Bazı en bilinen bahçe bitkileri ve yabani otlar, ortalama iki bin yıl önce Roma İmparatorluğu döneminde yaygın şekilde kullanılıyordu ve hayatın bir parçasıydı.
Romalıların gelişi ile beraber özellikle Avrupa’da da yenilebilen bitkisel besin çeşitlerinde bir patlama gerçekleşti. Bu gıdaların bazıları (zeytin gibi) Avrupa’nın bazı yerlerinde yetiştirilememiş olsa da, kiraz ve erik gibi diğerleri, süs ve meyve bahçelerinde ekilip işlendiler ve günümüzde de hala yetiştiriliyorlar. Bu bitkilerin bazıları Avrupa’ya kazayla getirildi, diğerleri ise kasten getirilmelerine rağmen özellikle tarıma alınmadı.
Şimşir bitkisi doğal olarak batı ve güney Avrupa’da, güneybatı, güney ve doğu Asya’da, ve Afrika’da yetişir. Örneğin İngiltere’de, şimşirin en erken örnekleri onun bir Romalı olduğunu gösterir. Günümüzde şimşirin yaşadığı bilinen coğrafi alanların çok ötesindeki Roma yerleşimlerinde ve bu yerleşimlerin kuyularında şimşir yaprakları bulundu. Bu buluntuların, Romalıların budama işleminin ardından atmış oldukları kırpılmış parçalara ait olduğu zannediliyor ki bu da, şimşirin bugün olduğu gibi, bir zamanlar da bahçe düzenlemeleri için kullanıldığını düşündürtüyor.
Şimşir, muhtemelen sonsuz yaşamın bir simgesi olarak dini bir öneme de sahipti. Şimşirin yaprakları ve dalları, mezarları hoş tutmak için kullanılıyordu. Örneğin bu tür, İngiltere’de Roden Down’da, Shaftsbury/Dorset yakınlarındaki Berkshire ve Cann’daki gibi Roma mezarlarında da bulundu.
Büyük Kırlangıç otu bugün bazen bahçelerde yetiştirilen bir bitki. Onu bir süs bitkisi olarak görsek de Romalılar için bu bitki, şifalı ve tıbbi bir bitkiydi. Sapları kesildiğinde bitkiden sızan taze öz, bir zamanlar siğil ve nasır tedavisi için kullanılıyordu. Kırlangıçotu tohumları, birçok Roma yerleşimlerinde bulundu.
Maydanozgillerden kokulu bir bitki olan Rezene’nin anavatanı Akdeniz ve Yakın Doğu’dur. Rezene, bugün en yaygın olarak aşçılıkta, bitkisel çaylarda ve diş macununda bir bileşen olarak kullanılır. Uzun bir süredir ise, nefes tazeleyici ve sindirime yardımcı olarak kullanılmaktadır. Tohumları, kereviz, dereotu ve kişniş ile birlikte Roma mutfağında sıklıkla kullanıldı.
Keçi ayağı çok istilacı bir bitkidir. Bir dahaki sefere bahçenizdeki keçi ayaklarından kurtulmak için uğraşırken bitkinin yayılmasından Romalıları sorumlu tutabilirsiniz.Bugün genellikle tam bir baş belası olarak görülen keçi ayağı, geçmişte bir saksı bitkisi olarak kullanılıyordu. Kanıtlar, bitkinin İngiltere’ye Romalılar tarafından, Kuzey Avrupa’ya ise keşişler tarafından getirildiğini gösteriyor.
Dut ‘un anavatanı Çin’di ve daha sonra Avrasya ve Avrupa’ya yayıldı. Dut çok narin bir meyve olduğu için bir yerden başka bir yere nakledilmesi çok zordu. Aralarında, dutu günbatımından önce toplamak gerektiğini öğütleyen Horatius’un Satirler’i de olmak üzere birçok kaynak, Romalıların ziyafetlerinde dut yediğini belirtiyor. Roma’da daha iyi koruyabilmek amacıyla sıcak şarap ve bal ile muhafaza etme girişimlerine dair kanıtlar olmasına rağmen, genelde tüketmeye hazır olması için Roma kasaba ve bahçelerinde de yetiştirilmiş olduğu düşünülüyordu.
Heritage Calling
You must be logged in to post a comment Login