Bu Aborjin Ritüeli Yaklaşık 12.000 Yıldır Aktarılıyor!

Avustralya’da ritüel büyüler için kullanıldığı düşünülen Aborjin eserleri, bilinen en eski kültürel olarak aktarılan ritüelin kanıtı olabilir.

Cloggs Mağarası’nda bulunan iki küçük ateşin kalıntıları ve hafifçe yanmış çubuklar, bilinen en eski nesilden nesile aktarılan ritüelin kanıtlarını gösteriyor olabilir. C: Monash Üniversitesi

Yeni bir araştırmaya göre Avustralya’nın güneyindeki tenha bir mağaranın derinliklerinde bulunan 12.000 yıllık iki küçük ateş ve iki ilginç şekilli çubuk kalıntısı dünyada kültürel olarak aktarılan en eski ritüelin kanıtı olabilir.

Hem bilimsel analizlerin hem de Aborjin sözlü tarihinin kullanıldığı yeni bir çalışmada incelenen eserlerin başka bir kişiye zarar vermek için yapılan ritüel bir büyüde kullanılmış olabileceği düşünülüyor.

Eserler, Avustralya’nın güney kıyısında yaşayan yerli bir grup olan Gunaikurnai tarafından uygulanan bir ritüelle benzerlik gösteriyor. Bu ritüel, ahşap bir nesneyi insan veya hayvan yağı ile sıvayıp ardından ritüel ateşine atmayı içeriyor.

(İlgili: Mesaj Çubukları, Avustralya Aborjinlerinin Sözsüz Dili Gibiydi)

Mağaradaki nesneler ile 19. yüzyılın sonlarında antropologlar tarafından kaydedilen, tarihsel olarak kanıtlanmış Gunaikurnai ritüeli arasındaki paralellikler göz önüne alındığında, Aborijin yaşlıları, Cloggs Mağarası olarak bilinen mağarayı kazmak ve eserleri incelemek için arkeolojik işbirlikçileri aradılar. Yeni araştırmanın sonuçları Nature Human Behaviour dergisinde yayımlandı.

Cloggs Mağarası, 1970’lerin başlarında kısmen kazılmıştı. Kazı ekibinden Avustralya’daki Monash Üniversitesi’nden arkeolog Bruno David, “Mağara asla genel bir kamp yeri olarak kullanılmamış, yalnızca özel ritüel amaçlar için kullanılmıştı. İlk kez yaklaşık 25.000 yıl önce bu şekilde kullanılmaya başlandı ve en az 1.600 yıl öncesine kadar bu şekilde kullanılmaya devam edildi.” diyor.

Güney Avustralya’daki Cloggs Mağarası’nda bulunan ritüel çubuklarından biri. C Monash Üniversitesi

Yine David ve ekibi tarafından 2020 yılında gerçekleştirilen bir sonraki kazı sezonu sırasında, her biri içinden hafifçe yanmış ahşap bir çubuk çıkan küçük bir ocaktan oluşan iki kutsal ritüel düzeneği ortaya çıkarıldı. Çubukların radyokarbon tarihlendirmesi birinin 11.930 ila 12.440 yaşında, diğerinin ise 10.870 ila 11.210 yaşında olduğunu gösterdi. Ve bu da onları Avustralya’da şimdiye kadar bulunan en eski ahşap eserler haline getirdi.

Ekip, her iki çubuğun da kasıtlı olarak değiştirildiğini tespit etti. Bu da geçmişte insanların çubukları çok pürüzsüz hale getirmek için kırptığını, kestiğini veya kazımış olduğunu gösteriyor. Daha gelişmiş analizler, çubukların her ikisinin de yerli bir Avustralya çam ağacı olan Casuarina’dan yapıldığını ve üzerlerinde bilinmeyen bir kalıntı olduğunu gösterdi. Bu kalıntının kütle spektrometresi (bir numunedeki tek tek molekülleri tanımlayabilen bir teknik) kullanılarak yapılan kimyasal analizi, yağ asitlerinin varlığını ortaya çıkardı. Bu da çubuğun bir kısmına bir tür hayvan veya insan yağı sürüldüğünü gösteriyor.

Araştırmacılar; küçük ateş kalıntılarının yakınında yiyecek kalıntılarının bulunmaması, her ocakta tek bir pürüzsüz çubuğun bulunması ve çubukların yağ dokusuyla teması göz önüne alındığında, ortaya çıkardıkları 12.000 yıllık alanların belirli bir ritüel amaç için kullanıldığı sonucuna vardı. Bu ritüelin son buzul çağının sonundan çok yakın zamanlara kadar 500 nesilden fazla aktarıldığı görülüyor.

David, Gunaikurnai yaşlılarından Russell Mullett ile yaptığı bir konuşmada “Bu ateş çubuklarının bize söylediği şey, bunun aslında özellikle Eski Ataların bugüne kadar devam eden kültürüyle ilgili olduğu. Topluluk geleneği ve kültürel yol ile bazı bilimsel teknikleri bir araya getirerek hikayeler anlatılabilir hale geliyor” diyor.

Ritüellerde kullanılan yaklaşık 12.000 yıllık iki çubuğun fotoğrafları ve illüstrasyonları. C: Bruno David et al. 2024.

Çalışmada yer almayan Washington Üniversitesi’nden arkeolog Ben Marwick, çalışmanın eski ritüel uygulamalarını araştırmak için yüksek bir çıta belirlediğini söylüyor.

“Ölü gömme gibi daha genel ritüellerin daha eski örnekleri var” diyen Marwick, “ancak bu özel bir bulgu, çünkü çok eski zamanlardan yakın zamana kadar devam eden belirli bir ritüel uygulaması” diyor.

Mullett’e göre 12.000 yıllık ritüel nesnelerini 19. yüzyıl tarihi uygulamalarıyla bir araya getiren arkeolojik çalışma açık bir bilimsel zafer olsa da, Avustralya’nın sömürgeleştirilmesi ve Batılılaştırılmasıyla birlikte yerli toplulukların yaşadığı kültürel bilgi kaybına da işaret ediyor.

Etnograf Alfred Howitt 1887’de Gunaikurnai ritüellerini kaydetmişti. Ancak Mullett “eğer o orada olmasaydı, bu bilgi aktarılamayabilirdi. Çünkü kültürel bilgiden kopuşun yaşandığı misyon istasyonları (genellikle Avustralya ve diğer bölgelerde Avrupalı misyonerlerin yerli halkları Hristiyanlaştırmak amacıyla kurdukları yerleşim ve misyon merkezleri) döneminden bahsediyoruz.” diyor.

David “Bilim size ancak bu kadarını söyleyebilir. Geleneksel kültürel bilgiyi birleştirmek, Eski Atalar ve içinde yaşadıkları kültürel manzara hakkında daha geniş bir hikâye anlatma fırsatı sunuyor.” diyor.


Live Science. 1 Temmuz 2024.

Makale: David, B., Mullett, R., Wright, N. et al. (2024). Archaeological evidence of an ethnographically documented Australian Aboriginal ritual dated to the last ice age. Nat Hum Behav.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi İşletme Bölümü öğrencisi. Tarih ve arkeoloji ile ilgileniyor.

You must be logged in to post a comment Login