İnsanlar, fedakarlık ve rekabetin ilginç bir karışımından oluşuyor. Bazen birlikte uyumlu bir şekilde çalışırız, bazen ise kendi istediklerimiz uğruna birbirimizle mücadele ederiz. Bu çelişkili eğilimleri açıklamaya çalışan araştırmacılar, olayların içyüzünü kavrayabilmek için şempanze ve bonobolara yöneldiler.
Kuyruksuz maymunlar arasında şempanze ve bonobolar, yüzde 98.7 oranında ortak DNA’ya sahip oluşumuzla bize genetik olarak en yakın olanlar. Onlarla ortak anatomik özellikler, karmaşık bir sosyal hiyerarşi ve problem çözme becerilerine sahip olmanın yanı sıra aynı zamanda ortak bir atayı paylaşıyoruz.
Bonobolar, en yakın akrabalarımızdan biri olabilir fakat Jane Goodall, 1960’ta şempanzelerin alet yapıp kullandıklarını keşfettikten sonra şempanzeler, araştırmalar üzerinde daha baskın bir konuma geldi.
(İlgili: İnsanlar ve Maymunların Son Ortak Atası Neye Benziyordu?)
Bu bulgu, insanın hangi yönlerinin toplum tarafından şekillendirilenlere kıyasla daha tabii olduğunu anlayabilmek için mercek görevi görmesi adına şempanzeler üzerinde araştırma yapılmasının önünü açtı. O zamanlardan beri empati, oyunculuk ve büyüklere saygı göstermek gibi bir dizi insan özelliği, şempanzelerle ortak bir ataya sahip olmamıza dayandırılıyor.
İçimizdeki Saldırgan Şempanze
Ancak, rahatsız edici bir özellik dikkat çekiyor. Şempanzeler “sinirden çıldırıyor” ve koordine hareketlerle birbirlerine saldırıyorlar. Hollanda’dan primat uzmanı Frans de Waal’in 1982 tarihli Chimpanzee Politics adlı kitabı, iki genç erkek şempanze olan Luit ve Nikkie’nin, alfa erkek konumundaki Yeroen’in yerine vahşice geçebilmek için nasıl iş birliğinde bulunduklarına dair çeşitli açıklamalar içeriyor. Yeroen’in testislerini ısırarak parçaladılar ve kan kaybından dolayı ölümüne sebep oldular.
Araştırmacıların ortaya attıkları iddialardan biri ise, bu tarz kavgacı eğilimlerin şempanzelerde olduğu gibi bizde de yerleşik olduğu. Bu, savaşların insan kaynaklı bir fenomen olduğu düşüncesine meydan okuyor. Şempanzeler ayrıca, rakiplerin sayıca üstün olması ya da statü hiyerarşisindeki pozisyonları hakkında tartışma çıkması gibi saldırganlığı teşvik eden durumlar hakkında bilgi edinebilmemize yardımcı oluyor.
Bununla birlikte, ABD’de bulunan Northwest Şempanze Barınağı’nda eş yönetici J. B. Mulcahy, saldırganlığın “şempanzelerin günlük aktivitelerinin çok küçük bir kısmını oluşturduğuna” inanıyor. Dolayısıyla, bazı bilim insanları bu durumun üzerinde çok fazla durmuş olabilir. Araştırmalar gitgide, şempanzelerin aslında ne kadar iş birlikçi olabileceklerini gösteriyor.
Uysal Bonobo
Araştırmacılar, bir zamanlar göz ardı edilen, bonoboların insanlara şempanzelerden daha fazla benzerlik gösterdiği gerçeğinin farkına vardılar. Bu durum, barışçıl maymunlar olarak tanındıkları düşünüldüğünde, bizim için iyi bir haber.
Şempanzelerdeki ataerkil grupların aksine bonobolar, liderin dişi olduğu barış içerisindeki topluluklarda yaşıyor. Aslında, kaynaklar için direkt rekabetin az olduğu durumlarda insan toplulukları da anaerkil olmaya eğilim gösteriyor.
Bonobo topluluklarında cinsel yakınlık, ilişkileri sürdürmede ve anlaşmazlıkları çözmede önemli rol oynuyor. Örneğin, yiyecek düşüncesi içinde olmak şempanzeleri saldırganca bir çılgınlık içerisine sokarken, bonobolar daha uyumlu bir yaklaşım sergiliyor ve çok eşli bir pikniğe dönüşen durumlar için toplanıyorlar. Hippi kültüründeki serbest aşk hareketlerini hatırlatan pek çok cinsel oyun ve tımar davranışına sahipler. Alfa dişi tipik olarak erkek bireylerden daha küçük olsa da, tüm dişiler saldırganlaştıklarında erkekleri kovalamak için onun etrafında toplanıyorlar.
Bonobolar, paylaşma konusunda da oldukça hevesliler. Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki bir bonobo barınağı olan Lola ya Bonobo’da 2010 yılında yapılan deneyler, bitişik odalara konulan bonobolardan sadece birine yiyecek verildiğinde, bu bonobonun o yiyeceği tek başına yemektense diğerleriyle paylaşmayı tercih ettiğini gösteriyor. Kendi grupları dışından bireylerle yiyecek paylaşımında bulunduklarında, bunu belki de yeni arkadaşlar edinmek için yaptıkları da düşünülebilir. Aynı zamanda, paylaşamayacak durumda olsalar bile diğerlerinin yiyeceğe ulaşmasına yardım etme konusunda oldukça istekli olduklarını gösteriyorlar.
Bonobolar, şempanzelerden bile daha iyi bir sosyal zekaya sahip olabilir. Çeşitli hayvanlara bir tanesinin altına ödül gizlenmiş ters çevrilmiş bardakların sunulduğu deneylerde, şempanzeler bardakları rastgele seçmeye devam ettiler fakat bonobolar (ve köpekler), ödülün hangi bardağın altında bulunduğu hakkında bilgi sahibi olabilmek için deneyi yürüten kişiyi gözlemlediler. Bonobolar ayrıca paylaşım, hoşgörü, uzlaşma ve iş birliği gibi davranışlara şempanzelerden daha yatkın olmalarını sağlayan nöral devrelere sahipler.
Peki, insanlar bunun tam olarak neresinde duruyor? İki türün de özelliklerini bünyemizde barındırıyor gibi görünüyoruz, bu da saldırgan ve uyumlu eğilimlerimiz arasında gerilim oluşumuyla sonuçlanıyor. Çatışmaya eğilimimiz şempanzelerin rekabet yeteneğini yansıtıyor. Bonobolar ise bizlere, fedakarlığın içimizde var olduğunu ve toplum düzeninin daha barışçıl yollarla sağlanabileceğini gösteriyor. Homo sapiens’in fikir paylaşımında bulunması, grupları şekillendirmesi, evreni keşfetmesi ve Homo erectus gibi diğer ilk insanlardan daha uzun süre varlık göstermesinde yardımcı olan geniş ölçekteki iş birliğinin altında yatan temel nedenin de bu fedakarlık olduğu söylenebilir.
Serbest aşk üzerine inşa edilmiş toplumlar fikri kulağa ütopik bir peri masalı gibi gelse de, geleneksel cinsiyet kavramları ve ilişki yapılarıyla giderek daha fazla yıpranan bir dünyaya karşılık olarak, rızaya dayalı tek eşli olmayan ilişkiler gibi alternatif eşleşme uygulamalarına açılıyor gibi görünüyoruz. İnsan davranışlarındaki esneklik, dikkat çekici uyum yeteneğimizin köşe taşını oluşturuyor. Dolayısıyla, yeni ihtimallere açık olmaktan zarar gelmeyebilir.
The Conversation. Jose Yong. 4 Nisan 2023.
You must be logged in to post a comment Login