Norveç’te eriyen buzullarda, MS 750-1150 yılları arasına tarihlenen ahşap yapıları destekleyen çok sayıda taş temel keşfedildi.
2011 yazı güney Norveç için alışılmadık derecede sıcaktı. Önceki yıllarda yüksek dağ geçitlerinin kar ve buzla tıkandığı yerlerde ekip üyeleri ve araştırmacılar sadece karmakarışık taş yığınları ve erimiş su buldu. Buzsuz Lendbreen geçidini kaplayan kayalar arasından yollarını bulan ekip, kısa sürede bin yıldır donmuş halde kalan geniş bir arkeolojik hazineye girdiklerini fark etti. Bir zamanlar Vikinglerin elinde olan sayısız alet ve eseri toplamaya başladılar.
Keşifleri uluslararası ilgi gördükten sonra ekip, daha derin cevaplar aramak için Lendbreen’e dönmeye karar verdi. Buradaki dağ gezginlerinin hangi amaçlarla meşgul oldukları ve nereye gittikleri gibi sorular cevapsız kaldı. Anlam arayışı içinde ekip üyeleri, yıllar içinde diğer eserlerin yanı sıra, giysi; başka eşyalar ve hayvan kalıntıları ortaya çıkaran Lendbreen geçitinin ötesine geçti.
(Norveç’te Buzulların Erimesiyle Binlerce Eser Ortaya Çıktı)
Geçitten dağın yamacında beliren eski tümülüsler, halk efsanelerinde yer aldı. 18. yüzyıl ilmi, bu yamaçtaki çok daha eski yerleşimlerden bahsetti. Araştırmacıların ısrarcı aramaları sonuç verdi. Ekip, yoğun çalıları keserek yüzyıllar önce bir zamanlar ahşap yapıları destekleyen çok sayıda taş temel keşfetti. Radyokarbon tarihlemesi bu evleri MS 750-1150 yılları arasına yerleştirdi.
Lars Pilø, Innlandet County Council ve Oslo Üniversitesi arasında bir işbirliği olan Buzun Sırları projesine öncülük eden bir buzul arkeoloğu. GlacierHub’a konuşan Lars, Vikinglerin bu yüksek dağ geçitlerini nasıl kullandıkları ve asıl amaçlarının hayvancılık, seyahat veya ticaret olup olmadığı konusunda hala çok az bilgi olduğunu söylüyor.
‘’Buzullardan çıkan eserler, bu konulara ışık tutacak yeni ve çok önemli bir veri kaynağı. Güney Norveç’in yüksek dağlarının dış temastan uzak bölgeler olmadığını gösteriyor.’’
Gerçek ise bunun tam tersi olabilir. ‘Buzun Sırları’ ekibi tarafından toplanan kanıtlar, bu dağ geçitlerini kullanan eski insanların daha geniş Viking dünyasıyla temas halinde olduğunu gösteriyor.
Ekip, Lendbreen’in altındaki bu taş temellerin bazılarında küçük kazılar yaptı ve her bir ayak izinin merkezinde kömür buldu; evlerin doğru bir şekilde tarihlendirilmesine olanak sağlayan karbon açısından zengin malzeme içeren ocakların kanıtı. Daha yüksek rakımlarda eriyen buzdan elde edilen kanıtlar daha da çeşitliydi: Reinheimen Ulusal Parkı’nın yakınındaki Digervarden buz parçasında bulunanlar arasında, hem Demir hem de Tunç Çağı’ndan ok uçları vardı. Bu da ekin yetiştirme ve hayvancılığın yanısıra bu dönemde avcılığın devam eden önemini gösteriyordu. Bulunanların içinde MS 8. yüzyıldan kalma bozulmamış bir tahta kayak da vardı. Bu şimdiye kadar bilinen ikinci kayak oldu.
Bu kanıtların elde edilmesi, aynı zamanda iklim değişikliği ve hızla eriyen buzullar tarafından mümkün kılındığı için korkunç sonuçlara sahip. Uluslararası İklim Araştırmaları Merkezi’ne göre 1980’lerin ortalarından bu yana 326 kilometrekarelik Norveç buzulları yok oldu ve buzulların kapladığı alan son 30 yılda yüzde 11 azaldı.
Yüksek rakım arkeolojisi alanında tanınmış bir uzman ve UC Merced’de seçkin profesör olan Mark Aldenderfer, iklim değişikliğinin bu benzersiz yerleşimler üzerindeki etkileri hakkında şöyle diyor: ‘’Öngörülebilir gelecekte buzun giderek daha hızlı bir şekilde eriyeceğini ve arkeolojinin bundan faydalanması gerektiğini düşünüyorum.’’ Görmezden gelmek yerine araştırmak düşüncesi argümanı, bu buzulların erimesini önlemede etkili olacak sınırlı koruma çabalarının var olduğu gerçeğine dayanıyor, ‘’Biz sadece hükümetlerin ve diğerlerinin tüm gezegenin iyiliği için sera gazı emisyonlarını dengelemek için çalışacaklarını umabiliriz.’’
Pilø, ‘’Bizim işimiz eriyen buzdan ortaya çıkan arkeolojik buluntuları kurtarmaya çalışmak’’ diyerek bu duruşu yineliyor. Aslında bu eserleri kurtarmak için zaman oldukça sınırlı. Organik bileşimleri onları parçalanmaya ve ayrışmaya karşı savunmasız hale getiriyor. Yani eğer eserler buzdan kurtulduktan hemen sonra bulunmazsa muhtemelen sonsuza kadar kaybolacaklar.
Çalışmanın duygusal bir bedeli var. Dağ buzlarının ve buzulların bu kadar hızlı erimesine tanık olmanın ‘derin bir duygu’ bıraktığı vurgulanıyor. Programın karbon ayak izini düşük tuttuklarını, bunun da genellikle helikopter kullanımından kaçınmak ve ağır ekipmanları yürüyerek daha yüksek rakımlara taşımak (bazen yük atlarının yardımıyla) anlamına geldiği de belirtiliyor.
2021 itibariyle toplam 63 site ve 100 ek aday ile Buzun Sırları programı hız kesmiyor. Bu yerlerin tümü eski ren geyiği ve karibu avlanma alanları ve bunlardan ikisi yüksek dağ geçitleridir. Tarih öncesi toplulukların bu alanlarda yaşadığı ve avlandığı gerçeği, kayıp eserleri koruyan buzlarla bileştiğinde bölgelere önemli arkeolojik potansiyel kazandırıyor.
Norveç İklim Hizmetleri Merkezi’nin (NCCS), Norveç İklim 2100 raporuna göre, büyük buzulların bu yüzyılın sonuna kadar toplam alanlarının ve hacminin üçte birini kaybedeceği tahmin ediliyor. En yüksek rakımlar dışında, daha küçük buzulların tamamen ortadan kalkması bekleniyor.
Earth Institute at Columbia University. 9 Ağustos 2021.
You must be logged in to post a comment Login