Eski Yunanca bir şiir üzerinde yapılan araştırma, modern şiirin ve şarkının atası olan vurgulu şiiri düşünülenden 300 yıl önceye tarihlendiriyor.
Dört mısralık anonim şiirin en kısa versiyonu “Söylüyorlar istediklerini; bırak söylesinler; umurumda değil” diye çevriliyor. Diğer bazı versiyonlarda şiir şöyle bir kısımla devam ediyor: “Devam et, sev beni; sana iyi gelecek.”
Söz konusu deneysel şiir, Doğu Roma İmparatorluğu’nda popüler olup günümüze kadar ulaştı, zira sözlü bir şekilde paylaşılan şiire yirmi kadar değerli taşın üzerinde, hatta İspanya’nın Cartagena kentinde bir grafitide rastlandı.
Şiirin bilinen tüm örneklerini karşılaştıran Cambridge Üniversitesi Klasikler Fakültesi’nden Profesör Tim Whitmarsh, şiirde antik Yunan şiirlerinde bulunandan farklı bir ölçü biçimi kullandığını fark etti. Şiir az da olsa geleneksel dizelerin karakteristiği olan uzun ve kısa hecelere benzerlik gösteriyor, fakat vurgulu ve vurgusuz heceler de içeriyor.
(Bulgaristan’da Yanlışlıkla Vazoya Geçmiş Antik Yunan Şiiri Bulundu)
Bu tür “vurgulu şiirlerin” Bizans Hıristiyan ilahilerinde görüldüğü 5. yüzyıldan önce de yazıldığı şimdiye kadar bilinmiyordu.
“Bu tür bir ezgiyi yaratmak için şair olmaya gerek yoktu; kullanılan dil basitti, edebiyatın halka inen bir biçimiydi. Yani, klasik kültürün parçası olan bir tür sözlü pop kültürü ile karşı karşıyayız.” diye söylüyor profesör Whitmarsh.
The Cambridge Classical Journal’da yayınlanan yeni çalışmada bu şiirin, eski Akdeniz sözlü şiir ve şarkıları ile bugün bildiğimiz daha modern formlar arasındaki “kayıp halka” olabileceği öne sürülüyor.
Klasik dünyada bir benzeri daha olmayan şiirin dizeleri; ilki güçlü, üçüncüsü daha zayıf vurgulu olmak üzere 4 heceden oluşuyor. Bu, Chuck Berry’nin “Johnny B. Goode” şarkısı gibi modern pop ve rock şarkılarının ritmiyle uyumlu olduğunu gösteriyor.
“Antik Yunan’da ‘popüler şiir’ olduğunu uzun zamandır biliyorduk, yine de günümüze ulaşan şiirlerin çoğu geleneksel poetikaya benziyor. Ama bu şiir, farklı ve gelişen bir sözlü kültüre işaret ediyor; neyse ki şiiri değerli taşlara işlediler ve bu sözlü kültürün varlığı kanıtlanmış oldu.”
Whitmarsh, keşfin neden daha önce yapılmadığı sorulduğunda şunları söylüyor: “Bu eserler birbirinden bağımsız olarak incelenmişti. Bir grup bilim insanı değerli taşları inceler, diğer bir grup ise üzerlerindeki yazıları. Daha önce edebî açıdan ciddi bir incelemeden geçmediler. Bu parçalara bakan kişiler genellikle ölçüde bir değişiklik aramıyorlar.”
Whitmarsh, söz konusu keşfin Orta Çağ araştırmacılarını memnun edeceğini umuyor: “Bazı Orta Çağ uzmanları, Bizans şiirinin büyük oranda klasik antik dönemde meydana gelen değişikliklerin organik bir sonucu olduğunu tahmin ediyor; bu keşif söz konusu tahmini doğruluyor.”
Şiir (versiyonlar arasında ufak farklar olabilir), yazılı olarak şöyle gözüküyor:
Λέγουσιν: Söylüyorlar ἃλουσιν: İstediklerini λεγέτωσαν: Bırak söylesinler οὐ μέλι μοι: Umurumda değil σὺ φίλι με: Devam et, sev beni συνφέρι σοι: Sana iyi gelecek
Şiirin yazılı olduğu değerli taşlar genellikle akiktendi; Damarlı akik, kırmızı akik ya da alaca akik gibi taşlar Akdeniz bölgesinde bol bulunan mineraller olmanın yanı sıra nispeten ucuzdu.
Arkeologlar; söz konusu şiirin en güzel ve en iyi korunmuş örneğini, günümüz Macaristan’ında bulunan bir lahitte yatan genç bir kadının boynunda buldular. Eser şu anda Budapeşte’deki Aquincum Müzesi’nde sergileniyor.
Whitmarsh, bu yazılı aksesuarların çoğunlukla orta-sınıf Romalılarca satın alındığına inanıyor. Whitmarsh’a göre, değerli taşların İspanya’dan Mezopotamya’ya dağılımı, günümüzün geç kapitalist tüketim kültürünün bir parçası olmaya başlayan “kitlesel bireycilik” kültürüne yeni bir ışık tutuyor.
Çalışma, “söylüyorlar istediklerini; bırak söylesinler; umurumda değil” ifadesinin neredeyse her türlü karşı-kültürel bağlama uyacak şekilde uyarlanabileceğine işaret ediyor. Şiirin ilk yarısı, felsefi bağımsızlık iddiası, bir nevi, yaygın inanca zıt giden bireysel bir bakış açısının öne çıkarılması olarak görülebilir. Ancak metnin çoğu versiyonu “öbürkülerin” söylediği şeylerin daha çok “sen” ve “ben” özneleri arasındaki daha dramatik bir ilişkiye yönelik olduğuna işaret eden fazladan iki mısra barındırıyor. Metin, olayların arkasındaki hikâyeyi açığa vurmasa da son mısralar güçlü bir erotik arka planın varlığına işaret ediyor.
Elbette, son kısım “bana şefkat göster; senin için iyi olacak” olarak da yorumlanabilir. Ancak Whitmarsh’a göre “söylüyorlar” bölümü, toplumun geleneksel olmayan bir ilişkiyi onaylamamasının bir ifadesi olarak okunması gerektiğinin bir göstergesi.
Çalışmada öne sürülen görüş, söz konusu şiirin insanların cüretkâr bir bireyciliği dışa vurmalarını sağlayıp değersiz dedikodulara kulak asmamalarını salık verdiği. Zira, esas önemli olan, “sen” ile “ben” özneleri arasında paylaşılan yakınlıktır, ki bu duygu herkese hitap edecek kadar doğal bir duygu.
Bununla birlikte, antikonformist bireyciliğe yönelik bu tür göndermeler söz konusu şiirden önce de vardı, zira ‘umarsız’ retorik ilk olarak yüksek edebiyat ile felsefede kullanılmıştı, bu da söz konusu şiirin yazılı olduğu mücevherleri alan kişilerin aslında klasik (eğitimli sınıfın) litterati’nin ne söylediğini umursadığını gösteriyor. Ayrıca, bu tür değerli taşlar atölyeler tarafından seri olarak üretilip her yere ihraç ediliyordu.
“Bence şiir insanların kendilerini farklı hissetmelerini; bu tür oyuncu, cinsel içerikli söylemleri ‘anlayan’ bilginler arasına dahilmiş izlenimi vermelerini sağlıyordu.” diyor Whitmarsh.
“Roma İmparatorluğu, klasik dünyayı her yönden birbirine bağlayarak radikal bir değişime imza attı. Bu şiir, İmparatorluk seçkinlerinin dayattığı bir düzene değil, tüm imparatorluğa yayılan bir aşağıdan yukarıya pop kültürüne işaret ediyor. Hıristiyanlığın yayılması da bu sayede gerçekleşti; Hıristiyanlar ilahilerini yazmaya başladıklarında, bu vurgulu biçimdeki şiirlerin sıradan insanlara hitap edeceğini biliyorlardı.”
Whitmarsh, bir yazıt koleksiyonunda söz konusu şiire rastladıktan sonra attığı tweette, bulduğu şeyin şiire benzediğini ancak tam olarak şiir olmadığını söyledi. Cambridge’den bir meslektaşı, anadili Yunanca olan Anna Lefteratou, bunun kendisine bir Geç Orta Çağ şiirini hatırlattığını söyledi.
Whitmarsh, “Bu beni konunun üzerine gitmeye teşvik etti; araştırmam devam ettikçe, bulduğum şeyin Bizans şiiriyle bağlantısı giderek netleşti. Tam bir pandemi projesiydi. Normalde kafamda milyonlarca fikirle ortalıkta dolanırdım, ancak ilk defa farklı bir şeyler yapıyordum. Evde az sayıda kitapla sıkışıp kalmıştım, bulduğum şeyin gerçekten de özel bir şey olduğunu anlayana kadar elimdeki kitapları tekrar tekrar okudum.”
Yazılı değerli taşların ne yazık ki kapsamlı bir kataloğu bulunmuyor; dolayısıyla, Whitmarsh, şiirin kamu ve özel koleksiyonlarda yer alan ya da kazılmayı bekleyen daha fazla örneğinin olabileceğini düşünüyor.
University of Cambridge. 9 Eylül 2021.
Makale: Whitmarsh, T. (2021). Less Care, More Stress: A Rhythmic Poem From The Roman Empire. The Cambridge Classical Journal, 1-29.
You must be logged in to post a comment Login