Tiran sözcüğünün kökeni “bey” ya da “efendi” anlamına gelen tyrannos’a dayanır. Oligarşi ile yönetilen kent-devletlerinde, yönetimi zorla, yasal olmayan bir şekilde ele geçiren kişiye tiran denirdi. MÖ. 7. ve 6. yüzyıllarda görülen tiranlar, toplumun zengin kesiminden ortaya çıkıyor ve yönetimi ele geçiriyordu.
Tiranlar başlarda egemen oldukları kentlerin imarı için çalışıyor ve halkın sevgisini kazanıyorlardı. Tiranlar için halk desteği de büyük önem arz ediyordu. Fakat yönetimi ele geçirmelerinin verdiği hoşnutsuzluk ve diktatör gibi davranmaları nedeniyle halkın desteğini yitirdiler ve demokrasiyi yerleştirmeye çalışan kent-devlet yapısı içinde bulunmaması gereken kişiler olarak kabul edildiler.
Kent devletlerinin gelişmeye başlamasıyla, zengin ve soylu sınıf ile halk tabakası arasında anlaşmazlıklar başladı. Halkın orta ve aşağı sınıfı, yasaların ya da toplum yaşamını düzenleyen kuralların, adetlere ve geleneklere göre yorumlanıp uygulanmasından mutlu değildi. Çünkü bu şekilde soylu sınıfın dediği oluyor ve hukuk kuralları daha çok soylu sınıfın işine yarıyordu.
Yasaların yazılı hale gelmesini isteyen toplum ile aristokratların yaptığı mücadeleler olumlu sonuç verdi ve böylece kanunların yazı ile saptanması sonucu herkes hangi suça ne ceza verileceğini öğrendi. Tanrı buyruğu olarak kabul edilen ve sadece aristokratların işine yarayan sözlü yasalardan, toplumun her kesiminin sosyal ve siyasal yaşamını adil bir şekilde düzenleyen yazılı yasalara geçiş demokrasinin başlangıcı için önemli bir adımdı. Adaletin uygulanmasında çifte standart endişesi böylelikle kalkıyordu.
Tiranların ortadan kalkmasından sonra Atina’da demokratik rejim daha kolay uygulandı. Birkaç yıl sonra aristokratların başında bulunan Isagoras’a karşı verdiği mücadeleden galip çıkan Kleisthenes, Atina’nın başına geçti. Demokratik sürecin bir kez daha tiranlarca kesintiye uğratılmaması için Halk Meclisi’ne yetki vererek, yılda bir kez “Çanak Çömlek Mahkemesi” olarak çalışmasına olanak sağladı.
Çanak Çömlek Mahkemesi’nde yurttaşlar, tiran olabileceğinden şüphelendikleri kişilerin adlarını çanak çömlek parçalarına yazıyorlardı. Daha sonra yapılan sayımlarda, eğer bir kişinin adı büyük çoğunluk tarafından yazılmış ise o kişi 10 yıllığına kent dışına sürülüyordu fakat başka bir ceza almıyordu.
Tekin, O. (2008). Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş, (S. 73-80). İstanbul: İletişim
You must be logged in to post a comment Login