Çatalhöyük’te birbirlerine komşu evlerin tabanları altına gömülmüş 10 ayrı kişiye yapılan analizlere göre, bireyler anne tarafından farklı soylardan gelmiş.
MÖ 7100- 5950 yıllarına tarihlenen Çatalhöyük, boyutu, olağanüstü korunumu, çok sayıda Neolitik sanat eserinin bulunması ve uzun yıllardır yapılan titiz kazılar ile elde edilen büyük çaplı arkeolojik veriler sayesinde kuşkusuz dünyanın en önemli Neolitik yerleşim yerlerinden birisi. Bu yerleşim yeri, bitişik evlerin oluşturduğu küme şeklinde bir arada bulunan mahalleleri içeriyor.
Akrabalık ilişkisi yoktu
İlk ortaya atılan fikirlerden birisi, Çatalhöyük bireylerinden biyolojik bağı olanların aynı binada gömüldükleri ve ev gruplarının ve mahallelerinin bu biyolojik yakınlık derecesiyle tanımlanmasıydı.
(Avrupa’daki Megalitik Mezarlara Aileler Gömülmüş)
Fakat, yakın zamanda yapılan bir çalışmada, bulunan bireylerin dental fenotiplerine göre biyolojik yakınlığı olan bireylerin birçok binaya yayılmış olduğuna dair sonuçlar elde edildi. Bu sonuçlar ise mezarlarda bulunan kişilerde akrabalık ilişkisinin olmadığı yönünde yorumlandı.
Polonya, Adam Mickiewicz Üniversitesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden araştırmacıların dahil olduğu bu çalışmada birbirlerine komşu evlerin tabanları altında gömülü 10 bireye ait yeni mitokondriyal genom oluşturuldu. Çatalhöyük’teki bireylerin arasında anne tarafından akrabalık ilişki olup olmadığı, diğer Anadolu popülasyonları ile olan genetik yakınlıkları araştırıldı.
(Şehir Hayatının İlk Adımları: Çatalhöyük)
Sonuçlarda elde edilen 10 mitokondriyal genomdan hepsinin farklı mitokondriyal haplo-gruplara ait olduğu ortaya çıktı. Mitokondriyal haplo-grup, bireylerin anneden aktarılan mitokondriyal DNA üzerindeki farklı mutasyonlara göre gruplandırılmasıyla tanımlanır. Örneğin, bu yeni veriler görseldeki Bina 96’da gömülü olan dört bireyin en az dört farklı maternal soydan geldiğini gösteriyor. Özellikle kadınlarda ve çocuklarda bulunan bu denli bir haplo-grup çeşitliliği babayerli (patrilocality) sosyal yapısıyla açıklanabilir. Yani beraberliklerde kadınlar erkeklerin yanına göç ediyorlardı.
Sonuçlarda sadece mitokondriyal genomlar elde edilmesine rağmen morfolojik ve mekansal veriler ile karşılaştırıldığında Çatalhöyük binalarında bulunan bireylerin ya babayerli sosyal sistemine ait oldukları veya hiçbir akrabalık ilişkileri olmadığı fikrini destekliyor.
Çalışmada yapılan diğer bir analiz ise Çatalhöyük bireyleri diğer antik popülasyonlar ile karşılaştırıldığında Yakın ve Orta Doğu Neolitik ve Kalkolitik popülasyolarına, özellikle de Marmara bölgesi Neolitik popülasyonuna genetik açıdan yakın olduğu gösterildi.
Neolitik Kültürün Yakın Doğu’dan Anadolu boyunca yaşanan göçler ile ve sonrasında da Balkanlar ve Akdeniz sahilleri boyunca yaygın hale gelmesi, arkeologlar ve paleogenetikçiler tarafından kabul edilen bir düşünce. Bu sonuçlar ise Anadolu’da doğudan batıya Neolitik Kültürün yayılma yönü hakkındaki hipotezi ve Orta Anadolu’nun bu süreçteki önemli rolünü destekliyor.
Makale: Chyleński, M.; Ehler, E.; Somel, M.; Yaka, R. et al ; Ancient Mitochondrial Genomes Reveal the Absence of Maternal Kinship in the Burials of Çatalhöyük People and Their Genetic Affinities, Genes 2019, 10(3), 207.
You must be logged in to post a comment Login