Elazığ’daki Hazar Gölü’nde Sur ve Kaleler Ortaya Çıktı

Elazığ’daki Hazar Gölü’nde bulunan ve halk arasında “Batık Şehir” adıyla bilinen yerleşim alanında, kale ve 1.500 metre uzunluğunda sur ortaya çıktı.

Elazığ Valiliği koordinesinde, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Fırat Üniversitesi iş birliğinde havadan yapılan çalışmada, Hazar Gölü’nün altında kale ve sur kalıntıları görüntülendi.

(Aziz Neophytos Bazilikası: İznik Gölü’nde Tesadüfen Bulunan Bazilika)

Gölün altında görüntülenen 1.500 metrelik sur duvarının ve kalenin 11. yüzyıla ait olduğu düşünülüyor. Ancak Batık Şehir’de 4.000 yıllık arkeolojik izler de mevcut.

Arkeolojik çalışmalar başladı

Elazığ Valisi Çetin Oktay Kaldırım yaptığı açıklamada, gölün altında keşfedilen kale, sur ve diğer kalıntıların gün yüzüne çıkarılması ve bölgenin dalış turizmine kazandırılması için arkeolojik çalışma başlatıldığını söyledi.

Hazar Gölü’nün hem doğal güzellikleriyle hem de mavi örtüsünün altında bulunan ve Batık Şehir olarak adlandırılan tarihi kalıntılarıyla turizm açısından önemli bir potansiyele sahip olacağını belirten Kaldırım, Batık Şehir’in bugüne kadar yapılan kısıtlı su altı araştırmalarında 4.000 yıl öncesine ait izler barındırdığının tahmin edildiğini söyledi.

(Van Gölü’nün Dibinde Urartu Kalesi Bulundu)

Kaldırım, şöyle konuştu:

“Üniversitemiz ile yapılan çalışmada, burada bir sur varlığı ve bir kale olduğunu tespit ettik. Bu kale surlarının tespit edilen uzunluğu 1.500 metreyi aşıyor. Ama bunun burada var olan şehri çevrelediğini düşünüyoruz. Bu tespit, ilimiz için çok önemli bir bulgu ve keşif oldu. Burayı hem turizmin hizmetine sunmak hem de tarihseverler ile dalış turizmine ilgi gösteren insanları buraya çekmek açısından çok önemli bir tespit oldu.”

UNESCO Geçici Listesi’ne başvurulacak

Batık Şehir’in çok önemli tarihi bir zenginliği barındırdığını anlatan Kaldırım, söz konusu kent tarihinin aydınlatılması için paydaş kurumlarla arkeolojik çalışma başlatacaklarını dile getirdi.

Batık Şehir’in Dünya Miras Geçici Listesi’ne kabulü için geçen yıl UNESCO’ya yapılan başvuru sürecinin de devam ettiğini anımsatan Kaldırım, şunları kaydetti:

“Dünyada dalış turizmi açısından bu tür yerler sayılı yerler. Özellikle birçok ülkede dalış turizmi için yapay yerler oluşturuluyor. Gemiler, uçaklar ve değişik materyaller batırılarak dalış turizmi geliştirilmeye çalışıyor. Bu tür mekanlar hem sayıca az hem de çok kıymetli. Bunun için bu varlığı önemli bir kültür potansiyeli olarak değerlendiriyoruz.”


AA

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login