İspanya’daki Menga dolmeninde yapılan bir çalışma, yaklaşık 6.000 yıl önce kullanılan karmaşık inşaat tekniklerini ortaya koyuyor.
Mısır’ın en eski taş yapılarından biri olan Djoser Basamaklı Piramidi ve İngiltere’deki ikonik Stonehenge, eski inşaatçıların önemli başarılarından bazıları arasında öne çıkıyor. Ancak her ikisi de inşa edilmeden 1.000 yıl önce, günümüz İspanya’sındaki Neolitik insanlar, Stonehenge’deki en ağır megalitin ağırlığının yaklaşık beş katı olan 150 tonluk bir kapama taşı içeren devasa bir taş oda inşa ettiler.
MÖ 3.600 ile 3.800 yılları arasına tarihlenen ve Menga dolmeni olarak bilinen bu yapı, antik Avrupa’nın en büyük megalitik anıtlarından biriydi. Şimdi ise Science Advances dergisinde yayımlanan bir analize göre, bu yapı olağanüstü bir bilimsel anlayış seviyesiyle inşa edilmişti.
(İlgili: Nil’deki Setler, Eski Hidrolik Mühendisliği Gösteriyor)
Çalışmaya dahil olmayan University College London’dan arkeolog Michael Parker Pearson, “Bu dolmeni inşa etmek için gereken mühendislik becerilerine her zaman hayran kaldım. Bu makale, boyutlar ve açılar konusunda olağanüstü bir gözle, bunun ne kadar hassas bir şekilde yapılması gerektiğini ortaya koyuyor. Bu kadar büyük taşlarla, onları konumlandırırken hata yapma lüksleri olamazdı.” diyor.
Menga dolmeni, toprakla kaplı yaklaşık 25 metre uzunluğunda bir oda ve çatısı, duvarları ve sütunları 32 büyük taş levhadan oluşuyor. Taşların toplam ağırlığı yaklaşık 1.140 ton. Yani yolcularla dolu iki Boeing 747 uçağından daha ağır. Odanın amacı bilinmemekle birlikte, bilim insanları bunun cenaze töreni işlevi gördüğünü öne sürüyor.
Jeolog ve araştırmanın ilk yazarı olan José Antonio Lozano Rodríguez, “İlk başta Menga dolmenine olan ilgimi en çok çeken şey anıtsallığıydı. İçine girmek ve Neolitik dönemden kalma böylesine devasa bir anıtı düşünmek, bu dolmen hakkında daha fazla şey öğrenme merakımı uyandırdı” diyor.
Araştırma ekibi, daha önceki kazılardan lazer taramalarını ve görselleri, yapı tekniklerinin etnografik açıklamalarını ve alanın topografyasını inceleyerek sitenin jeoarkeolojik bir analizini gerçekleştirdi. Bu verilerle, Neolitik mühendislerin inşaat sürecini ortaya çıkardılar.
Aynı ekip tarafından daha önce yapılan bir çalışma, taşların Menga dolmeninden stratejik olarak daha yüksek bir rakımda bulunan bir taş ocağından 965 metre uzaklıktan temin edildiğini zaten belirlemişti. İnşaatçılar büyük ihtimalle taşları ahşap kirişlerden yapılmış bir ray üzerinde kızaklarla taşımış olmalılardı ki bu da sürtünme, ivme ve kütle merkezi hakkında bilgi sahibi olduklarını gösteriyor.
Bölgeye taşındıktan sonra, duvarları ve sütunları oluşturan taşlar derin oyuklara dik olarak yerleştirildi, böylece her taşın üçte biri yer altında kaldı. İnşaatçılar bunu muhtemelen kumtaşı kayanın nispeten yumuşak ve dolayısıyla kolayca zarar görebilecek doğasını dikkate almak zorunda olan karşı ağırlıklar ve rampalar kullanarak başardılar. Duvar taşları birbirine kenetlenecek ve birbirine yaslanacak şekilde oyulmuştu, bu da yapının stabilitesine katkıda bulundu.
Çalışmanın ortak yazarı ve Sevilla Üniversitesi’nde arkeolog olan Leonardo García Sanjuán, “Bu insanların üzerinde çalışacakları bir planları yoktu, bildiğimiz kadarıyla daha önce böyle bir şey inşa etme deneyimleri de yoktu. En azından temel bir bilim bilgisine sahip olmadan bunu yapmanız mümkün değil.” diyor.
Duvarlar hafifçe içe doğru eğimliydi – yaklaşık 84 ila 85 derecelik açılarda duruyorlar – böylece odanın tepesi, trapez şeklinde tabandan daha dar. Beş kapak taşından en büyüğü, merkezi yanlarından daha yüksek olacak şekilde, esasen ilkel bir kemer oluşturarak, stres dağılımını artırmak amacıyla oyulmuştu.
García Sanjuán,”Bildiğimiz kadarıyla, bu, kemer ilkesinin insanlık tarihinde belgelendiği ilk sefer” diyor.
Odanın duvarlarının kısmen yer altında olacak şekilde bir araya getirilmesi, kapak taşlarının çok yükseğe kaldırılmadan üstüne yerleştirilebileceği anlamına geliyordu. Daha sonra inşaatçılar odanın taban seviyesini düşürmek için içerideki zemini kazdılar, dışını ise yalıtımı sağlamak ve yapıyı daha da sağlamlaştırmak için toprakla kapladılar.
García Sanjuán, “Buna bilim demeliyiz. Daha önce Neolitik bilimden hiç bahsetmedik, çünkü bu insanların bilimi bizim yaptığımız gibi yapabileceğini düşünemeyecek kadar kibirliyiz. Bugün herhangi bir mühendis 6.000 yıl önce var olan kaynaklarla Menga’yı inşa etmeye çalışsa, bence bunu yapamaz” diyor.
Smithsonian Magazine. 28 Ağustos 2024.
Makale: Lozano Rodríguez, J. A., García Sanjuán, L., Jiménez-Espejo, F. J., Álvarez-Valero, A. M., Arrieta, J. M., Fraile-Nuez, E., … & Martínez-Sevilla, F. (2024). Early science and colossal stone engineering in Menga, a Neolithic dolmen (Antequera, Spain). Science Advances, 10(34), eadp1295.
You must be logged in to post a comment Login