Yaklaşık 5.000 yıl önce zincifrenin hem kutsal, hem de büyük sosyal değere sahip bir ürün haline gelmesi, insanların zehirlenmesine neden olmuş.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), havada, suda ve toprakta bulunabilen doğal bir element olan cıvaya maruz kalmanın küçük miktarlarda dahi ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtiyor. Cıva kontaminasyonu veya zehirlenmesi, insanlar üzerinde sinir, sindirim ve bağışıklık sistemlerinin yanı sıra akciğerleri, böbrekleri, cildi ve gözleri etkileyen ciddi toksik etkilere sahip olabilir. DSÖ şu anda cıvanın halk sağlığı açısından en büyük endişe kaynağı olan ilk on maddeden biri olduğunu düşünüyor.
Uluslararası Osteoarkeoloji Dergisi’nde yayımlanan yeni bir makale, zaman içinde insanlar ve cıva arasındaki karmaşık ilişkiyi araştırıyor.
Biyoloji, kimya, fiziksel antropoloji ve arkeoloji alanında uzman 14 kişiden oluşan bir ekip, “Geç Neolitik ve Bakır Çağı İberya’da zincifrenin kullanımı ve suistimali” başlıklı bu makalede, 50 mezardan toplam 370 kişiden oluşan bir örneklemle, insan kemiğinde cıva varlığı konusunda şimdiye kadar yapılmış en büyük çalışmanın sonuçlarını sundu. Neolitik, Bakır Çağı, Tunç Çağı ve antik çağlardan kalma, İspanya ve Portekiz’deki 23 arkeolojik alanda bulunan bu 50 mezar, 5.000 yıllık insanlık tarihini kapsıyor.
(Şili Mumyalarının Giysileri Ölümcül Bir Zehirle Boyanmıştı)
Sonuçlar, en yüksek cıva maruziyet seviyelerinin MÖ 2900 ile 2600 yılları arasında Bakır Çağı’nın (Kalkolitik) başında meydana geldiğini ortaya koyuyor. Bu dönemde zincifrenin sömürüsü ve kullanımı, sosyal ve kültürel nedenlerle oldukça artmıştı. Zincifre (HgS), toz haline getirildiğinde çarpıcı ve parlak kırmızı renkte bir toza dönüşen bir cıva sülfür minerali.
Tarihsel olarak, bu madde, antik çağda (“Pompeii kırmızısı”) veya modern sanatta (“vermilion” olarak bilinir) zaten ünlü olan boyada pigmentler üretmek için kullanıldı. UNESCO tarafından Dünya Mirası Alanı ilan edilen dünyanın en büyük zincifre madeni, İspanya’nın merkezindeki Almadén’de bulunuyor.
Almadén zincifresinin kullanımı, 7.000 yıl önce Neolitik dönemde başladı. Yaklaşık 5.000 yıl önce Bakır Çağı’nın başlangıcında, zincifre hem kutsal, hem ezoterik hem de görkemli bir karaktere sahip, büyük sosyal değere sahip bir ürün haline geldi. Güney Portekiz ve Endülüs’te keşfedilen bu döneme ait mezarlarda, megalitik odaları boyamak, figürinleri veya stelleri süslemek ve ölülerin üzerine yaymak için zincifre tozu (genellikle bir pigmente dönüştürülerek) kullanıldı.
Sonuç olarak, birçok insan yanlışlıkla onu solumuş veya tüketmiş ve vücutlarında beklenmedik cıva birikimlerine yol açmış olmalıydı. Bu bireylerin bazılarının kemiklerinde milyonda 400 parçaya (ppm) varan seviyeler kaydedildi. DSÖ’nün şu anda saçtaki normal cıva seviyesinin 1 veya 2 ppm’den yüksek olmaması gerektiğini düşündüğü göz önüne alındığında, elde edilen veriler, bu insanların çoğunun sağlığını ciddi şekilde etkilemiş olması gereken yüksek düzeyde zehirlenme yaşadığını ortaya koyuyor. Aslında, bazı örneklerde tespit edilen seviyeler o kadar yüksekti ki, çalışmanın yazarları, zincifre tozunun, kendisine atfedilen ritüel, sembolik ve ezoterik değeri için, buharının solunması veya hatta yutulması yoluyla kasıtlı olarak tüketildiği ihtimalini dışlamıyor.
Bu çalışmanın sonuçları, insanların gezegenimizdeki en tuhaf mineral maddelerden biri olan cıva ile karmaşık ilişkisi üzerine gelecekteki araştırmaları genişletmek ve insan sağlığı üzerindeki sonuçları hakkında bilgi edinmek için büyük değere sahip bilimsel kanıtlar sunuyor.
University of Seville. 15 Kasım 2021.
Makale: Emslie, S. D., Silva, A. M., Valera, A., Vila, E. V., Melo, L., Curate, F., … & García Sanjuán, L. 2021. The Use and Abuse of Cinnabar in Late Neolithic and Copper Age Iberia. International Journal of Osteoarchaeology.
You must be logged in to post a comment Login