Bizans imparatorluğunda 6. yüzyılda nüfus ve ticaret açısından gerileme yaşanmamış, aksine yeni bir rekor kırılmıştı.
İmparatorlukların neden çöktüğü, birçok insanı büyüleyen bir soru. Ancak bu soruya cevap ararken hayal gücü bazen kontrolden çıkabilir. Son yıllarda, Roma İmparatorluğu gibi eski imparatorlukların yükseliş ve çöküşünü iklim değişikliği ve hastalıklara bağlayan öneriler ortaya çıktı. Bu durum, “536 en kötü yıl mıydı?” gibi tartışmalara yol açtı.
536 yılında bir volkanik patlama, dünyanın belirli bölgelerinde güneşi engelleyen bir toz örtüsü oluşturdu. Bu durumun, sonraki on yılda gerçekleşen bir dizi volkanik patlamayla birleşerek küresel sıcaklıkta bir düşüşe neden olduğu iddia ediliyor. 541-544 yılları arasında ise Doğu Roma İmparatorluğu’nda (diğer adıyla Bizans İmparatorluğu) milyonlarca insanın ölümüne yol açan, belgelenmiş en şiddetli Justinianus Vebası yaşandı.
(İlgili: 1453’te Ölen Son Bizans İmparatoru’nun Nadir Portresi Bulundu)
Oxford Üniversitesi Arkeoloji Okulu’nda Doktora Adayı Lev Cosijns ve Varşova Üniversitesi Tarih Bölümü’nde Doçent Haggai Olshanetsky, “Çalışmalar, doğu Akdeniz’de bu toz örtüsünün etkilerine dair yazılı bir kanıt olmadığını ve Justinianus Vebası’nın etkileri ve süresi konusunda geniş bir tartışma olduğunu gösteriyor. Ancak buna rağmen, akademide hala iklim değişiklikleri ve veba salgınının Doğu Roma İmparatorluğu için yıkıcı olduğunu iddia edenler var” diyor.
“Kasım ayında yayınlanan araştırmamız, bu iddiaların yanlış olduğunu ortaya koyuyor. Bu iddialar, izole buluntular ve tüm Roma İmparatorluğu için genellenen küçük vaka çalışmalarından türetilmiş”
“Roma İmparatorluğu tarafından yönetilen geniş topraklardan elde edilen büyük veri setlerinin kullanımı farklı bir senaryo ortaya koyuyor. Bulgularımız, 6. yüzyılda bir çöküş olmadığını, aksine doğu Akdeniz’de nüfus ve ticarette yeni bir rekorun yaşandığını ortaya çıkardı”
Küçük ve Büyük Ölçekli Veriler
Araştırmacılar, “Çalışmamız, çeşitli ülkelerden ve bölgelerden hem mikro hem de büyük ölçekli veriler kullandı. Mikro ölçekli veriler, küçük bölgeleri inceleyerek bu bölge ya da alanda çöküşün ne zaman gerçekleştiğini gösterdi. Örneğin, bugünkü İsrail’in kuzeybatısındaki Negev Çölü’nde yer alan antik Elusa kenti yeniden analiz edildi” diyor.
Önceki araştırmalar, bu sitenin 6. yüzyıl ortalarında çöktüğünü iddia etmişti. Ancak organik materyallerin yaşını kontrol etmek için kullanılan karbon 14 yöntemi ve seramik verilerinin yeniden analizi, bu sonucun yanlış olduğunu gösterdi. Çöküş aslında 7. yüzyılda başlamıştı.
Büyük ölçekli veriler, arkeolojik araştırmalar, kazılar ve gemi batığı buluntularından oluşturulan yeni veri tabanlarını içeriyor. Araştırma ve kazı veri tabanları, on binlerce sitenin genel değişimlerini ve her tarihsel dönemdeki büyüklük ve sayısını haritalamak için kullanıldı. Gemi enkazı veri tabanı ise her yarım yüzyıldaki gemi enkazlarının sayısını göstererek deniz ticaretindeki değişimi vurguladı.
6. Yüzyılda Çöküş Yok
Araştırmacılar, “Sonuçlarımız, modern İsrail, Tunus, Ürdün, Kıbrıs, Türkiye, Mısır ve Yunanistan’ı kapsayan birçok bölgede arkeolojik kayıtlarda yüksek bir uyum olduğunu gösterdi. Ayrıca farklı veri türleri arasında da güçlü bir korelasyon vardı” diyor.
Hem küçük vaka çalışmaları hem de büyük veri setleri, 6. yüzyılda Doğu Roma İmparatorluğu’nda nüfus veya ekonomide bir azalma olmadığını ortaya koydu. Aslında, bu dönemde refah ve demografide bir artış gözüküyor. Çöküş 7. yüzyılda gerçekleşti, bu nedenle ani iklim değişikliği veya veba ile ilişkilendirilemez.
Görünüşe göre Roma İmparatorluğu, 7. yüzyıla gücünün zirvesinde girdi. Ancak Roma’nın yanlış hesaplamaları ve Pers rakiplerine karşı başarısızlıkları, tüm bölgeyi aşağı doğru bir sarmala sürükledi. Bu, iki imparatorluğu da zayıf bıraktı ve İslam’ın yükselmesine olanak sağladı.
Tarih ve Günümüz
“Bu dönemde dünyanın bazı bölgelerinde iklimde değişiklikler olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz. Örneğin, 6. yüzyılın ortasında İskandinavya’da malzeme kültüründe belirgin bir değişim ve sitelerin genel bir çöküşü ve terk edilişi görülüyor. Buradaki iklim değişikliği daha geniş kapsamlıydı”
Bununla birlikte, günümüzün iklim krizi, geçmişte görülenlerden çok daha büyük değişikliklere yol açma potansiyeline sahip. Tarihsel çevresel dalgalanmalardan keskin bir sapma, dünyayı bildiğimiz şekliyle geri dönüşü olmayacak şekilde değiştirme gücüne sahip.
The Conversation. Lev Cosijns & Haggai Olshanetsky. 23 Aralık 2024.
Makale: Olshanetsky, H., & Cosijns, L. (2024). Challenging the Significance of the LALIA and the Justinianic Plague: A Reanalysis of the Archaeological Record. Klio, 106(2), 721-759.
You must be logged in to post a comment Login