Antik Roma’nın önemli liman kentlerinden biri olarak bilinen Ostia Antica, günümüzde Roma’nın yaklaşık 30 kilometre güneybatısında, Tiber Nehri’nin ağzında yer alıyor. Kentin adı “ağız” veya “nehir ağzı” anlamına gelen Latince “os” veya “ostium” kelimesinden türemiş.
Varlığına, muhtemelen MÖ 14. yüzyılda, hemen doğusunda bulunan tuz bataklıklarından faydalanmak için küçük bir yerleşim yeri olarak başladığı düşünülüyor. Geleneksel kabule göre ise Roma’nın 4. kralı Ancus Marius tarafından, MÖ 7. yüzyılın sonunda Roma’nın ilk kolonisi olarak kuruldu.
Ostia, Roma İmparatorluğu’nun gelişmesi ve zenginliği açısından stratejik bir öneme sahipti çünkü başkent Roma’ya gelen köleler ya da tahıl, baharatlar ve diğer malların çoğu buradan geçerdi. Ticari ve ekonomik faaliyetlerin yanı sıra çok kültürlü bir topluma ev sahipliği yaparak canlı bir kentsel yaşam merkezi haline gelen kent, özellikle İmparator Claudius (MS 41-54) ve daha sonra Traianus (MS 98-117) dönemlerinde büyük genişlemeler yaşadı.
Batı Roma İmparatorluğu’nun 476’da yıkılmasından sonra nüfusu yavaş yavaş azalmaya başlayan kentin çöküşü ise nehir yatağının değişmesi, limanın alüvyonla dolması ve malarya salgını gibi çeşitli faktörler aracılığıyla hızlandı.
Kayda değer yapılar olarak bölgede büyük tapınaklar, tiyatro, horrea (depolar), hamamlar ve 17 tane tanımlanmış mithraea (Mithraizm tapınakları) kalıntıları bulunuyor. Aynı zamanda kentin genelinde karmaşık ve renkli taban mozaikleri görülüyor.
Roma İmparatorluğu’nun ticari ve sosyal dinamiklerine dair değerli bilgiler sunan bu liman kenti, günümüzde bir açık hava müzesi olarak hizmet veriyor.
You must be logged in to post a comment Login