Bilindiği kadarıyla, vampir ve zombi mezarlarında görülen gömme uygulamaları, ölünün gömüldükten sonra tekrar dirilmesini engellemek için gerçekleştirilen çeşitli ayin yöntemlerini içeriyor. Fakat arkeologlar, Batı Avrupa’da görülen bu sıradışı mezarların sanıldığı gibi vampir veya zombi olduğu varsayılan kimselere ait olmayabileceğini ileri sürüyorlar.
Marco Milella ve çalışma arkadaşlarının yayımladıkları raporda, MS. 1. ve 5. yüzyıllar arasında Avrupa ve İngiltere’de gün yüzüne çıkarılan 375 sıradışı mezar örneği yer alıyor. Buna göre, bu dönemde ve coğrafyada uygulanan tipik gömme yöntemi, beden yüzüstü olacak şekilde gerçekleşiyor. Fakat, sözü geçen sıradışı mezar örneklerinde, cesedin yüzükoyun şekilde, iskeletlerin çeşitli modifikasyonlara uğrayarak ve bedenin çivileme gibi yöntemlerle tahrip edilerek gömüldüğü görülüyor. Aynı zamanda, mezarın farklı bir lokasyonda – mezarlığın dışında veya diğerlerinden farklı bir konumda- olması gene bu gömülmenin “sıradışı” bir örnek olduğu anlamına gelebiliyor.
Milella ve çalışma arkadaşlarının araştırması şu koşullardan en az birini içeren yüzlerce gömülme örneğini kapsıyor: Yüzükoyun gömülme, başın kesilmesi, cesedin tahrip edilmesi ve cesedin çivilenmesi. Zaten sıradışı mezarlarda ölünün yüzükoyun şekilde ya da kafanın farklı bir yere yerleştirildiği sıkça görülüyor.
Bu sıradışı gömülmelerin ardındaki nedenler zaman ve mekana göre birbirinden farklılık gösterebiliyor. Ancak bu uygulamaların çoğunluğu ölülerden ya da ölümden korkma düşüncesi ile bağlantılandırılıyor. Diğer bir taraftan, Milella ve çalışma arkadaşları bu uygulamaların aslında bir topluluk tarafından, erken ölümleri ya da hastalıkları defetmek ya da toplumda marjinal olarak adlandırılabilecek grupları ya da idam edilenleri teşhir etmek için kullanılan yöntemler olabileceğini de öne sürüyorlar.
Sıradışı mezarlardaki bireylerin çoğunluğunun marjinal bir gruba ait olmadığı görüldüğünden Milella ve takım arkadaşları, bu kişilerin arasında bir tür sosyal ve kültürel bağ olabileceği ihtimali üzerinde duruyorlar. Miella, “Bazı örneklerde, ölünün başının kesilmesi, şiddet göstergesi olmanın aksine, pozitif ve saygılı bir tutumun göstergesi ya da bir inanç simgesi olabilir. Bulguların yetersizliği sebebiyle kesin bir şey söylenemese de sıradışı mezarlar için iki farklı bakış açısı gündeme getirilebilir.” diyor.
Milella ve çalışma arkadaşları, sıradışı mezarların sosyokültürel bir perspektiften bakılarak araştırılması gerektiğini ve içinde bulunulan dönemin tarihi ve sosyal koşulları göz ardı edildiğinde bu pratiklerin doğru anlaşılamayacağını ifade ediyorlar. Araştırmacıların ortak düşüncesi, bu dönemde meydana gelen sosyal karmaşıklıkların gömülme yöntemlerinde değişime sebep olabileceği yönünde. Bakıldığında, bu dönem, Roma İmparatorluğu’nun yükseliş ve çöküşü, aynı zamanda Hıristiyanlığın yayılması sürecine denk geliyor. Araştırmacılar bu gelişmelerin, cenaze geleneklerini önemli derecede etkileyebileceğini belirtiyorlar.
Avrupa’nın Demir Çağı boyunca ve Roma Devri’ne geçişte yaşadığı kültürel etkileşimlerin, yüzükoyun gömme ve benzer uygulamaların yayılmasında da etkisi olabileceğini ifade ediyorlar. Fakat, bu uygulamaların ardındaki nedenler cevapsız kalmaya devam ediyor. Roma Emperyalizmi’nin getirdiği hızlı kültürel değişiklikler göz önüne alındığında, sıradışı cenaze ayinlerinin bu süreçte yaşanan kültürel krizle bir bağlantısı olabileceği belirtiliyor.
forbes.com
Stonehenge, İlk Çiftçi Toplulukları Birleştirmek İçin Yapılmış Olabilir
1453’te Ölen Son Bizans İmparatoru’nun Nadir Portresi Bulundu
2.700 Yıllık Assur Başkenti Horsabad’ta Yeni Keşifler Yapıldı
Göbeklitepe Aslında Ne Anlatıyor? Kimler, Neden, Nasıl Yaptı?
Afyon’da Homo erectus ve Neandertal İzleri: Yavuz Aydın Röportajı
You must be logged in to post a comment Login