Bir Orta Çağ Genelevinin Zemininde Üç Aylık Bebek Bulundu

Belçika’da bir genelevin zemininde keşfedilen üç aylık bebek mezarı, Orta Çağ’daki seks işçilerinin bilinmeyen yönlerini gösteriyor.

Bir genelevin zeminine gömülen üç aylık bebek. C: Flanders Heritage Agency in Poulain et al. 2025

1998 yılında Belçika’nın Aalst kentinde Oude Vismarkt meydanının inşası öncesinde kazı çalışmaları yürütüldü. Kazılar sırasında arkeologlar 14. yüzyıldan kalma bir genelev ortaya çıkardılar. O dönem için alışılmadık bir şekilde, yapının zemininde 3 aylık bir bebeğin gömüldüğünü de keşfettiler.

Yaklaşık 20 yıl sonra, Dr. Maxime Poulain ve meslektaşları Celine Bon ve Jessica Palmer tarafından yapılan bir çalışma, bebeğin kalıntılarını analiz etti ve ölüm nedenini ve bir geneleve gömülmesinin olası nedenini belirlemek için kalıntılar üzerinde antik DNA ve kararlı izotop diyet analizi yaptı.

Orta Çağ Avrupası’nda seks işçiliği yaygındı; fakat, bu kurumların tarihsel anlatımlarında genellikle yalnızca genelevlerin kendisinden veya onları işletenlerden bahsediliyor. Bu yerlerde çalışan kadınlardan söz edilse bile, genellikle kürtaj veya bebek öldürme (infanticide) bağlamında, suçlu bulunan seks işçilerinin yargılandığı mahkeme kayıtlarında yer alıyorlar.

Arkeolojik açıdan bebek öldürmeyi (infanticide) değerlendirmek zor; çünkü boğma gibi kullanılan yöntemlerin çoğu, geride kesin izler bırakmaz. Ayrıca, bir bebek kalıntısına ulaşılsa bile, bu bebeğin gerçekten bir genelevle ilişkili olup olmadığını belirlemek de ayrı bir zorluk.

(İlgili: Amsterdam’da 200 Yıllık, Mitoloji Referanslı Prezervatif Sergide)

Dr. Poulain, “Genelevlere dair açık ve net maddi kanıtların eksikliği, bu tür yerlerin incelenmesini büyük ölçüde engelliyor. İçki içmeye veya kumara dair buluntular genelevlere özgü değil; örneğin meyhanelerde de bulunabilir” diyor.

“Fransa’nın Douai kentinde bulunan başka bir Orta Çağ genelevinden elde edilen materyaller üzerine yaptığım analizler, sadece çanak çömlekler ve saç tokaları gibi sıradan nesneler ortaya koydu. Bunlar, Orta Çağ kazılarında sık karşılaşılan objeler. Tarihsel kaynaklar, bu genelevlerin nasıl döşendiğine dair daha iyi ipuçları sunuyor. Önceki araştırmalar, bu yerlerin erkek müşterileri cezbetmek amacıyla oldukça lüks şekilde donatıldığını göstermişti”

Ancak 1998’de kazılan iki odalı yapı, kesin biçimde bir genelev olarak tanımlanabildi. İçerisinde anahtar deliği şeklinde iki fırın (ısıtmalı banyolar) ve bitişik odada bir ocak bulunuyordu. Yapı, tarihsel kayıtlarda geçen “Nederstove” adlı yerle eşleştirildi.

“Stove” (Orta Çağ İngilizcesinde “stew”), Orta Çağ’da genellikle hamam anlamına geliyordu. O dönemde, özellikle Aşağı Ülkeler’deki hamamlar çoğunlukla genelev olarak da işlev görüyordu. Nederstove’un genelev olarak ikincil işlevi, Aalst şehir yetkililerinin bu tür “stew” işletmelerinde seks işçiliğine hoşgörü gösterdiğini belirten tarihsel bir belgeyle destekleniyor.

Ayrıca, başka bir belgede Aalst’ta bir hamamda 16 yatak olduğu ve burada çalışan bazı kadınların isimleri geçiyor.

Genelev bağlamındaki bebek ölümleri genellikle doğumdan hemen sonra gerçekleşen infanticide vakalarıyla ilişkilendirilir. Ancak burada bulunan bebek 3 aylıktı. Bu nedenle farklı ölüm sebepleri araştırıldı.

Yapılan izotop analizine göre, bebek ölmeden önce iyi beslenmişti ve muhtemelen düzenli olarak anne sütüyle besleniyordu. Bu da açlık veya yetersiz beslenmeyi ölüm nedeni olarak dışladı.

Antik DNA testi ise bebeğin erkek olduğunu ve ölümünün veba, cüzzam, tüberküloz veya kolera gibi bakteriyel hastalıklardan kaynaklanmadığını ortaya koydu.

Ancak Orta Çağ’da bebek ölümleri oldukça yaygındı (yaklaşık yüzde30 oranında) ve bu araştırmada virüslere dair test yapılamamıştı. Ayrıca, erkek bebeklerin bağışıklık sistemi daha zayıf olduğundan, yaşamın bu kırılgan döneminde daha büyük risk altındaydılar. Dolayısıyla, iyi bakılmış olmasına rağmen bebeğin bir enfeksiyon ya da hastalık nedeniyle öldüğü ihtimali mümkün.

Bu bulgu, anne ve çocuğun muhtemelen bir bağ paylaştığı ve çocuğun ölümünün genelevler ve fuhuş bağlamında sıklıkla düşünüldüğü gibi bebek öldürmenin sonucu olmadığı fikrini doğruluyor.

Peki bu bebek neden bir mezarlığa gömülmedi?

Dr. Poulain, “Geç Orta Çağ Avrupa’sında mezarlık dışında gömme uygulamaları son derece nadirdi. Bu dönemde genellikle kilise bahçesine gömülmek gelenekti. Belçika’da bu olaydan başka böyle bir vaka bilmiyorum. Uluslararası düzeyde Fransa ve Birleşik Krallık’ta bazı benzer örnekler var. Ancak bu vakalar da düzenli mezarlık kazılarında ortaya çıkarılan binlerce bireye kıyasla çok küçük bir sayı teşkil ediyor” diyor.

Bazı olasılıklar araştırıldı; bunlardan biri, çocuğun vaftiz edilmemiş olmasıydı. O dönemde bir mezarlığa gömülmek için vaftiz edilmiş olmak şarttı. Ancak vaftiz genellikle doğumdan birkaç gün sonra yapılırdı. Ayrıca, eğer bir rahip mevcut değilse ve bebeğin ölmesi muhtemelse, genelev işletmecisi dahil herkes vaftiz işlemini gerçekleştirebilirdi. Bu nedenle, vaftizin yapılmamış olması, mezarlığa gömülmemesinin muhtemel bir nedeni olarak görülmüyor.

İkinci bir olasılık ise maddi yetersizlikti. Mum, çan çalma, tabut ve mezar kazımı gibi her unsurun belirli bir ücreti vardı. 16. yüzyılda en ucuz gömme töreni bile vasıfsız bir işçinin altı günlük ücretinden daha ucuza mal olmazdı. Ancak böyle durumlarda bile, ailelerin çocuklarını gizlice mezarlıklara gömdükleri vakalar biliniyor.

Belki de bebeğin ocağın yanına gömülmüş olması, Orta Çağ’daki öteki dünya inançlarını yansıtıyor olabilir. Orta Çağ halk anlatılarında, ölen kişilerin ruhlarının ocak başlarında dolaşmaya devam ettiğine dair birçok hikâye var. Annenin bebeğini büyük bir özenle ocağın yakınına gömmesi, onu ölümden sonra da sıcak ve güvende tutma umudunun yanı sıra, ruhunun kendisine yakın kalmasını istemesiyle açıklanabilir.

Bu keşif, tarihsel anlatılarda genelevlerdeki çocukların sadece kürtaj ya da bebek öldürme ile ilişkilendirilmesini sorguluyor. Bu çocuğun muhtemelen bir hastalık nedeniyle öldüğü düşünülüyor.

Dr. Poulain, “Şu anda Orta Çağ Brugge’ündeki genelev bölgesine ait iskelet materyallerini inceliyorum. Bu bölgedeki hastalık yaygınlığını, kentin diğer mahalleleriyle karşılaştırmayı amaçlıyoruz… Gelecekte Aalst’taki genelev alanına geri dönmeyi ve burada kil tabakalarında korunmuş çevresel kalıntıları araştırmayı umuyoruz; çünkü bu kalıntılar genelev yaşamına dair birçok yeni ve tamamlayıcı bilgi sunabilir” diyor.


Makale: Poulain, M., Bon, C., & Palmer, J. (2025). Born in a brothel: New perspectives on childcare with medieval sex workers. Archaeological and Anthropological Sciences, 17(5), 1-10.

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Tarih bölümü mezunu. Antik Çağ Tarihinde yüksek lisans yapıyor.

You must be logged in to post a comment Login