Arkeologların Kafasını Gerçekten Karıştıran 5 Arkeolojik Obje

Keşfedildikleri günden beri birçok tartışmaya konu olsalar da, ne işe yaradıkları hâlâ çözülemeyen 5 arkeolojik objeyi inceleyin.

İki dodecahedron ve bir icosahedron, Bonn Rheinisches Landesmuseum’da sergileniyor. C: Kleon3/Wiki Commons, CC BY-SA

Arkeolojiyle ilgili çıkan haberlerde arkeologlar genellikle keşifler karşısında “şaşkın” olarak ifade edilir. Ancak gerçekte uzmanlar, çoğu arkeolojik nesnenin ne için yapıldığını iyi biliyorlar. Yine de bu kuralın birkaç istisnası var.

(İlgili: Belçika’da 12 Yüzlü Gizemli Bir Obje Bulundu)

Aşağıdaki liste ilgi çekici gizemli nesnelerin bir seçkisinden oluşuyor. Bu eserler, geçmişi incelemenin hem profesyoneller hem de toplum için neden büyük bir ilgi uyandırmaya devam ettiğinin harika bir örneği.

1- Neolitik taş toplar

Ağırlıklı olarak İskoçya’da bulunan ve geç Neolitik döneme (MÖ 3.200 ila 2.500 civarı) tarihlenen özenle oyulmuş taş toplar bunlardan biri.

Bu bölgede, bu tarihlere ait 425’in üzerinde top bulundu. Genellikle kriket topu büyüklüğündeler ve çok çeşitli taşlardan yapılmışlar. Yüzeyleri bazen yükseltilmiş dairesel diskler şeklinde, bazen de yüksek kabartmalı yumruları ve lobları tanımlayan derin kesiklerle şekillendirilmiş. Topların dekorasyonu, dönemin çanak çömleklerinde ve anıtsal taşlarında bulunanlara benzer şekilde spiraller veya eşmerkezli şekillerden oluşuyor.

Glasgow’daki Kelvingrove Sanat Galerisi ve Müzesi’nde İskoçya’dan üç örnek. C: Johnbod/Wiki Commons, CC BY-SA

Toplardan bazıları mezarlarda, bazıları ise yerleşim yerlerinde bulundu. Nadiren aynı olabiliyorlar ve çoğu tek başına bulunuyor, bu nedenle bir kümenin parçası gibi görünmüyorlar. Bazıları o dönemlerde yoğun bir şekilde kullanılmış gibi görünüyor.

Bu taş topların orijinal kullanımı, 19. yüzyıldaki ilk keşiflerinden beri pek çok tartışmanın kaynağı oldu. Birçoğu şans eseri buluntulardı veya sanat koleksiyonlarında çok az köken bilgisiyle dolaşımdaydı ve arkeolojik bağlamda nadiren bulunmuşlardı.

Bunlar, yırtıcı hayvanları ve zararlıları caydırmak için kullanılan mermiler miydi? Savaş silahları mıydı? Oyuncaklar mıydı? Ya da belki de ağırlık ölçmek için, evleri süslemek için, megalitleri hareket ettirecek bilyeli yataklar için veya iplikleri tutturmak için mi kullanılmışlardı? Bunun yanıtı hâlâ yok.

2- Roma dodecahedron

Bu ilgi çekici objeler yakın zaman önce yine manşetlerde yerini aldı ve en son Lincolnshire’daki Norton Disney’de yeni bir bulgu, işlevlerine ilişkin birçok tartışmaya yol açtı.

Dodecahedron, Britanya’daki Roma dönemine (MS 43-410) aitti. Eski Roma imparatorluğunun kuzeybatı eyaletlerinde her biri bakır alaşımından ince işçilikle yapılmış yaklaşık 130 adet bulundu.

Tongeren’de bulunan Roma bronz dodecahedron’u. C: Gallo-Roma Müzesi

Antik sanatta veya edebiyatta bu nesnelerin hiçbir temsili bilinmiyor. Standart bir boyuta uymuyorlar ve nadiren amaçlarına işaret edebilecek kullanım aşınmaları taşıyorlar. Bazıları, bunların eldiven örmek için kullanıldığını söylese de arkeologlar kullanım amaçları konusunda kararsız.

3- Neolitik tebeşir davullar

1889’da Kuzey Yorkshire’daki Folkton’da yer alan bir çocuk mezarında üç oyulmuş tebeşir silindiri keşfedildi. Folkton Tebeşir Davulları geometrik süslemelere ve göz, burun ve kaş gibi görünen şekillere sahipti. Dördüncü, bezemesiz bir davul 1993 yılında Batı Sussex’teki Lavant’ta bulundu.

Oldukça süslü bir başka örnek ise 2015 yılında doğu Yorkshire’daki Burton Agnes’te ortaya çıkarıldı. Burton Agnes davulu, bir tebeşir topu, bir kemik iğne ve biri MÖ 3005-2890’a tarihlenen üç çocuğun kalıntılarıyla birlikte gömülmüştü.

Folkton davulları British Museum’da sergileniyor. C: Jononmac46/Wiki Commons, CC BY-SA

Davullardaki motifler Neolitik taş toplarda da görülen estetik geleneğin bir parçası. İsimlerine rağmen tebeşir davulların müzik enstrümanı olarak çalınması pek mümkün değil ve vurmalı çalgı kullanımına bağlı aşınma taşımıyorlar.

Bazı araştırmacılar, davulların çevrelerini standart bir uzunluk ölçüsüyle ilişkilendirdiler. Bazıları bunların, kapaklı ahşap kavanozlar veya sepetler gibi çabuk bozulan kaplara yönelik taştan yapılmış referanslar olduğunu düşünüyor. Diğerleri geometrik işaretleri astronomik gözlemlerle ilişkilendirmeye çalıştı. Ancak özenle gömülen çocukların mezarlarındaki varlıkları daha hassas bir açıklamayı akla getiriyor gibi görünüyor.

4- Tunç Çağı ‘halkaları’

Tun. çağı olağanüstü altın işleme dönemiydi. Altın levha ve telden son derece dekoratif kişisel süs eşyaları yapılıyordu. Bu küçük yarım daire şeklindeki (açık) halkalar, geç Tunç Çağından (MÖ 1.000 ila 800 civarı) kalma ve İrlanda, Britanya ve Fransa’nın bazı bölgelerinde bulundular.

Sıklıkla eşleşen çiftler halinde ortaya çıkarılan bu parçalar sade olabileceği gibi zarif, geometrik işlemelere de sahip olabiliyor.

Britanya’nın Rutland kentinde bulunan bir halka. C: Colchester and Ipswich Museum Service, CC BY-SA

Son yorumlar bunların burun halkası, küpe veya saç süsü olabileceğini öne sürüyor. Bu açıklamaların hiçbiri tatmin edici değil çünkü tasarımlarındaki çeşitli unsurların, halkaların takılmasını zorlaştıracak veya rahatsız edecek şekilde olduğu düşünülüyor.

İhtiyacımız olan şey bağlam; tıpkı Türkiye’deki Boncuklu Tarla’da, kafataslarına yakın yüz takılarının bulunduğu mezarların son keşifleri gibi.

5- Roma-Britanyası kozmetik öğütücüleri

Kozmetik öğütücüler iki parçadan oluşan küçük bakır alaşımlı kitlerdi. Bir yarısı “havan”dı (uzun ve kavisli yivli bir hazne) ve diğeri “havan tokmağıydı” (ya çubuk benzeri ve sivri uçlu ya da “sallanan” şeklinde kemerli). Genellikle süspansiyon için halkalara ve insan veya hayvan şeklindeki uçlara sahipler.

Su kuşları ve sığırlar gibi hayvanlar, bardaklar ve kovalar gibi diğer Roma-Britanyası kaplarında da görülen yaygın dekoratif motiflerdi. Bazı setlerdeki fallik sembolizm doğurganlıkla bir ilişki olduğunun düşünülmesine yol açtı.

Hockwold, Norfolk’ta bulunan bir kozmetik öğütücü. C: British Museum, CC BY-NC

Kozmetik setler tipik olarak Britanya’da bulunuyor ve Avrupa anakarasında nadiren bulunuyor. Geç Demir çağından erken Roma dönemine kadar (MÖ 100 ila MS 200 civarı) tarihleniyorlar ve arazide dağılmış halde bulunuyorlar.

Kullanım-aşınma analizi, bu nesnelerin yanal bir taşlama hareketi ile birbirine sürtüldüğünü gösteriyor. Bunların yerini Roma İmparatorluğu’nda kullanılan düz mermer paletler almış olabilir, ancak bunlar temelde farklı bir şekilde çalışıyordu; metal bir kepçe veya taş alet kullanarak malzemeleri dairesel bir hareketle birbirine karıştırıyordu.

Buradaki gizem işlevi değil, hangi maddenin hazırlanmakta olduğu. Öneriler arasında ilaçlar, afrodizyaklar, kozmetikler ve narkotikler yer alıyor. Bu havan örneklerinden herhangi birinin içeriği hiçbir zaman başarılı bir şekilde analiz edilemedi. İleride yapılacak herhangi bir keşifte, eğer kalıntılar korunmuşsa bu gizem çözülebilir.


The Conversation. Natasha Harlow. 5 Haziran 2024.

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login