Bu Tunç Çağı Yerleşiminde Toplantı Salonu ve Evler Bulundu

Seddin yakınlarındaki Tunç Çağı yerleşiminde, şaşırtıcı derecede yoğun nüfuslu bir çiftçi ve tüccar topluluğuna ait kalıntılar bulundu.

Seddin yakınlarındaki bir İskandinav Tunç çağı yerleşiminin kazı alanı. C: Sean Gallup

Berlin’in yaklaşık 150 kilometre kuzeybatısında, Seddin köyü dışında yer alan topraklarda sekiz büyük evin kalıntıları gün yüzüne çıkarıldı. Bu bölge, aynı zamanda cömert bir hükümdar olarak hatırlanan Kral Hinz’in, iddiaya göre altın bir tabutta, eşi ve sadık bir hizmetkarı ile birlikte gömüldüğü “üçlü mezar”a yakın bir yer.

1899 yılında tümülüsün keşfi, bölgeye yönelik bilimsel araştırmaların ve turizmin artmasına yol açtı ve bu ilgi yıllar boyunca zaman zaman devam etti.

Son bir yıl içinde, arkeolog Immo Heske ve Göttingen Üniversitesi ile Brandenburg Eyaleti Tarihi Koruma Ofisi’nden ekipler, yaklaşık MÖ 900 yılına tarihlenen ve kutlamalar ile ticari ilişkiler için kullanıldığı düşünülen etkileyici bir toplantı salonunun izlerini buldular. Yakın zaman önce, birkaç metre mesafede bir dizi ev kalıntısı ortaya çıkarıldı ve bunların iki yüzyıl boyunca 300 kişiye kadar bir topluluğa ev sahipliği yapmış olabileceği düşünülüyor.

(İlgili: Tunç Çağı Çömleklerinin Çoğunu 7 Yaşındaki Çocuklar Yapıyordu)

Heske, 2.000 metrekarelik bir alanda keşfedilen bu evleri “olağanüstü” olarak nitelendiriyor ve bu keşfin uzak bir bölgede yapılan aylarca süren çalışmayı fazlasıyla haklı çıkardığını belirtiyor. Evlerin yapım tarzının, batı-doğu eksenine göre inşa edilmiş olan kralın toplantı salonuyla benzerlik gösterdiğini ve bu evlerin büyük bir genişleme döneminde aşağı yukarı aynı dönemde inşa edilmiş olma ihtimalini artırdığını söylüyor.

Heske, “Burası kalıcı bir yerleşim alanı olarak tasarlanmıştı. Burada metal işçileri, marangozlar, yemek pişiren insanlar, çiftçiler ve hayvancılıkla uğraşan insanlar yaşıyordu. İnsanlar burada 50 hatta 60 yaşına kadar yaşayabiliyor ve birçok kuşak aynı çatı altında bir arada bulunuyordu” diyor.

Keşfedilen, iki katlı ve 10 metreye 30 metre büyüklüğündeki salon, İskandinav Tunç Çağı’nda şimdiye kadar keşfedilen en büyük yapılardan biri. Söz konusu yapının, eğimli bir çatıya, ziyafet odasına, hükümdarın ailesi için yaşam alanlarına, iş veya özel meseleleri görüşmek için ayrı odalara, tahıl depolama alanlarına ve acil durumda kolayca kaçmayı sağlamak için dışa doğru açılan kapılara sahip olduğu düşünülüyor.

Renkli direkler, bir zamanlar bu alanda bir binayı destekleyen direklerin bulunduğu yerleri gösteriyor. C: Sean Gallup

Bu “büyük sürpriz”, bölgenin daha fazla araştırılmasına yol açtı ve direk kalıntıları ile pişmiş kil fırınlarının keşfi sayesinde farklı şekil ve boyutlarda bir dizi evin kaba planları izlenebildi.

Bu krallığın, kuzey ile güney arasındaki ticaretin önemli bir merkezi olduğu düşünülüyor. “Güneyde şarap içiyorlardı, burada muhtemelen bal şarabı içiyorlar ve iş konuşuyorlardı” diyen Heske, “Tunç Çağı, başka bölgelerden gereken hammaddeleri elde etmek için iletişimin hayati olduğu bir dönemdi” diye belirtiyor.

Demir Çağı’nın yükselişi, bu verimli ticaret dönemini kesintiye uğrattı. “Demiri yerel olarak üretebilirsiniz—bu yüzden temas kurmaya, evlilikler düzenlemeye ya da anlaşmalar yapmaya gerek yoktu.”

Topluluk için bir diğer büyük değişim ise Tunç Çağı’ndan Demir Çağı’na geçiş döneminde iklimde meydana gelen dramatik soğuma ile geldi. Heske, “Hava çok daha soğuk ve nemli hale geldi, bu da yerleşimin sonunu getirdi” diyor. “Bölge daha bataklık hale geldi, muhtemelen sivrisinekler ortaya çıktı ve bunun tahıl hasatları üzerinde olumsuz bir etkisi oldu. İnsanlar bu bölgeden vazgeçip başka yerlere göç etti.”

Kazı alanının, İkinci Dünya Savaşı sırasında ciddi bir hasar görmemiş olduğunu belirten Heske, bu durumun burayı Almanya’nın en iyi korunmuş Tunç Çağı yerleşimlerinden biri haline getirdiğini söylüyor. Kazı çalışmaları en az gelecek yıla kadar devam edecek ve yerel yetkililer, tarih meraklılarına daha fazla olanak sağlamak için çalışmayı planlıyor.

Kazının yapıldığı Brandenburg’un Prignitz bölgesi, MÖ 3.000’den daha eski insan yaşamına dair izler barındırıyor. Bugün kırsal Seddin köyü, sadece 100’den biraz fazla kişiye ev sahipliği yapıyor.


The Guardian. 15 Ekim 2024.

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login