Antik Yunan ve Roma tıbbi metinlerinin analizi, yaşlılık kaynaklı ciddi hafıza kaybının 2.500 yıl önce çok daha az yaygın olduğunu gösteriyor.
Antik çağda yaşları ilerlemiş kişiler alzheimer’dan muzdarip miydi? Modern zamanlarda demans vakalarının arttığı göz önüne alındığında, bu ilgi çekici bir soru ve yeni bir çalışma bu konuda bazı yanıtlar sunuyor.
Alzheimer’ın en yaygın türü olan demans, spesifik bir hastalık değil, hafıza kaybıyla ilgili semptomları tanımlamak için kullanılan bir terim. Günümüzde salgın düzeylerinde ortaya çıkıyor ve giderek daha yaygın hale geliyor. 2020 yılında dünya çapında yaklaşık 55 milyon kişinin demansla yaşadığı tahmin ediliyor ve bu sayının her 20 yılda bir ikiye katlanarak 2050 yılına kadar 139 milyona çıkacağı tahmin ediliyor.
Ancak yeni araştırmaya göre durum her zaman böyle değildi. Yaklaşık 2.500 yıl önce Alzheimer hastalığı ve buna bağlı demans belirtileri oldukça nadir görülüyordu.
(İlgili: İmparator Marcus Aurelius’un Kişisel Gelişim Düşünceleri Neydi?)
Yeni çalışmanın ilk yazarı Caleb Finch, “Antik Yunanlarda hafif bilişsel bozukluk gibi bir şeyden çok çok az bahsediliyordu – ama neyse ki bunları bulmayı başardık.” diyor.
“Romalılara geldiğimizde nadir görülen ileri demans vakalarını öne süren en az dört ifadeyi ortaya çıkardık; bunun Alzheimer olup olmadığını söyleyemeyiz. Yani eski Yunanlardan Romalılara doğru bir artış yaşandı.”
MÖ 8. yüzyıl ile MS 3. yüzyıl arasındaki Greko-Roma tıp metinlerini araştıran Finch ve meslektaşları, hafıza kaybı ve demansla ilgili metinleri araştırıyorlardı. Ancak modern anlatımlara benzer sayılabilecek hiçbir şey bulamadılar.
İlerlemiş demansların modern “salgın seviyesi” antik Greko-Roma yaşlıları arasında tanımlanmamıştı. Hatta, eski Yunanlar ve Romalılar, 60 yaşını geçmiş kişilerde entelektüel yeterlilik bekliyorlardı.
Antik Yunanlar tarafından hafif hafıza kaybı tanınmış olsa da, Alzheimer’ı temsil edebilecek ciddi bozukluklar bilinmiyordu. Örneğin, Hipokrat (Hippocrates) ve takipçileri tarafından kaleme alınan antik yazılarda, yaşlı insanları etkileyen işitme kaybı, baş dönmesi ve sindirim sorunları belgelenmiş, ancak hafıza kaybından bahsedilmemişti.
Yüzyıllar sonra Roma’da bir avuç kayıt vardı, ancak bunlar bile bugüne kıyasla hâlâ çok azdı. Filozof Galen ve Yaşlı Plinius’un eserlerinde yeni şeyler öğrenmede zorluk ve insanların kendi isimlerini unutmasıyla ilgili açıklamalar vardı. Cicero ise yaşlı aptallığının sorumsuz yaşlı adamların karakteristik özelliği olduğunu, ancak tüm yaşlı adamların karakteristik özelliği olmadığını belirtti.
Bilişsel bozukluktaki bu belirgin artışı açıklamak için çalışmanın yazarları, bunun eski metropol yaşamının bir belirtisi olabileceğini öne sürüyorlar.
Araştırmacılar, “Roma döneminde ileri evrelerin [Alzheimer hastalığı ve buna bağlı demansların] olası ortaya çıkışı, hava kirliliği gibi çevresel faktörlerle ve kurşuna maruz kalmanın artmasıyla ilişkilendirilebilir.” diyor.
Finch’e göre kurşun pişirme kapları, su boruları ve hatta kurşunlu şaraplar Romalı aristokratlar tarafından yaygın olarak kullanılıyordu.
Bugün demans vakalarında gördüğümüz patlamaya gelince, bu bulgular biraz fikir verebilir; belki de modern yaşam tarzlarımızın ve çevremizin, hareketsiz davranış ve hava kirliliğine maruz kalmanın, tıpkı Roma döneminde olduğu gibi hatalı olabileceğine işaret ediyor olabilir.
IFL Science. 2 Şubat 2024.
Makale: Finch, C. E., & Burstein, S. M. (2024). Dementia in the Ancient Greco-Roman World Was Minimally Mentioned. Journal of Alzheimer’s Disease, (Preprint), 1-8.
You must be logged in to post a comment Login