Arkeologlar, Griffin Savaşçısı olarak bilinen eski bir liderin, bir gün hükmedeceği sahil kentinin çevresinde büyüdüğünü keşfetti.
Bulgular, Akdeniz’i çevreleyen üç kıtadaki kökenleri ve hareketleri hakkında daha fazla bilgi edinmek için Griffin Savaşçısı ve Tunç Çağı öncesinde ve sırasında yaşayan 726 kişinin antik DNA’sını inceleyen Science dergisinde yayımlanan üç yeni çalışmanın bir parçası.
Harvard Üniversitesi’nden araştırmacılar tarafından yönetilen ve dünyanın dört bir yanından uzmanlar tarafından ortaklaşa yazılan makaleler, , 5.000 ila 7.000 yıl önce, Karadeniz ve Hazar denizleri arasındaki bir bölge olan Kafkasya’dan gelen insanların batıya Anadolu’ya ve kuzeyden Doğu Avrupa bozkırlarına göç ettiğini gösteriyor.
(İlgili: 3.500 Yıllık Bu Mezar, ‘Griffin Savaşçısı’nı Barındırıyordu)
Daha sonra yaklaşık 5.000 yıl önce, Doğu Avrupa’dan insanlar Avrupa kıtasına, Batı Asya’ya ve Kafkasya’ya yayıldı. Yerel nüfusa katılarak, Yunan, Paleo-Balkan ve Arnavut dillerini konuşanların ortaya çıktığı çeşitli soylardan oluşan bir mozaik yarattılar.
Araştırmanın ortak yazarı Jack Davis, “Miken uygarlığının yükselişine baktığımızda, antik DNA, bunun dışarıdan ithal edilen bir şey değil, yerel bir fenomen olduğu fikrini destekliyor.” diyor.
Antik DNA analizi için incelenen kalıntılar arasında, 2015 yılında Davis ve Sharon Stocker tarafından mezarı keşfedilen Griffin Savaşçısı da vardı.
Davis ve Stocker, Yunanistan’ın güneyindeki bir sahil kenti olan Pylos’ta bir zeytinliğin altındaki mezarı buldular. Adli tıp incelemesi, kalıntıların bariz bir zenginlikten gelen 30 ila 35 yaşları arasındaki gence ait olduğunu belirledi. Mezarı silahlar, zırhlar ve savaşçıya takma adını veren mitolojik yarı kartal, yarı aslan griffin imgesiyle süslenmiş fildişi bir plak da dahil olmak üzere değerli sanat eserleri içeriyordu.
Davis, “Pylos’ta bulduklarımızı yorumlamamız için, yerel çıkarımlarla ve aynı zamanda daha geniş Miken uygarlığı içinde ilgilendik.” diyor.
Davis ve Stocker, Griffin Savaşçısı üzerinde çalışmalarına devam ederken, 2018’de yakınlardaki iki altın kaplı tholos veya arı kovanı şeklindeki aile mezarının ikinci şaşırtıcı bulgusunu yaptılar. Griffin Savaşçısı’nın mezarı gibi, tholos mezarları da zengin kültürel eserler ve zarif mücevherler içeriyordu.
2016’da Davis ve Stocker, savaşçının özelliklerini yeniden yapılandırmak için antropoloji profesörü Lynne Schepartz’a başvurdu. Şimdi antik DNA’yı kullanan ek araştırmalar, Griffin Savşçısı’nın 3.500 yıl önce Yunanistan’daki yaşamıyla ilgili ayrıntıların doldurulmasına yardımcı oluyor.
Stocker, “O genç ve zengin bir adamdı, farklı işlevlere hizmet etti: dini veya kutsal bir işlev, seçkin bir savaşçı ve halkının lideri olarak.” diyor.
“Miken Pylos’un ilk krallarından biriydi. O zamana kadar birbiriyle yarışan aristokrat aileler vardı, bu da neden birden fazla tholos mezarı olduğunu açıklıyor. Ancak Griffin Savaşçısı, tüm bu işlevleri toplum içinde birleştiren ilk bireylerden biriydi.”
Stocker, Griffin Savaşçısı ve tholos mezarların kazılarına başkanlık yaptı.
Davis, “Bu araştırma, nüfus dinamikleri hakkında daha büyük bir soruyu ele alıyor. Yunanlar nereden geldi? Genetik ilişkilere bakmadan bu soruyu ele almanın hiçbir yolu yoktu.” diyor.
Antik DNA analizi için Davis ve Stocker, kalıntıları incelemek adına tekrar Schepartz’a başvurdu. Schepartz, “Miken mezarlarını incelemek zordur. Çünkü ölü gömme gelenekleri, nesiller boyunca kullanılan mezarlarda yeni gömülmeler gerçekleştiğinde iskeletlerin yeniden yerleştirilmesini içeriyordu.” diyor.
Science makalelerinin ortak yazarlarından Schepartz, Griffin Savaşçısı’nın kafatasının iç kulağa yakın olan ve genellikle antik DNA’yı koruyan petröz kemiğinden örnekler aldı.
Antik DNA, araştırmacılar için güçlü bir araç, çünkü insanların birbirlerine ve yaşadıkları yerlere nasıl bağlı olduklarına ışık tutabilir. Araştırmacılar, Meksika’nın Yucatan Yarımadası’ndaki antik Mayaların tarımsal uygulamaları hakkında daha fazla bilgi edinmek için de antik DNA’yı kullandılar.
Schepartz, “Bu tür bir çalışma, bölgenin eski tarihini ve Mikenlerin bu tarihi oluşturmadaki rolünü anlamamız için kritik öneme sahip.” diyor.
Schepartz, ilk kez Blegen tarafından Nestor Sarayı’nda ortaya çıkarılan iki tholos mezarı ve yedi oda mezarın, araştırmacıların başlangıçta fark ettiğinden daha fazla birey içerdiğini keşfetti.
Schepartz, Pylos’taki eski Yunanların diyetleri hakkında daha fazla bilgi edinmek için örnekleri izotopik analize tabi tuttu. Erkeklerin kadınlardan daha fazla protein tükettiğini buldu. Tholos mezarlarına defnedilenler de aynı şekilde oda mezarlara gömülenlerden daha fazla protein tüketiyorlardı. Yüksek proteinli diyetler, genellikle statü veya zenginlik ile ilişkili olan iyi beslenmenin bir barometresi olarak kabul edilir.
Bu bulgular, araştırmacıların antik Yunan ritüelleri hakkında bildikleriyle örtüşüyor. “Örneğin, etin tüketildiği ziyafetlere erkeklerin katılımı belgelendi, ancak kadınların katılımı çok daha az olmuş olabilir.”
Stocker, “Pylos’taki mezarlara gömülen insanlarla daha geniş nüfus arasındaki ilişkilerle gerçekten ilgileniyoruz. Antik DNA, bu ilişkileri kurmanın tek yolu.” diyor.
Antik DNA, uzmanların başından beri şüphelendiklerini de destekliyor: Griffin Savaşçısı daha sonra yöneteceği bölgedendi. Davis, yeni kanıtların onun bir istilacı ya da yabancı olduğu iddiasını çürüttüğünü söylüyor.
Davis, “Bu teori hakkında her zaman şüpheci olduk, ancak bunu DNA analizi dışında kanıtlayamadık.” diyor.
University of Cincinnati. 25 Ağustos 2022.
Makale: Lazaridis, I., Alpaslan-Roodenberg, S., Acar, A., Açıkkol, A., Agelarakis, A., Aghikyan, L., … & Russeva, V. (2022). The genetic history of the Southern Arc: A bridge between West Asia and Europe. Science, 377(6609), eabm4247.
You must be logged in to post a comment Login