Dinozorları Yok Eden Göktaşı Çarptığında Neler Oldu?

66 milyon yıl önce dinozorların yanı sıra yeryüzündeki canlıların %75’ini yok eden göktaşının neden olduğu gezegenin en karanlık günlerinden biri araştırılıyor.

Göktaşı çarpmasının temsili görüntüsü. C: Barcroft Production/BBC

Araştırmayı yürüten ekip, Meksika Körfezi’nin derinliklerindeki kayalardan sondaj yoluyla çıkarılan 130 metrelik bir kesitin içerdiği tortuları inceledi.

(Dünya Şu Anda Altıncı Kitlesel Yok Oluşla Karşı Karşıya)

Bu göktaşı çarpması sonucu dinozorlar yok olmuş ve memeliler yükselişe geçmişti. Tahminen bu göktaşı çarpmasının etkisi, 2. Dünya Savaşı’nda atılan atom bombasının 10 milyar katı kadardı.

eologlar göktaşı çarpması sonucu oluşan Chicxulub Krateri’ni 1991’de keşfetti.

Göktaşı, Meksika’nın Yucatan Yarımadası’na çarpmış ve burada 200 km çapında bir krater oluşturmuştu. Çarpmanın dev bir tsunamiye ve 1500 km uzaklarda bile meydana gelen yangınlara neden olduğu biliniyor.

Chicxulub Krateri

12 km çapında bir göktaşı Dünya’ya çarpıp 100 km çapında ve 30 km derinliğinde bir çukur oluşturdu.

Daha sonra bu çukurun kenarlarının da çökmesiyle kraterin genişliği 200 km’ye yayıldı, derinliğinden ise birkaç km kaybetmiş oldu.

Kraterin merkezi geri tepme yoluyla tekrar çökerek bir iç halka oluşturdu.

Bugün kraterin büyük kısmı kıyı açıklarında, 600 metre tortunun altında kalmış durumda.

Karada kalan kısmı ise kireç taşı ile kaplanmış bir halde, ama kenarlarında oluşan obrukların meydana getirdiği kavis krateri belirgin kılıyor.

Chicxulub Krateri’nden alınan kaya örneği. C: Max Alexander

130 metrelik kesit ne içeriyor?

Araştırmacılar 2016 yılında bu kraterde haftalarca sondaj çalışmaları yapıp olaya dair bilgiler edinmişti.

Ekip, kraterin Chicxulub Limanı açıklarında bugüne kadar en iyi korunmuş haliyle kalan bölgelerinden birinde yaptığı sondajda 66 milyon yıl öncesinin izlerini taşıyan uzun bir kaya numunesi çıkarmıştı.

Bunun 130 metrelik kısmı, jeologların Senozoik Çağ (Memeliler Çağı) olarak adlandırdığı dönemin ilk gününe ait kalıntıları içeriyordu.

Chicxulub Krateri’nden alınan kaya örneği. C: Max Alexander

Sığ deniz suyu çekilmiş olabilir

Bilim insanları bu kesitin içeriğinden yola çıkarak göktaşı çarpmasının hemen ardından olup bitenlere dair ayrıntılı fikir sahibi olunabileceğini söylüyor.

130 metrelik kesitin alttaki 20 metresi camsı molozlar içeriyor. Bu kısım, çarpmayı izleyen saniye ve dakikalarda kraterin dibine yayılmış ve çarpma sonucu ortaya çıkan ısı ve basınçla erimiş kayadan oluşuyor.

Bunun üzerindeki kısım ise erimiş kaya parçaları içeriyor. Bunlar, çarpma sonrası meydana gelen patlamalarda sıcak madde üzerine deniz suyunun sıçramasıyla meydana gelen parçacıklar.

Çarpmayla bölgedeki sığ deniz suyunun önce çekildiği, sonra geri geldiğinde sıcak maddelerle temas edip şiddetli reaksiyonlara neden olduğu tahmin ediliyor. Tıpkı yanardağlarda magmanın deniz suyuna karışmasıyla görülen tepkimeler gibi.

Bu aşama birkaç dakika ile bir saate kadar sürmüş olabilir. Ancak su gelmeye devam edip krateri doldurduğu için, kesitin üstteki 80-90 metrelik kısmı suyla gelen her türlü molozu ve ardından yağmurla inen daha ince tortuları içeriyor. Bunlar çarpmayı takip eden birkaç saate tekabül ediyor.

Meksika’daki Yucatan Yarımadası’nın uzaydan görünümü. C: Tim Peake / NASA

Tsunaminin taşıdığı kalıntılar

Kesitin en üst tabakası ise çarpmanın ardından yaşanan tsunaminin izlerini taşıyor.

Bilim insanları, çarpmanın dev dalgalara yol açtığını ve bu dalgaların kraterden yüzlerce km ötelere ulaştığına inanıyor. Ancak giden dalgalar dönüşte o bölgelerden molozlar getiriyor. 130 metrelik kesitin en üst katmanını da işte bunlar oluşturuyor.

Profesör Sean Gulick, tüm bunların çarpmanın ilk gününe tekabül ettiğini söylüyor. “Tsunami jet hızıyla hareket eder. Dalgaların dışa doğru yayılması ve geri gelmesi için 24 saat iyi bir süre.” diyor.

Profesör Gulick’in ekibi, çarpma nedeniyle oluşan tsunami konusundaki yorumlarına güveniyor. Zira üst katmandaki tortular toprak izleri ve çarpmanın etkisiyle meydana gelen yangınların kalıntısı olarak kömür içeriyor. Tüm bunlar geri dönen dalgalarla kratere taşınıyor.

C: SPL

Havaya yayılan sülfür

Ama ilginç olan şey 130 metrelik kesitin hiçbir yerinde sülfüre rastlanmaması. Oysa göktaşının, yaklaşık yarısı sülfür (kükürt) içeren minerallerden oluşan deniz tabanına da çarpmış olması gerekiyor.

Bu sülfürün dışarı atılmış veya buharlaşmış olduğu tahmin ediliyor. Bu ise dinozorların ortadan kalkmasıyla ilgili yaygın teoriyi desteklemiş oluyor.

Suyla karışan ve göğe yükselen bu kadar sülfürün iklimin soğumasına neden olduğu ve bitki ve hayvanların yaşamını sürdürmesini zorlaştırdığı tahmin ediliyor.

Profesör Gulick’e göre, “100 gigaton (milyar ton) sülfürün atmosfere girmesi hava sıcaklığında 25 santigrat derecelik bir düşüşe neden olur ve bu en az 15 yıl boyunca devam eder. Bu ise dünyanın birçok bölgesinde sıcaklığın donma noktasının altına düşmesi anlamına gelir.”

Gulick, göktaşı çarpması sonrasında ise 325 gigaton sülfürün atmosfere yayıldığını söylüyor.

Uzun yıllar aşırı boyutlara varan bu iklim değişikliği ise dinozorların sonu olmuş, memeliler ise bu dönemden sağlam çıkmıştı.


BBC. Jonathan Amos. 13 Eylül 2019.

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login