Çatalhöyük’te 8.200 Yıllık Sıradışı Bir Yapı Keşfedildi

Çatalhöyük’ün son dönemlerine tarihlenen ve insanların buluştuğu kerpiçten yapılmış büyük bir yapı ortaya çıkartıldı.

Çatalhöyük, MÖ 7100 ile 5950 yılları arasında, yaklaşık 1.200 yıl boyunca kesintisiz olarak iskan edildi. Zirve döneminde, birkaç düzine hektarlık bir alana sahip yoğun yapılı yerleşimin yaklaşık 2.000 kişiye ev sahipliği yaptığı tahmin ediliyor. Burada bitişik olarak yapılmış çok sayıdaki ev nedeniyle, yerleşime kuşbakışı bakıldığında bal peteği gibi görünüyordu. Evlere, çatılara yapılmış açıklıklardan merdivenle giriliyordu.

Bu yıl yapılan kazılarda arkeolog Arkadiusz Marciniak ve ekibi, yerleşimin 8.000 yıl önce terk edilmesinden önceye tarihlenen sıra dışı bir yapıyı incelediler. Söz konusu yapı, yerleşmenin doğu ucunda, orta kesiminden birkaç yüz metre uzaklıkta yer alıyordu.

Prof. Marciniak, “Yapı, o döneme ait tipik konut yapılarından çok daha büyüktü. Kare planlıydı ve alanı yaklaşık 30 metrekareydi. İç düzenlemesi de sıra dışıydı.” diyor.

Bu sıra dışı yapının tüm tabanı, araştırmacıların yapının içinde insan mezarlarının kalıntılarını içerebileceğine inandıkları on iki kil kaplı platform tarafından yükseltilmişti. Araştırmacılar, çoğu platformun altında muhtemelen insan kalıntıları olduğunu, ancak bu sorunun cevabının önümüzdeki yıl yapılması planlanan kazılarda alınacağını söylüyor.

Doğu platformunun kenarı, düz sütun şeklinde bir mimari unsur olan iki paye ile süslenmişti. Kare dikmeler, boğa başlarının sergilendiği bir sunak alanı gibi görünüyor. Dört duvarın her birinde birer kabartmalı yarım sütun vardı. Batı duvarının büyük bir kısmı, çoğunlukla kırmızı renkli bir resim ile kaplanmıştı. Güney duvarında ise büyük bir fırın vardı.

Arkeologlar evin orta kısmında bir ocak kalıntısı buldular. Duvarlardaki iki açıklık, yapının içine açılıyordu.

Prof. Marciniak’a göre, yapının konut işlevi yoktu, ancak yerleşmenin daha önceki sakinleri, ölülerinin bir kısmını evlerinin tabanının altına sakladı. Çok sayıda gizemli platform, süslemeler ve yapının olağandışı düzeni, yapının yerleşim yerinde yaşayan tüm topluluk tarafından kullanıldığını gösteriyor.

Prof. Marciniak, “Yapının, birkaç bin kişinin yaşadığı mega yerleşimin olmadığı bir zamanda kullanıldığını biliyoruz. Yerleşimin sakinleri dağılmıştı. Atalarının yaşadığı yerlere dönmüşlerdi. Bazıları buraya gömülme ayrıcalığını yaşadı.” diyor.

Marciniak’a göre, yapının aynı zamanda dini bir anlamı olduğu da göz ardı edilemez. Araştırmacı, “Ancak, sosyal bütünleşmeye daha büyük bir rol atfederdim. Merkezdeki ocak, insanların etrafında toplandığını gösteriyor. Bu binada kaç tane – ve ne tür mezarlar olduğunu henüz bilmiyoruz.” diyor.

Bu döneme ait tipik bir konut, yiyecek depolama ve alet yapma olanakları olan daha küçük yapılardı. Girişler çatıdaki bir açıklıktan yapılıyordu.

Prof. Marciniak, daha önceki araştırmalar yerleşimin eski evrelerinden standart evlerden farklı yapılar ortaya çıkarmış olsa da, bunun yerleşimde keşfedilen bu tipteki ilk yapı olduğunu vurguluyor.

Marciniak, “Çatalhöyük, Orta Doğu’da böyle bir yapının bilinmediği tek büyük Neolitik yerleşim yeriydi” diyor. Bu bulgu, yerleşimin sonlarında, burada yaşayan eşitlikçi bir nüfusa dair mevcut görüşleri sarsıyor.

“Keşif, yerleşimin son dönemlerinde meydana gelen önemli sosyal değişiklikleri doğruluyor. Ürünlere ve prestij nesnelerine farklı erişim ile karakterize edilen yerel toplulukların ortaya çıkmasına neden oldular.”


Science in Poland. 26 Eylül 2022.

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login