Araştırmacılar bilgisayarlı tomografi kullanarak ilk kez Chicago Field Müzesi’ndeki Antik Mısır mumyalarının içini görebildiler. Elde edilen bulgular, eski Mısır yaşamına dair daha kapsamlı bir resim çiziyor.
Chicago Field Müzesi’ndeki bilim insanları mobil bir Bilgisayarlı Tomografi tarayıcısı kullanarak Mısır mumyalarını araştırıyor. Bu yılın başlarında, müzenin koleksiyonlarındaki 26 mumyayı dikkatle taramak için dört gün harcadılar. Araştırmacılar halen sonuçları analiz ediyorlar fakat şimdiden bu mumyaların gizemlerine dair yeni bilgiler edinildi.
Müzenin insan kalıntıları koleksiyon yöneticisi Stacy Drake, “Arkeolojik açıdan bakıldığında, tarihi bir bireyin perspektifinden araştırmak veya görmek inanılmaz derecede nadir. Bu, bu insanların kim olduğunu anlamamız için harika bir fırsat—yalnızca yaptıkları şeyleri ve onlarla ilgili oluşturduğumuz hikayeleri değil, aynı zamanda o dönemde yaşayan gerçek bireyleri de inceleyebiliyoruz” diyor.
Araştırma ekibi ayrıca mumyalama süreci hakkında daha fazla bilgi edinmeyi umuyor. Günümüz tarihçileri bu süreci hâlâ tam olarak anlamış değil. Müzenin kıdemli konservatörü J.P. Brown, bu süreci daha iyi anlamayı hedeflediklerini söylüyor.
(İlgili: 3.500 Yıllık ‘Çığlık Atan Kadın’ Mumyası Acı İçinde Ölmüş Olabilir)
Araştırmacılar, mumyaların binlerce taramasını gerçekleştirdi. Daha sonra bu taramaları birleştirerek, mumyalara zarar vermeden her birinin üç boyutlu görüntülerini oluşturdular.
Kullanılan bu teknik, bilim insanlarının eski mumyaları incelediği eski yöntemlerden oldukça farklı. 19. yüzyılda araştırmacılar, mumyaların üzerindeki sargıları çıkartarak içlerini görmeye çalışıyordu ve bu süreçte mumyanın mezar giysileri geri dönüşü olmayacak şekilde zarar görüyordu.
Örneğin Harwa olarak da bilinen ve yaklaşık 3.000 yıl önce 40’lı yaşlarının başında ya da ortasında ölen bir mumya o kadar özensiz taşınmıştı ki, kısa bir süre uçak bagajları arasında kaybolmuştu. 1939 yılında Field Müzesi Harwa’yı New York’a gönderdi ve Harwa burada New York Dünya Fuarı’nda sergilendi. Ancak eve dönüş yolunda ceset yanlışlıkla Chicago yerine San Francisco’ya gönderildi.
Drake, bu tür yaklaşımların artık etik bulunmadığını belirterek, “Bu antik Mısır bireyleri için ölümden sonra yaşamlarına devam etmeleri oldukça önemliydi. Ve bu da Harwa’nın hikayesinin ve yolculuğunun bir parçası” diyor.
Şimdi ise Bilgisayarlı Tomografi taramaları bu bireylerin hikayeleri hakkında yeni bilgiler ortaya koyuyor. Örneğin, uzmanlar 22. Hanedan döneminde yaşayan üst düzey bir kadın olan Chenet-aa’nın mezarı konusunda uzun süredir afallamış durumdaydı. Chenet-aa’nın bedeni, yanlarında görünür dikişler bulunmayan, sadece ayaklarında küçük bir açıklık olan vücuda tam oturan bir tabutun içindeydi. Araştırmacılar cesedin tabutun içine nasıl yerleştirildiğini anlayamamışlardı.
BT taramaları tabutun arka kısmında bir dikiş olduğunu ortaya çıkardı. Müzeye göre Antik Mısırlılar, dikişleri kapatmadan önce Chenet-aa dik pozisyondayken mezar kutusunu vücudunun etrafında şekillendirmiş olabilirler. Dahası, ölümden sonraki yaşamında da görmeye devam edebilmesi için göz yuvalarına boyalı “tamamlayıcı gözler” yerleştirilmişti.
Eski Mısırlıların öbür dünya anlayışı, Brown’ın açıklamasında da belirttiği gibi, “emeklilik tasarrufları” hakkındaki fikirlerimize benziyordu. “Eklemeler çok gerçekçiydi. Eğer göz istiyorsanız, o zaman fiziksel gözler olmalı ya da en azından gözlere fiziksel bir ima olmalı.”
Yapılan taramalar, bir zamanların Mısır tahıl ambarında bekçilik yapmış olan Harwa hakkında da daha fazla bilgi veriyor. Rahat bir yaşam sürmüş gibi görünüyor, çünkü omurgasında fiziksel emek sırasında gelişmiş olabilecek herhangi bir sorun belirtisi görülmedi. Ayrıca dişlerinin de bakımlı olması, yüksek kaliteli gıdalara erişimi olduğunu gösteriyor.
Araştırma 2025 yılı boyunca devam edecek. Drake, projenin müze ziyaretçilerinin mumyalar hakkında genellikle popüler kültür tarafından şekillendirilen algılarını değiştirmeye yardımcı olacağını umuyor.
“Bunlar insan. Hayatları vardı. İsimleri vardı. Bu taramaları, bu kişiler ve yaşamış olabilecekleri deneyimler hakkında daha fazla bilgi edinmek için kullanıyoruz.”
Smithsonian Magazine. 13 Kasım 2024.
You must be logged in to post a comment Login