İngiltere’nin doğusundaki bataklık bölgede bulunan bir Tunç Çağ köyü, yaklaşık 3000 yıl önce muhtemelen bir düşman grubun baskını sırasında ateşe verilerek yakılmış. Tunç Çağı köyü yangın yüzünden çok iyi korunduğu için Britanya’nın Pompeii’si olarak anılıyor.
“Modern ateşlerle fazlaca uğraşan bir araştırmacıyla birlikte çalışıyoruz ve kendisi yangının kasti olarak çıkarılmış olmasının yüksek bir olasılığı olduğunu düşünüyor” diyor Cambridge Üniversitesi’nden arkeolog Selina Davenport.
Araştırmacılar buldukları dört evin büyük ihtimalle aynı anda yakıldığını ve bunun da büyük bir yangına işaret ettiğini düşünüyorlar.
Davenport; “Yangının ocak gibi bir şeyden yayılması pek olası değil” diye ifade ediyor. “Bu insanlar ahşap evlerde yaşamakta gerçekten maharetliydiler, bu yüzden yangın kazalarının çok sık yaşandığını düşünmüyorum.”
Peterborough’da bulunan Must Farm arkeolojik yerleşimindeki bu Tunç Çağ köyü, nehrin üzerindeki ayaklara inşa edilmiş sekiz dairesel ahşap evden oluşuyor ve arkeologlara göre yerleşim birçok aileye ev sahipliği yapmış olabilir.
Evlerdeki direklere yapılan ağaç halkası analizi MÖ 1290 ile 1250 arasına tarihlendirildi. Araştırmacılara göre direklerin hepsi tek bir mevsimde, sonbaharda kesildi. Evlerin yakınındaki ahşap bir duvar veya kazıklı çit, aynı zamanda inşa edildi ve arkeologlar bunun köylülerin belki de düşmanca bir bölgede yaşadıklarının işareti olabileceğini düşünüyor.
Fakat tarihöncesi köy inşa edildiği birkaç yıl içinde, yakılıp yıkıldı ve terk edildi. Araştırmacılar, köyün yeniden inşası için ya da telaş içinde kaçarken geride kalan eşyaları almak için en ufak bir çaba harcanmış gibi görünmediğini söylüyor. Geride bırakılan eşyalar arasında ahşap tekneler, silahlar, taş ve metal aletler, desenli mutfak çanak çömlekleri, ithal camdan ve kehribar (amber) boncuklardan yapılan mücevherler ve ince dokuma kumaştan giysiler var.
Cambridge Arkeoloji Birimi tarafından Must Farm’da yapılan 10 aylık kazılar sırasında ele geçen buluntuların bolluğu köyün, MS 79’da Vezüv volkanının patlamasıyla yok olan ve küller altında kalarak korunan Roma şehri Pompeii ile kıyaslanmasına ilham verdi.
Davenport “Benzerlik, zamandaki bir anın yıkıcı bir olay tarafından muhafaza edilmesinden geliyor” diyor. “Pompeii’de bu, volkan tarafından gelen yıkımdı, burada ise yangın yerleşimi yıkıp geçiyor, yerleşim çöküyor ve alüvyonlar arasında mükemmel bir biçimde korunuyor.”
Tunç Çağ’ın sofistike insanları
Pompeii’de olduğu gibi, Tunç Çağı köyündeki felaket, günümüz arkeologlarına burada 3000 yıldan fazla bir zaman önce yaşamış olan, olağanüstü derecede sofistike insanlar hakkında zengin bir bilgi sunuyor.
Keşifler arasında ahşap aletler ve bataklık zemininde korunan diğer buluntular geliyor. Bunlar arasında soyulmuş ağaç kabuğundan mutfak tabakları, ahşap kaşıklar ve kovalar, tunç bir balta, ahşap sapı tam ele geçen bronz uçlu bir mızrak, sekiz adet tomruklu tekne ve Britanya’da bulunan en eski ahşap tekerleklerden biri var.
Diğer buluntular arasında, tek bir çömlekçinin yerel kilden yapmış olduğu küçük kâselerden, uzun depolama kaplarına kadar çeşitli mutfak eşyaları geliyor. Araştırmacılar, ayrıca birkaç farklı dokumanın yanmış kalıntılarını buldular, ki bunlar çoğunlukla keten bitkisinden eğrilmişti ve muhtemelen giysi olarak ya da diğer amaçlarla, tuzak olarak veya çeşitli materyalleri bağlamak için kullanılıyordu.
Davenport, son kazılar esnasında yerleşimi ziyarete gelen 2000 kişiye nezaret etti. Bu ziyaretçiler arasında okullar ve arkeolojiye merak duyan gruplar bulunuyordu.
“Buraya gelen arkeoloji meraklıları 3000 yıl önceki yaşamın çok sade olduğunu hayal ediyor, gerçekten heyecan duydukları şeyse, maddi kültürün zenginliği, karmaşıklığı ve ne kadar da çeşitli olduğu oluyor” diye ifade ediyor Davenport.
Davenport, denizaşırı ülkelerden gelen birkaç eşyanın, MÖ 1200’lerdeki uluslararası ticaretin ne boyutlara ulaştığını gösterdiğini ekliyor.
“Metal eşyalarımızın bazılarında Avrupa kıtasıyla yapılan ticaretin kanıtlarını bulduk, ayrıca Suriye ve Türkiye’den gelen mavi cam boncuklar ve muhtemelen Baltık denizinden gelen kehribar boncuklarımız var.”
Köylülerin bunları neyle takas ettikleri bilinmiyor, fakat nehirde yaşadıkları için, Davenport’a göre köyün önemli bir yiyecek kaynağı olan balıkla takas yapmış olmaları mümkün. Kazılarda bunlara ek olarak, köylülerin geyik, yaban domuzu avladığı, buğday ve arpa ekip, koyun ve sığır güttükleri ortaya çıktı.
Kafatası ve kemikler
Yerleşim alanında tek bir kafatası bulundu, fakat arkeologlar bunun muhtemelen evlerin birinde korunan bir nesne olduğunu düşünüyor ki bu tarihöncesi Britanya’da çok alışılmadık bir uygulama değil.
Aynı zamanda iki köpeğe ait iskelet de tam olarak ele geçti. “Yerleşimde insanlarla gerçekten yaşamış olduğunu düşündüğümüz tek hayvanlar onlardı ve yangında sadece onlar ölmüş görünüyordu” diyor Davenport.
Must Farm’da gömülü olan Tunç Çağ köyündeki ahşap parçaları ilk defa, kil çıkaran işçiler tarafından 1960 yılında keşfedildi. 1990’ların sonuna kadar burası arkeolojik yerleşim olarak tanımlanmadı ki bu süre içinde kil çıkarma işlemi yüzünden köyün yarısı çoktan yok olmuştu bile.
Artık kazıların sonuna gelinirken, alanın üzeri doldurulacak ve alan burada maden işletmeme taahhüttü veren hak sahiplerine iade edilecek.
Ancak araştırmacılar Must Farm yerleşimindeki buluntuları analiz etmeye devam edecek.
“Alan dışındayken bile, neler olup bittiğini anlamaya çalışarak yerleşimi analiz etmeye ve incelemeye devam edebiliriz.” diyor Davenport. “Böylelikle, yerleşimimizden Tunç Çağ’ındaki yaşam hakkında birçok bilgi toplayabileceğiz ve şayet hâlâ toprak altında olsaydı bunu asla başaramazdık.”
Live Science
You must be logged in to post a comment Login