Buz Adam Ötzi’nin Dövmeleri Bize Ne Anlatıyor?

Buz Adam Ötzi’nin dövmeleri; bu eski pratiğin dünyanın farklı yerlerinde yaşayan farklı topluluklarda benzer anlamlar taşıdığını gösteriyor.

Buz adam Ötzi’nin mumyasından yola çıkılarak yapılan canlandırması. C: South Tyrol Museum of Archaeology

Buz Adam Ötzi, 30 yıl önce iki Alman turist tarafından bulundu; Ötzi, keşfinden önceki binlerce yılı buzun altında, dünyanın geri kalanından saklı bir şekilde, geçirmişti. 

5.300 yaşındaki bu mumya, sadece Avrupa’nın en ünlü mumyası değil, aynı zamanda dövmelerin tarihini araştıranlar için de önemli buluntulardan biri.

(Buz Adam Ötzi: Hakkında Neler Biliyoruz?)

Ötzi’nin üzerinde buzul iklim tarafından muhteşem bir biçimde günümüze kadar korunmuş 61 dövme var. Bu dövmelerin anlamı, mumyanın keşfinden beri tartışma konusu. Ötzi’nin çoğu dövmesi düz çizgiler halinde olup vücudun bel, diz, kol ve ayak bileği gibi ilerleyen yaşla beraber ağrımaya başlayan kısımlarına çizilmişti. Bu sebeple, bazı bilim insanları, bu dövmelerin ağrıya karşı uygulanan eski bir tedavi yöntemi olduğuna inandı. Ötzi’nin bulunduğu yerin etrafında tıbbi amaçla kullanıldığı bilinen çeşitli bitkilerin bulunması da söz konusu tahmini destekler nitelikte.

Ancak, Ötzi’nin dövmelerinin tamamı günlük hayatın yıpratıcılığından etkilenen bölgelerde yer almıyordu. Örneğin, Ötzi’nin göğsünde de dövmeleri bulunuyor. Yeni görüntüleme teknikleriyle 2015 yılında keşfedilen bu dövmelerin erken akupunktur ya da bir iyileşme ritüeli uygulamasının izleri veya bir ayin ya da dini inanç sisteminin parçası oldukları gibi tahminler ileri sürüldü.

Ötzi’nin dövmeleri. C: South Tyrol Museum of Archaeology

Antik Dövmeler

MÖ 2000’li yıllara tarihlenen Mısırlı kadın mumyalarında dövmelere rastlanabilir. Ayrıca, MÖ 4000-3500 yılları arasına tarihlenen kadın heykelcikleri ve mezar rölyeflerindeki kadın tasvirlerinde de dövmeler görülebiliyor.

Her iki durumda da dövmeler, çoğunlukla, bir dizi nokta şeklinde koruyucu bir ağ gibi kadının karnına çizilmişti. Ayrıca, bir kadının kalçasının üstünde kadınları doğum sırasında koruduğuna inanılan Mısır tanrıçası Bes’in dövmeleri bulunmuştu. İki durumda da, söz konusu antik dövmeler doğum yapacak olan kadını koruyacağına inanılan bir çeşit tılsım işlevini görmekteydi.

Eski Yunan tarihçisi Herodotus, Canopus’taki kaçak kölelerin nasıl kendilerine dövme yaptıklarını anlatıyordu; bu köleler, dövmeleri, hem efendileri tarafından kendilerine vurulan damgaları kapatmak hem de dini bağlılıklarından ötürü yapıyorlardı.

Yeni dövmeleri bu erkek ve kadınların artık beşer efendilerinin değil belli bir tanrı ya da tanrıçanın hizmetinde olduklarını gösteriyordu.

Buz adam Ötzi’nin sırtı ve dövmesi. C: South Tyrol Museum of Archaeology

Farklı Dinlerde Dövme

Hristiyanlığın ilk öncülerinden Havari Pavlus, İncil’de, Galatyalılar 6:17’de şu sözleri söylüyor: “Bundan böyle kimse bana sorun çıkarmasın. Çünkü ben İsa’nın izlerini bedenimde taşıyorum.” Her ne kadar ikinci cümle zaman zaman “İsa’nın yara izlerini…” şeklinde çevrilse de “İz” anlamında kullanılan orijinal Yunanca sözcük Herodotus’tan beri dövmeyi ifade etmek için kullanılagelen “stigmata” sözcüğüydü.

Bazı bilim insanları Pavlus’un dövmelerinin İsa’ya olan bağlılığını temsil ettiğine inanmaktalar. Ek olarak, dövmeler, Roma İmparatorluğu’nun baskısına maruz kalan diğer Hristiyanların kendileri gibi inananları tanımalarına da yardımcı olmuş olabilir.

Yeni Zelanda’daki Maori halkı ise dövme sanatı Ta Moko’yu yüzyıllardır uyguluyor. Günümüzde hâlâ yapılan bu dövmeler derin bir kültürel ve tarihi anlama sahip. Dövmeler; sadece sosyal statüyü, aile kimliğini ya da bir kişinin hayattaki başarılarını temsil etmiyor, aynı zamanda dini bir anlam taşıyor, koruyucu tılsımlar içeriyor ve dövmeyi taşıyan kişiyi koruması için ruhları çağırıyor.

Buz adam Ötzi’nin bileğindeki dövme. C: South Tyrol Museum of Archaeology

Kuzey Amerika’daki birçok yerli kabilenin tarihleri boyunca kutsal dövmeler taşıdıkları biliniyor. 1878 yılında, antropolog James Swan, Port Townsend, Washington’da rastladığı Haida halkı hakkında pek çok makale yazmıştı.

Bu makalelerden birisinde Swan, dövmelerin süsten fazlası olduğunu, her tasarımın farklı bir kutsal amacı olduğunu yazar. Swan, bu dövmeleri yapan kişilerin ruhani önderler ya da kutsal kişiler olarak görüldüklerini de anlatır.

Antik Aztek güneş, rüzgâr, öğrenme ve hava tanrısı Quetzalcoatl, antik rölyeflerin çoğunda üzerinde dövmelerle tasvir edilir. Azteklerin kendileri de dini amaçlarla dövme yapıyorlardı; hatta Aztek rahipleri vücut sanatı ve modifikasyonundan sorumluydu. Togo ve Burkina Faso gibi Batı Afrika ulusları da dövme ve ayinsel vücut modifikasyonuna kutsal erginleme törenlerinde yer vermektedirler.

Yeni Zelanda’daki Maori halkı dövme sanatı Ta Moko’yu yüzyıllardır uygulamakta. ©Sydney Parkinson – Alexander Turnbull Library/Wikimedia Commons

Kutsal Pratikler

Günümüzde dahi dünyanın çeşitli yerlerinde, dini öneme sahip kutsal dövmeler taşıyan kişilere rastlamak mümkün.

Hayattaki en yaşlı dövme sanatçısı olan 102 yaşındaki Whang-Od Oggay’ın Filipinler’deki Kalinga bölgesinin üyelerine tek bir iğne ile yaptığı mambabatok dövmesinden ABD’deki sayısız haça, İncil ayetine ve diğer Hristiyan sembollerine, hâlâ dini ve ruhani anlamlara sahip dövmelere rastlanabiliyor. 

Dünyanın en yaşlı dövme sanatçısı: 102 yaşındaki Whang-Od Oggay. C: Mawg64

Buz Adam Ötzi’nin mumyalanmış vücudundaki dövmelerin onun için ne anlam ifade ettiği büyük ihtimalle gizeminin en azından bir kısmını koruyacak. Ötzi sayesinde bildiğimiz kesin bir şey var: Dövmeler, dünyanın çeşitli yerlerindeki farklı toplumlar için kutsal anlamlar taşıdılar ve taşımaya devam ediyorlar.


The Conversation. 27 Eylül 2021.

Ege Üniversitesi İngilizce Mütercim ve Tercümanlık bölümü öğrencisi.

You must be logged in to post a comment Login