Babil’i Baştan Yaratan Kral: Nebuchadrezzar

Nebuchadrezzar: Renk, güç ve prestij bakımından zengin, günümüzde adıyla bilinen birkaç Babil kralından birine ait isim.

Fotoğrafta görülen ve MÖ 6. yüzyıla tarihlenen kükreyen aslan, bir zamanlar II. Nebukadnezar tarafından inşa ettirilen İştar Kapısı’ndan uzanan, Babil’in geniş Alay Yolu’na dizilmişti. Günümüzde Louvre Müzesi’nde sergileniyor.

Krallıkların fatihi ve Babil’i yenileyen olarak, ardında eşi benzeri olmayan bir miras bıraktı. MÖ 7. yüzyılda doğdu, tam da Babil’in yeniden güçlendiği sırada iktidara geldi. Bu ivmeyi kullanarak Babil’i yeni zirvelere çıkardı, geriye ise Babil’in güzel İştar Kapısı’nı ve ihtişamlı Alay Yolu’nu bıraktı. Yehuda Krallığı’nı ele geçirmesi ve Kudüs İbranilerini sürgüne göndermesinin, Yahudiliğe ait kutsal -çoğu Babil’de oluşturulan- metinler üzerinde bıraktığı iz oldukça derin. Fakat imparatorluğun Nebuchadrezzar’dan sonraki ömrü çok da uzun sürmedi. Nebuchadrezzar’ın ölümünden 22 yıl sonra Babil, Pers kralı Büyük Kyros’a yenik düştü.

İncil’de Nebukadnezar, kötü rüyaları yüzünden rahata kavuşamaz; sürgün edilmiş bir Yahudi olan Daniel ise bu rüyaları yorumlayabilecek kabiliyete sahiptir. “Calabria Şövalyesi” olarak da bilinen Mattia Preti’nin 17. yüzyıla ait “Daniel Nebukadnezar’ın Rüyasını Yorumluyor” adlı yağlı boya tablosu, Daniel’in krala rüyalarının anlamlarını açıkladığı anı betimler. C: BRIDGEMAN/ACI

Babil Yükseliyor

Nebuchadrezzar’ın başarıları babasının, Yeni Babil (Keldani) İmparatorluğu’nun kurucusu Nabopolassar’ın başarıları üzerine kurulmuştu. Kaldea Bölgesi’nin valisi olan Nabopolassar, o zamana kadar gittikçe zayıflayan Asur İmparatorluğu tarafından yönetilen Babil tahtını MÖ 625 civarında ele geçirdi.

(Babil Kralı Hammurabi Kimdi?)

Nabopolassar, doğuda Medler ile koalisyon kurdu ve sonraki on yıl boyunca Asurlularla savaştı. MÖ 612’de, birlikte Asur İmparatorluğu’nun o zamanki başkenti Ninova’yı talan ettiler ve hükümeti devirdiler. Babil uzun zamandır Asurluların gölgesinde kalmıştı, şimdi yükselme zamanıydı.

1880-1890’larda yapılan ilk büyük kazılarda ortaya çıkarılmış Nebukadnezar’ın sarayının Babil’deki kalıntıları görülüyor. Keldanilerin, tarih sahnesindeki yerlerinden ne kadar gurur duydukları bilinen bir gerçektir. Kentsel yenileme projeleri konusunda Babil’in eski ihtişamını baz alan II. Nebukadnezar, gelecekteki krallar için inşa ettiği harikaları detaylıca gösteren kayıtlar bıraktı. Nebukadnezar’ın yarattığı Babil’in tarihsel betimlemelerinden etkilenen 19. yüzyıl arkeologları, şehrin kalıntılarını bulmak için on yıllarını harcadı. C: AKG/ALBUM

Tarihçiler tarafından “Yeni Babil” veya “Keldani” İmparatorluğu olarak adlandırılan Nabopolassar’ın yeni hükümdarlığı, özellikle de zayıflayan Asurluların müttefiki olan Mısırlılar’dan gelen güçlü tehditlerle karşı karşıya kaldı. MÖ 609’da meydana gelen Meggido Savaşı’ndan sonra firavun II. Neko, daha sonraları Nebuchadrezzar’ın hikayesinde büyük bir rol oynayacak küçük bir krallığın, Yehuda Krallığı’nın kontrolünü ele geçirdi.

Nabopolassar’ın hükümranlığının ilk yıllarında Mısır ve Asurlular, yeni imparatorluğu saldırılarıyla taciz etmeye devam ettiler. Nabopolassar’ın en büyük oğlu ve veliahtı olan Nebuchadrezzar, genç bir adam olarak orduya katıldı. Kaynakların söylediğine göre, kariyerine onlu yaşlarının sonu ya da yirmili yaşlarının başında başladı ve MÖ 610 civarında askeri yönetici oldu.

(Biri Hariç Antik Dünyanın 7 Harikasının Nerede Olduğunu Biliyoruz)

Birkaç yıl içinde Nebuchadrezzar, komutanlığa yükseldi. İlk başlarda orduyu, babasıyla birlikte yönetti fakat Nabopolassar Babil’e dönünce, Nebuchadrezzar orduyu tek başına yönetmeye başladı. MÖ 605’te veliaht, Mısır’ı ve Asurlulardan geriye kalanları Karkamış’ta (Suriye) bozguna uğrattı. İmparatorluk adına güvence altına alınmış Suriye ile Babil’e dönen Nebuchadrezzar, babasının ölmüş olduğunu öğrendi; üç hafta içinde Babil kralı ilan edildi.

II. Nebukadnezar’ın imparatorluğunun Akdeniz’den başlayıp Dicle ve Fırat arasındaki vadilerden Basra Körfezi’ne kadar genişlemesini gösteren bir harita. C: MERCHE HERNÁNDEZ

Babil’i Geliştirmek

Akadca’da yeni hükümdarın ismi “Nabu­kudurri­usur”, “Nabu (Mezopotamya’nın bilgelik ve yazı tanrısı), varisime göz kulak ol.” anlamına geliyordu. Varis; yayılmacı bir politika izleyen, Babil’in MÖ 12. yüzyılda yaşamış savaşçı kralı I. Nebuchadrezzar’a ithafen adlandırılmıştı. II. Nebuchadrezzar’ın 44 yıllık hükümranlığının sonuna doğru imparatorluk, çok fazla büyümüştü; Filistin ve Suriye’den başlayarak Fırat ve Dicle’nin bereketli vadilerini ele geçirmiş, Basra Körfezi’ne kadar uzanmıştı. Şehirler yağmalanmış, asilzadeler hapsedilmiş, insanlar Babil’e sürgün edilmişti. Mirasının farkındalığıyla kral; başarılarını gelecek kuşaklar için, pişmiş kilden yapılan silindirlere kaydetti. British Müzesi’nde tutulan silindirlerin birinden alınan aşağıdaki ibare, “barış”ı korumanın Nebuchadrezzar’ın omuzlarına ağır bir sorumluluk yüklediğini gösteriyor:

Uzak diyarları, uzaklardaki dağları, Yukarı Deniz’den Aşağı Deniz’e, dik patikaları, açılmamış yolları, hareket etmenin mümkün olmadığı yerleri, tutunacak zemin olmayan yerleri, zor yolları, susuz yolculukları, geçtim, ve itaatsizliği devirdim; düşmanlarımı esir aldım, kontrol altına aldığım toprakları ve insanları zenginleştirdim.

II. Nebukadnezar’ın yaptırdığı üç yeni saray hakkında bilgi veren Akadca ibarelerle kaplı bu silidirik stel, gelecekteki kralların onu keşfedeceği umuduyla gömülmüştü. C: ERICH LESSING/ALBUM

Bağlı devletler, Babil’e yıllık yüklü miktarda haraç ödüyor ve büyüyen hazineyi besliyorlardı. Nebuchadrezzar bu durumu şöyle özetliyor: “Gümüş, altın, pahalı değerli taşlar, bronz, palmiye kerestesi, sedir ağacı ve değerli şeylerin her türünü şehrim Babil’e getirdim.”

II. Nebuchadrezzar, şartlar gereği savaşçı olmuştu; fakat doğası gereği de bir mimardı. Bağlı devletlerden toplanan sermaye, kentsel ıslahı sağlamasına yardımcı oldu. Nebuchadrezzar, inşa gücünün çoğunu Babil’i eski ihtişamına kavuşturacak olan yenileştirmelere yoğunlaştırdı. Bir asır önce Asurlularla yapılan ve yıllarca süren savaş, MÖ 689’da Babil’in harap olmasına yol açmıştı. II. Nebuchadrezzar ise adaşının, yüzyıllar önce Babil’i Nippur gibi diğer şehirlere nazaran yücelten I. Nebuchadrezzar’ın adımlarını izliyordu.

(3700 Yıllık Tablete Göre Trigonometriyi Yunanlar Değil Babilliler Buldu)

Nabopolassar’ın başlattığı çalışmalara devam eden kral; büyük bir hendek, savunma duvarları ve kanallar inşa etti. Tapınakları ve ibadethaneleri yeniledi, Alay Yolu’nu döşedi ve kendi efsanevi sarayını güzelleştirdi. Hükümdarlığının sonlarına doğru, MÖ 575 civarı, Babil’in ikonik antik simgesini inşa etti: kobalt ile kaplı tuğla kabartmalarla bezenmiş İştar Kapısı.

Muhteşem İştar Kapısı, kobalt mavisi ihtişamıyla Babil’e gelen insanları karşılıyordu. C: Pergamon Museum

Böylelikle iki Nebuchadrezzar da; Babil’in koruyucu tanrısı Marduk’u, Mezopotamya panteonundaki diğer tüm tanrılara göre, yüceltmişti. Kitabeler II. Nebuchadrezzar’ı; “Tanrı Marduk’un gözdesi”, “kainatın kralı”, “ufuktan gökyüzüne kadar hiçbir düşmanı olmayan” gibi kavramlarla ve tanrı, kral ve Babil şehri arasında azametli bir bağ yaratması dolayısıyla onurlandırır.

Evet, tanrının lütfu şehir için oldukça önemliydi; fakat bunun yanında, daha dünyevi bir kaynak olan “su” da Babil’in üstünlüğünün anahtarıydı. İncil’in, İbrani tutsakların “Babil suları kıyısında” oturup ağladığını anlatan 137. mezmuru; Babil’in sulama kanallarına, yani ekonomisinin ve gücünün can damarına atıfta bulunuyor olabilir. Yazıtlar Nebuchadrezzar’ın kanal sistemini, Hercules kuvvetinde bir emeğin ürünü olarak tarif eder: “Babil’in yanı sıra, yeryüzünün büyük kıyılarını düzenledim. Denizin azametli dalgalarına benzeyen tahrip edici suyun büyük sellerini dize getirip akışını sağladım.”

MÖ 6. yüzyıla ait bu mühür; Babil’in koruyucu tanrısı Marduk ile yazma ve öğrenme tanrısı Nabu’nun sembolleri önünde dua eden bir rahibi gösteriyor. Nebukadnezar’ın ismi “Nabu”yu çağrıştırıyor. C: ERICH LESSING/ALBUM

Bu sulama sistemi, Nebuchadrezzar’ın en ünlü ve gizemli başarılarından birini beslemiş olabilir: antik dünyanın harikalarından biri olan Babil’in Asma Bahçeleri. Bu görkemli komplekse ait betimlemeler; beş avlu, kral ve eşleri için konutlar ve şatafatlı bir taht odası olduğunu anlatır. İddia edildiğine göre bahçeler, imparatorluktaki tüm ağaç ve bitki türlerini barındırıyordu. Antik Yunan tarihçisi Herodotos, kompleksi, “yeryüzüne şimdiye kadar inşa edilmiş en muhteşem yapı” olarak tarif etmişti. Antik kaynaklar bahçelerin nerede yer aldığıyla ilgili kesin bir bilgi sağlamıyor, arkeologlar da henüz hiçbir kalıntıya ulaşabilmiş değil; bu durum akıllarda “böyle bir kompleksin gerçekten var olup olmadığı”na dair soru işaretleri uyandırıyor.

Antik bir tabletin yeni tercümesi, konunun temelini bin yıldan daha da geriye götürerek, Babillilerin trigonometride uzmanlaştığını gösteriyor olabilir.

Sürgünde Yaşam

Nebuchadrezzar’ın adı, sadece Babil’i yenilediği için değil; aynı zamanda Yahudi-Hristiyan kutsal metinlerinde sahip olduğu yer nedeniyle de zamanda yankılanıyor. Eski Ahit’teki birkaç önemli bölümde büyük rol oynuyor ve bu rol, Kudüs’ün yağmalanması ile Yahudi halkın Babil şehrine 70 yıllık sürgününü içeriyor.

Mısırlılar ve Asurluların MÖ 605’te Karkamış’ta bozguna uğratılmasından sonra Yehuda Krallığı ve Kudüs şehri, Babil yönetimi altına girdi. Diğer bağlı devletler gibi Yehuda Krallığı da artık Babil’e vergi ödemek zorundaydı. Bu gelişmelerden hiç hoşnut kalmayan Yehuda kralları birkaç kez başkaldırdı fakat Nebuchadrezzar, hızlı ve gaddar bir karşılık verdi. Babil kuvvetleri Kudüs’ü yakıp yıktı ve Süleyman Mabedi’ni yerle bir etti. Güçlü Yehudalılar yakalandı ve sınır dışı edilerek Babil’e gönderildiler; bu olay üç farklı zaman diliminde gerçekleşti: MÖ 597, 587 ve 582.

Asur kralı Sanherib’in Ninova’daki sarayında yer alan ve MÖ 7. yüzyıla tarihlenen bu taş rölyefte, Keldani tutsakların Asurlular tarafından ele geçirilişi betimleniyor. C: UIG/ALBUM

Antik Mezopotamya’da bir şehri fethettikten sonra yerle bir etmek, alışılagelmiş bir durumdu. Kudüs’ün kuşatılmasından bir asır önce Asurlular Babil’i ele geçirdiğinde, Babil de tam olarak aynı kaderi yaşamıştı. MÖ 690’da Keldaniler isyan ettiğinde, Asur kralı Sanherib Babil’i kuşattı ve isyancıları bozguna uğrattı. Bu olaya dair bir kitabe şunu söyler: “Gömecek kimsesi olmayan insanların cesetleri Babil meydanlarını kaplamıştı.” Sanherib, hayatta kalmayı başaranlara çok daha korkunç bir ceza vermeyi kararlaştırmıştı: Babil’in tapınakları yok edilmiş, kalıntıları sular altında bırakılmış ve hatta şehrin yüzey toprağı yok olmuştu. Kudüs Yahudileri gibi Keldani soyluları da Babil’den çıkarılarak sürgüne gönderilmişti.

İncil’de peygamber Yeremya, bu Yehuda krallarını uyarır; kralların pagan ibadetlerine dönülmesine müsaade etmesinin Tanrı’yı üzdüğünü söyler. Ya Tanrı’nın yollarına dönmelidirler ya da Tanrı’nın intikamını göze almalıdırlar: “Tanrı, kulu Babilli Nebuchadrezzar’ı, bu topraklara ve bu topraklarda yaşayanlara karşı Babillileri getirmesi için kullanacak ve onları tamamen yok edecek.” (Yeremya 25:9) Ancak Yehudalılar, Yeremya’nın uyarılarını dinlemezler ve Babillilerin saldırısına uğrarlar.

(Pers imparatoru Büyük Kyros Kimdi?)

Yeremya kurtuldu fakat hayatta kalmayı başaran Yehudalıların çoğu Babil’e sürüldü. Evden koparılmanın acısı, İncil’in bu zaman dilimine atfedilen kısımlarında geçiyor ve İncil’in en güzel pasajlarının ortaya çıkmasını sağlıyor. Sürgün alegorisinde peygamber Hezekiel, Nebuchadrezzar’ı, “büyük kanatları ve uzun, zengin renkli tüyleri ile azametli bir kartal” olarak tasvir ediyor. Kartal-kral, Tanrı’nın; Yahudileri uzaklaştıran ve onları, “sulak alana dikilen bir söğüt fidesi gibi geliştiren” bir vasıtası olarak sunuluyor (Hezekiel 17:35). Yahudilerin başından geçen bu olayların, dinsel ve ulusal kimliklerine derinlemesine etki ettiği görülüyor.

İbrani kültürü, sürgün edilenlerin dini yaşamı merkez alan bir topluluk kurduğu Babil’de kök saldı ve çiçeklendi. Daha sonraları Kudüs’ü yeniden inşa etmek için yurtlarına dönmelerine izin verilse de Yahudilerin çoğu Babil’de kaldı. Babil’deki topluluk, yüzyıllar boyunca Yahudi inancının güçlü bir merkezi halindeydi. Yahudi dini hukuku ve teolojisinin temel metinlerinden biri olan Babil Talmud’u, bu merkezde oluşturuldu.

Babil’e sürgün edilmiş Yahudilerin, II. Nebukadnezar’ın tanrılarına inanmayı reddetmesini tasvir eden, MÖ 4. yüzyıldan kalma bir lahit kapağı. C: RMN-GRAND PALAIS

Eski Ahit’te yer alan Daniel Kitabı, Nebukadnezar’ın Babil’deki Yahudi tutsaklara karşı tavrını anlatır. Üçüncü bölümünde yer alan ve yukarıdaki rölyefi betimleyen bir hikaye, Nebukadnezar Yahudi sürgünlere bir puta tapmaları için emir verirken gerçekleşen bir mucizeyi anlatır. Sürgünler bu emre itaat etmeyi reddederler; buna kızan kral, reddenlerin, içinde ateş yanan bir ocağa atılmasını emreder fakat ateşe atılanlar, burunları bile kanamadan ocaktan çıkarlar. Şaşkına dönen kral, onların inançlarına hoşgörüyle yaklaşmaya karar verir.

Nebuchadrezzar, MÖ 561’de öldü. Ölümünden sonra yerine, son Keldani krallarından biri ve bir çocuk kral olan Nabonidus tarafından öldürülen zayıf, kısa ömürlü üç hükümdar geçti. Bu hiddetli güç gasbına rağmen Nabonidus, siyasetle ilgilenmeyen bilgin bir insandı; bu durum, tahtına mal oldu. MÖ 539’da Pers İmparatoru Büyük Kyros, Babil’in kanallarını kullanarak şehre sızdı ve şehri ele geçirdi. Perslerin uzun sürecek olan hükümranlıkları başladı, Yahudi sürgünü sona erdi ve hala antik dünyanın en büyük şehri olarak kabul edilen Babil, yeni yöneticileriyle birlikte yeni bir sayfa açtı.


National Geographic. 4 Aralık 2018.

Kocatepe Üniversitesi'nde Hukuk okuyor. Dil, tarih ve arkeoloji alanlarında kendini geliştiriyor.

You must be logged in to post a comment Login