koruyan başka bir konu ise şu: Geçtiğimiz 30 yılda, Alpler boyunca yer alan bu nesnelerden kaçı toplandı ve şu anda herhangi birinin oturma odasının duvarını süslüyor? “Bu tür eserlere rastlaması muhtemel olan kitleleri, bu konu hakkında acilen duyarlı hale getirmeliyiz.”

“Bu, arkeolojik bir acil durum!”


AFP. 16 Ekim 2020.

Kocatepe Üniversitesi'nde Hukuk okuyor. Dil, tarih ve arkeoloji alanlarında kendini geliştiriyor.

You must be logged in to post a comment Login