Britonları Roma’ya Karşı Birleştiren Kadın: Boudica Kimdi?

Iceni kraliçesinin büyük isyanı birkaç zafer kazanarak Londra’yı yerle bir ettiğinde, Roma İmparatorluğu’nun Britanya üzerindeki hakimiyeti azalıyordu.

“National Geographic History” kapağında Boudica’nın bir portresini oluşturmak adına sanatçı, Iceni kraliçesinin canlı bir tasvirini yaratmak için Romalı tarihçilerin (özellikle de 2. ve 3. yüzyıllarda yazmış olan Cassius Dio’nun) eski anlatımlarına ve arkeolojik kanıtlara başvurdu. Sanatçılar geçmişten insanları tasvir ederken, o kişinin özellikleri, kıyafetleri ve sahip olduklarıyla ilgili ayrıntıları araştırmak için genellikle tarihi belgelere ve arkeolojik kalıntılara başvururlar. (İllüstrasyon: Almudena Cuesta)

Asi, kraliçe, savaşçı, dul, anne, kadın – Boudica, her ikisi de Romalı tarihçiler tarafından yazılmış yalnızca iki tarihi kaynakta yer almasına rağmen, hayatında birçok role sahipti. MS 60 yılındaki kitlesel bir ayaklanmadaki liderliği, ona yalnızca tarihte merkezi bir yer sağlamakla kalmadı, aynı zamanda sömürgeci Romalılar ile antik Britanya’nın yerel nüfusu arasındaki karmaşık ilişkileri de ortaya çıkardı. 

Romalı tarihçi Tacitus’un MS 2. yüzyıl başlarına ait eseri, Boudica üzerine yazılmış iki kaynaktan biri. Diğeri ise MS 3. yüzyılda Cassius Dio tarafından yazılmıştı. Her ikisi de Britanya ayaklanması hakkında ayrıntılar sağlıyor: nedenleri, karakterleri ve sonuçları. Bu olaylar geleneksel olarak MS 60’tan 61’e tarihleniyor. Ancak yakın zamanda keşfedilen Roma yazı tabletlerindeki bilgiler, Londinium’un bu dönemde bir kez daha gelişen bir ticaret merkezi olduğunu gösteriyor ve bununla bağlantılı olarak yapılan son araştırmalar, bu karışıklığın MS 60’ın sonlarına doğru bitmiş olabileceğini öne sürüyor.

Boudica, Britanyalıları ülkelerini Romalı işgalcilere karşı savunmaya çağırıyor. Thomas Stothard’ın bir gravüründen William Sharp’ın baskısı. (C: National Portrait Gallery, London/Scala, Florence Color: Santi Perez)

Boudica’nın isyanıyla ilgili anlatılarda, iki yazar da okuyucularına farklı bakış açıları sunuyor. Tacitus, Britonların maruz kaldığı provokasyonları anlatarak hikayenin her iki tarafını da gösteriyor. Kendisi Roma seçkinlerinin bir üyesi olmasına rağmen diktatörlük yönetiminin taraftarı olmayan Tacitus, isyanı, eyaletin yönetilme biçimini sorgulamak için kullanıyor.

Boudica’nın en canlı tanımlarından biri Cassius Dio’dan geliyor:

“Bütün bu yıkımı Romalıların başına bir kadın getirdi, bu da kendi içinde onlara en büyük utancı veren gerçekti . . . Tüm savaşın gidişatını yöneten kişi, kraliyet mensubu bir Briton kadınıydı, birçok kadından çok daha zeki olan Boudica’ydı.”

Sanatçı, savaşçı Briton kraliçesinin 120.000 kişilik bir birliğe konuştuğu anı yeniden yarattı. Dio, onu uzun ve ateşli gözleriyle ürkütücü olarak tasvir ediyor. Tasvirde Boudica, bir platformun üzerinde durmuş, elinde bir mızrak ve kalçalarına düşen dağınık “açık kahverengi” saçlarıyla, Roma’ya karşı savaşmaları için halkını bir araya toplamıştı. Demir Çağı Britanya toplumunda yüksek statünün simgesi olan altın bir gerdanlık boynunu süslüyordu. Rengarenk tuniğinin üzerine broşla tutturulmuş bir pelerin giymişti.

Dio’nun yazısı, Roma dönemindeki bir Britonun günümüze ulaşmış tek ayrıntılı tasviri, ancak dikkatle ele alınmalı. Dio’nun bilgisinin kaynağı bilinmiyor: Büyük ölçüde uydurma bilgiler olabilir. Dio, Boudica’nın davranışını ve görünüşünü – liderliğini, yüksek sesle halkı savaşa teşvik edişini ve itibarını – Roma standartlarına göre bir kadın için çirkin olarak tasvir ediyor. “Kadınsı değerlerle bağdaşmayan” savaşçı bir yön olarak elinde mızrak, açık saçlar ve renkli kıyafetlerle yaptığı tasvir, zamanının kitlesini şok etmeyi amaçlıyordu, ancak sonraki nesillerin bunu nasıl benimseyeceği hakkında hiçbir fikri yoktu. Yazarlar, sanatçılar ve şairler, özgürlüğün, isyanın, cesaretin ve Britanya’nın gücünün sembolü olarak Boudica’dan ilham aldılar.

Boudica’nın Britanyası

Boudica hayattayken Britanya henüz yeni bir Roma eyaletiydi. Roma ordusu, MS 43’te Kent’e sağlam bir askeri güç çıkardığından beri orada sefer düzenliyordu. Roma, Essex’teki Colchester’da 11 Britanya kralının teslim olmasıyla sonuçlanan büyük bir zafer kazanmıştı. Bu yeni bölge o kadar önemliydi ki İmparator Claudius, Roma Senatosunun önemli üyeleri ve savaş fillerinin de dahil olduğu bir maiyetle birlikte zafere tanık olmak için Roma’dan bölgeye hareket etmişti.

MS 1. yüzyılda, eski Britanya’nın nüfusu çok sayıda bağımsız halktan veya kabileden oluşuyordu. Boudica’nın eşi Prasutagus, Iceni kabilesini yönetiyordu. Tarihçiler, çiftin iki kızı olduğunu ve Prasutagus’un Roma’ya düşman olmadığını belirtiyor. Bazı araştırmacılar, MS 43 işgalinden sonra Romalıların Prasutagus’u kendi İceni topraklarında bağımlı bir hükümdar olarak atamış olabileceğine inanıyor. Eğer öyleyse, hem kendisinin hem de ailesinin, kendilerini Roma’nın müttefikleri olarak görmeleri muhtemel.

Boudica’nın eşinin öldükten sonra mülklerini Roma’ya miras bırakmaması Romalı yetkilileri kızdırmıştı. Aksine, Prasutagus, servetinin ve topraklarının yarısını kızlarına, diğer yarısını da direkt olarak İmparator Nero’ya bırakmıştı. Öfkeli Roma impratorluk yetkilileri, Prasutagus’un son isteğini görmezden gelerek tüm mal varlığına el koydular. Eşini kaybetmiş olan Boudica’yı halkın önünde dövüp kızlarına tecavüz ettiler. Iceni’ye ve kraliçelerine yönelik bu zulüm, halkın öfkesinin fitilini ateşlemişti. Tacitus, tarihi kayıtlarında, komşu kabile Trinovantes’in Iceni’ye nasıl katıldığını, kısa süre içerisinde bir çok kabilenin de onlara katıldığını aktarıyor.

Cassius Dio tarafından kendisine atfedilen konuşmada Boudica, birliklerini toplayarak savaşa hazırlıyordu. İsyanın nedenlerini söyle sıralıyordu:

“Aranızdan bazılarınız daha önce hangisinin daha iyi olduğunu bilmeden Romalıların cezbedici vaatlerine aldanmış olsa da, . . . atalarınızın yaşam tarzına ithal bir despotizmi tercih etmekle ne kadar büyük bir hata yaptığınızı gördünüz ve efendisiz bir yoksulluğun, kölelik içeren bir zenginlikten yeğ olduğunu anladınız.”

Roma’nın açgözlülüğüne ve halka uygulanan ağır vergilere karşı yakındığı bu konuşmada Boudica, daha sonra tiranlığa karşı bu mücadelede halk arasında birlik çağrısında bulunuyordu:

“Hemşerilerim, dostlarım ve ailem – tek bir adada yaşadığımıza ve aynı ortak adla anıldığımıza göre hepinizi ailem olarak görüyorum – gelin, özgürlüğün ne olduğunu hala hatırlarken görevimizi yapalım, çocuklarımıza özgürlüğün sadece adını değil gerçekliğini de bırakabilelim diyorum. İçinde doğup büyüdüğümüz bu kutlu halimizi tamamen unutursak eğer, esaret altında yetiştirildiklerinde ne yapacaklar?”

Kraliçelerinin ardında birleşen Britonlar ayaklanıp birkaç Roma yerleşimini vahşice yağmalayacaklardı. 

(İlgili: Roma’ya Baş Kaldıran Suriye Kraliçesi Zenobia Kimdi?)

İlk zaferler

Boudica’nın kadın savaşçıları da içermiş olabilecek birlikleri, saldırılarına doğu İngiltere’de yer alan Colchester’daki Roma kolonisi Camulodunum’da başladı. Bu yerleşim, Britanya’daki Roma gücünün başlıca kültürel simgesiydi; Roma imparatoru Claudius burada, MS 43’te yerel kralların teslim olmalarını kabul etmişti. Camulodunum, MS 50 yılına kadar Roma’nın ana askeri üssüydü ve kalenin yerini evleri ve kamusal binaları olan ve tüccarların uğrak yeri haline gelen bir Roma kolonisi almıştı.

Camulodunum’da, bölgenin hakimiyet altına alınışını kutlamak adına, Klasik Roma tarzında inşa edilmiş ve İmparator Claudius kültü için kutsal sayılan etkileyici bir taş tapınak bulunuyordu. Boudica’nın birlikleri bu yapıyı taş üstünde taş bırakmadan tamamen yakıp yıkmışlardı. Muhtemelen Camulodunum’daki Forum gibi bir kamusal alanda duran imparator Claudius’un bronz heykelini de başını gövdesinden ayırarak bırakmışlardı. 1907 yılında bu heykel başı, Colchester’dan yaklaşık 65 kilometre uzaklıktaki Suffolk’ta yer alan Alde Nehri bölgesinde bulundu ve günümüzde British Museum’da sergileniyor.

Britonlar, koloniyi korumak için gönderilen Dokuzuncu Lejyon’un (Legio IX Hispana) bir birliğini pusuya düşürüp yendikten sonra, güneybatıya, Londinium’a doğru ilerlediler. MS 43’ten sonra Thames kıyılarında hızla kurulan geleceğin Britanya başkenti, gelişmekte olan imparatorluk eyaletindeki en önemli ikinci şehir merkeziydi. Yaklaşık 9.000 kişilik nüfusuyla, Britanya’ya popülasyon ve ticari malları çekmek için bir ticaret limanı olarak kurulmuştu.Britanya’nın Roma valisi Gaius Suetonius Paulinus, Londinium’a doğru harekete geçti, ancak Britonlarla orada savaşa girmemeye karar vermişti. Yerleşim yeri gaddarca yerle bir edilmeden önce pek çok sakini kaçmıştı.

Tacitus’un kayıtlarına göre, Boudica’nın birliklerinin öfkesine yenik düşecek bir sonraki yerleşim yeri, bugünkü Hertfordshire’daki St. Albans yakınlarında bulunan bir Roma kasabası olan Verulamium’du. Halihazırda saldırıya uğrayan Camulodunum, Roma vatandaşlarının bir kolonisiyken ve Londinium, eyaletin birçok denizaşırı tüccarı içeren bir nüfusa sahip ana limanıyken, Verulamium “yerli” bir şehirdi. Bu yerleşimde Romalıların müttefiki olan Britonlar, Roma modelinde yeni bir kentsel yapılaşma inşa ediyorlardı.

Verulamium’daki MS 2. yüzyıl tiyatrosu, Boudica’nın yıkıcı saldırısından sonra şehir yeninden inşa edildiğinde yapıldı. (C: Verulamium Museum/Bridgeman/ACI)

Arkeologlar, Londra, Colchester ve St. Albans genelinde, MS 60’a tarihlenen ve Britonların Roma egemenliğine öfkesinin bir kanıtı olan kalın yangın tabakalarını ortaya çıkardılar. Tacitus, Britonların kasaba halkına yönelik barbarca muamelesini kaydettiği yazısında, Camulodunum, Londinium ve Verulamium’da toplam 70.000 Romalı ve taşralının öldürüldüğünün hesaplandığını belirtiyor.

İsyanın bastırılması

Britanya valisi Suetonius Paulinus, Roma seçkinlerinin kıdemli bir üyesiydi. Roma’da doğmuş ve MS 58 dolaylarında Britanya valisi olarak atanmadan önce diğer eyaletlerde görev yapmıştı. Roma İmparatorluğu’ndaki eyalet valileri, bölgenin yönetiminden ve askeri kontrolden sorumluydu.

Boudica’nın isyanından kısa bir süre önce Suetonius Paulinus, Galler’in kuzeybatı kıyısındaki büyük Anglesey adasında bir druid kalesi olan Mona’ya çağrılmıştı. Tacitus kayıtlarında, Romalıların karşı kıyıda, suyu geçmeye çalışan Romalı askerleri lanetleyen siyah cüppeli kadınlar tarafından nasıl “hoş karşılandığını” aktarıyor. Druidlerin kutsal adasına yapılan bu saldırı, muhtemelen Britonların duyduğu öfkeyi artırmıştı. Boudica’nın güney Britanya’daki isyanının haberi ona ulaştığında, Suetonius Paulinus geri çekilmek ve güneydoğuya gitmek zorunda kaldı.

Londinium yakınlarında isyancılarla çatışmamaya karar verdikten sonra Boudica ile başka bir yerde savaşmak için hazırlandı. 14. ve 20. Lejyonlardan alınan ve yardımcı askerlerle desteklenen yaklaşık 10.000 kişilik bir kuvveti ormanlık bir vadide konuşlandırmayı seçti. Sayıca Romalılardan üstün olan Britonlar zafer kazanacaklarından o kadar eminlerdi ki ailelerini savaş alanına bakan bir yere yerleştirmişlerdi.

Son savaşın tam olarak nerede yapıldığı bir spekülasyon konusu. Çatışma muhtemelen günümüz İngiltere’sinin Midlands bölgesinde, Britonlar Verulamium’u yağmaladıktan ve Watling Caddesi olarak bilinen Roma yolu boyunca kuzeybatıya hareket ettikten bir süre sonra meydana geldi. Tacitus’un kaydettiğine göre Boudica ve kızları, birliklerini coşturmak için bir savaş arabasıyla savaş alanını dolanarak şöyle sesleniyorlardı:

“İşte karşınızda savaşçı ruhların gururlu gösterisi. İntikam kılıcını çekmemize sebep olan nedenleri bir düşünün. Burada ya zafer kazanacağız ya da şanımızla öleceğiz. Başka yolu yok. Bir kadın olarak kararım kesin: Erkekler, eğer isterlerse, utançlarıyla hayatta kalabilir ve esaret altında yaşayabilirler.”

Cassius Dio’nun tarif ettiğine göre, bu seslenişin ardından başlayan çatışma şiddetliydi: 

“Uzun süre çarpıştılar, her iki taraf da aynı şevk ve cesaretle hareket ediyordu. Ancak en sonunda, günün ilerleyen saatlerinde Romalılar galip geldi.”

Tacitus’un daha ayrıntılı açıklaması, Boudica’nın tutkulu askerlerinin Roma disiplini tarafından fiilen yenildikleri izlenimini veriyor:

“Britonlar savaş alanına muazzam bir kalabalıkla geldi. Düzenli bir savaş hattı oluşturmadılar. Düzensiz gruplar ve dağınık taburlar, alana coşkuyla giriş yaparken zaferlerinden o kadar eminlerdi ki, eşlerini, savaş alanını inceleyebilecekleri ve Briton kahramanlığının harikalarını görebilecekleri ovanın ucundaki arabalara yerleştirmişlerdi.”

Görünüşe göre kadınlar da dahil olmak üzere 80.000 Briton öldürüldü, Romalıların zayiatı ise yaklaşık 400 ölü ve birkaç yaralıydı. Zafein ardından, Roma ordusu muhtemelen Briton ölülerini büyük çukurlara attı veya vücutlarını yaktı. Bu savaşa dair tek iz, parçalanmış iskeletler veya kırık silahlarla dolu büyük çukurlar olabilir ve belki bir gün bu yer bulunur.

Boudica’nın kaderi

Boudica’ya ne olduğu bilinmiyor. Tacitus, onun kendini zehirlediğini belirtiyor. Cassius Dio’nun kayıtları ise çok farklı; Boudica’nın hastalanıp öldüğünü ve özenli bir cenaze töreni yapıldığını öne sürüyor. 16. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar, nesiller boyunca araştırmacılar, Stonehenge ve hatta Londra’daki Charing Cross İstasyonu da dahil olmak üzere olası hedeflerde savaşçı kraliçenin mezar yerini aradılar. Bununla birlikte, Iceni cenaze törenleri hakkında çok az bilgi bulunuyor. Demir Çağı Britanya’sındaki bazı kabileler, ölülerini yakmak veya gömmek yerine doğada kuruması için özel yerlere yerleştiriyordu; eğer Iceniler de bu uygulamayı takip ettiyse, o zaman kraliçeden geriye hiçbir şeyin kalmamış olması gerekiyor.

Britanya isyanına yönelik Roma misillemeleri oldukça sertti, Tacitus kayıtlarında yerleşim yerlerinin yangınlar ve kılıç gücüyle nasıl harap edildiğini anlatıyor. Boudica’nın yenilgisinden sonra Roma eylemlerinin arkeolojik kanıtlarını bulmak zor olsa da, Londra’da yapılan son kazılarda şehrin finans merkezinde bir kaleye ait kalıntılar bulundu. Eyalette düzeni yeniden sağlama kampanyasında Suetonius Paulinus’a yardım etmek için Germania’dan getirilen birliklere üs olarak hizmet etmek üzere inşa edilmişti.

Yıkımdan sonra Londinium hızla toparlandı. Verulamium’dan Londra’ya taşınacak bir mal sevkiyatına atıfta bulunan MS 62 tarihli bir mektup, Londinium’daki pazarın isyancılar tarafından yıkılmasının ardından hızla yeniden inşa edildiğini gösteriyor. Sonrasında İmparator Nero, Roma’yı Britanya’dan tamamen çekmeyi düşünmüş olabilir, ancak görünüşe göre fikrini değiştirmişti.

İsyanın doğrudan etkisi belirsiz: Tacitus ve Cassius Dio’nunkiler dışında bu olayların hiçbir yazılı kaydı günümüze ulaşmadı. Romalılar Britanya’yı ele geçirmeye devam ettiler ve MS 84’te vali Gnaeus Julius Agricola kuzeyin çoğunu hakimiyet altına aldı. Romalılar Kuzey İskoçya’yı ele geçirmeyi başaramadılar, MS 2. yüzyılda Britannia eyaleti, Hadrian Duvarı’nın güneyindeki alanı içeriyordu.

Thomas Thornycroft tarafından 19. yüzyıl başlarında tasarlanan “Boudica ve Kızları”. (C: Shutterstock)

Boudica’nın hikayesi, 16.yüzyılda Avrupa Rönesansı sırasında Tacitus’un yazıları yeniden keşfedilmeseydi unutulmuş olabilirdi. Boudica, bir zalimden ziyade, İngiltere kraliçesi I. Elizabeth’in bir paraleli olarak görülüyordu. Viktoryenler daha sonra Boudica’yı İngiliz ulusunun cesur bir destekçisi olarak yeniden keşfettiler. Onun bu dönemdeki en ünlü yorumu, İngiliz ruhunun ve gücünün kalıcı bir sembolü olarak Londra’daki Westminster Köprüsü’ne yerleştirilen ve Thomas Thorneycroft tarafından tasarlanan “Boudica ve Kızları” heykeliydi.


National Geographic. 22 Ekim 2019.

https://www.nationalgeographic.com/history/history-magazine/article/boudica-britain-revolt-against-rome

You must be logged in to post a comment Login