Arkeologlar Derneği, Türkiye ile Avusturya arasındaki siyasi gerilimden dolayı Avusturya kazılarının durdurulmasına istinaden bir açıklama yayınladı.
Politikacıların diplomatik yollardan çözemedikleri sorunlar nedeniyle cezayı kazılarını kapatma şeklinde bilim üreten kişi ve kurumlara kesmelerini, büyük bir talihsizlik olarak niteleyen Arkeologlar Derneği yaptığı açıklamada, dış politikamızın, ülkemiz arkeoloji camiasının yansıttığı uluslararası uyumlu çalışma potansiyelini baltalamak yerine örnek almasını dilediklerini belirtti.
Geçtiğimiz günlerde Avusturya Arkeoloji Enstitüsü tarafından 100 yıldan uzun bir süredir yürütülen Efes Antik Kenti kazıları ani bir kararla durdurulmuştu. Daha sonra ise Avusturyalı bilim ekibinin 1970 yılından beri devam ettiği Antalya’daki Limyra Antik Kenti arkeolojik kazılarının da durdurulduğu ortaya çıkmıştı.
Çoğunluğunu Avusturyalı bilim insanlarının oluşturduğu Efes Antik Kenti kazı ekibi çalışmalarının ani bir kararla durdurulması, son zamanlarda Türkiye ve Avusturya arasında devam eden siyasi olaylarla ilgili olarak görülüyor.
Temmuz ayıında Avusturya’nın başkenti Viyana’da Schwechat Uluslararası Havalimanı’ndaki panoda “Türkiye tatili sadece Erdoğan’ı destekler” yazısı yayınlanmıştı. Ağustos ayında ise yine havalimanındaki panolardan Türkiye’deki cinsel istismara yönelik bilgi verilmişti. Panoda yer alan “Türkiye, 15 yaş altı çocuklarla cinsel ilişkiye izin veriyor” yazısı, büyük tepki toplamıştı. Türk Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, söz konusu yazının gerçeklerle hiçbir şekilde örtüşmediğini belirtmişti.
Arkeologlar Derneği’nin yayınladığı açıklamanın tamamı şu şekilde;
“Yabancı” Arkeolojik Kazıların Durdurulması
Avusturya Arkeoloji Enstitüsü’nün Efes ve Limyra kazılarının, T.C Dışişleri Bakanlığı’nın isteğiyle TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından durdurulduğunu öğrenmiş bulunmaktayız.
Avusturyalı meslekdaşlarımızın başkanlığında uzun yıllardır, başarıyla yürütülen her iki kazının da bilimsel geçerli bir neden gösterilmeden, ülkemiz ve Avusturya arasındaki siyasi gerilimlerin sonucunda durdurulması tarafımızdan vahim bir gelişme olarak algılanmış ve bu konuyu bir daha düşünmemize neden olmuştur.”
“Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre, 2015 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla 36 yabancı kazıya, 13 yabancı yüzey araştırmasına izin verilmiştir. Bu kazı ve yüzey araştırmaları ABD, Almanya, Avusturya, Belçika, Fransa, Hollanda, İngiltere, İsviçre, İtalya, Japonya, Kanada ve Polonya’dan üniversiteler ya da araştırma enstitüleri tarafından yürütülmektedir. Ayrıca, Bakanlar Kurulu kararıyla izin verilen 120 yerli kazı ve 86 yüzey araştırması da bulunmaktadır. Yerli kazı ve yüzey araştırmaları da Türkiye üniversitelerinin ilgili bölümlerinden akademisyen meslektaşlarımız tarafından yürütülmektedir. Ancak gerek yabancı, gerekse yerli kazı ve yüzey araştırmaları yapan ekipler, farklı ülkelerden gelerek katılan, arkeolog ve sanat tarihçilerinin yanısıra araştırmalara yardımcı çeşitli branşlardan bilim insanlarından oluşmaktadır. Şüphesiz bu bilim insanlarının ekiplerdeki varlığı milliyetlerinden değil, uzmanlık alanlarından kaynaklanmaktadır. Ülkemiz arkeolojisi dil, din ve ırk gözetmeyen bu yapısı sayesinde önemli bir birikim oluşturarak zenginleşmiştir. Biliyoruz ki, bir bilimsel çalışmanın değerlendirilmesinde, araştırmayı yürüten bilim insanlarının hangi ülkelerden geldikleri ve uyrukları bir ayrım sebebi olamaz. Ülkemizdeki arkeoloji ortamı bu anlayışla iletişim kuran, kimlik gözetmeksizin birlikte çalışan saygın bilim insanlarından oluşan, evrensel bir yapıya sahiptir.”
“Bu nedenle arkeolojik kazıların durdurulması, bir grup “yabancının” “hafriyat” çalışmasının durdurulması değil, bilimsel üretimin durdurularak kısıtlanmasıdır. Dolayısıyla arkeolojik kazı ve yüzey araştırmalarının, gerekli belgeleme çalışmalarına dahi izin verilmeden durdurulması diplomatik bir yaptırım değil bilime verilmiş bir cezadır.”
“Politikacıların diplomatik yollardan çözemedikleri sorunlar nedeniyle cezayı kazılarını kapatma şeklinde bilim üreten kişi ve kurumlara kesmeleri, büyük bir talihsizliktir. Dış politikamızın, ülkemiz arkeoloji camiasının yansıttığı uluslararası uyumlu çalışma potansiyelini baltalamak yerine örnek almasını dileriz.
Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi – 08.09.2016”
You must be logged in to post a comment Login