Antik Olimpiyatlarda Gerçekte Neler Yaşandı?

Çıplak sporcular, ölümüne dövüşler, susuzluktan ölümler: Antik Olimpiyatlarda gerçekte neler yaşandığını biliyor musunuz?

MÖ 510 ile 500 yılları arasında yapılan Atina’daki bir cenaze kourosunun tabanı güreşçilerin dövüştüğü görüntülerle süslenmiş. C: Wikimedia Commons/Fingalo

Olimpiyatlarda kaydedilen ilk kazanan Elisli Coroebus’tu. Meslek olarak aşçı olan Coroebus, “stadion” adı verilen ve yaklaşık 200 metre uzunluğunda, düz bir hat üzerinde koşulan bir yarışmayı kazandı.

Coroebus, MÖ 776 yılında zafer kazandı, ancak bu muhtemelen ilk Olimpiyat Oyunlarının yapıldığı yıl değildi.

Birkaç antik yazar, 2. yüzyılda veya daha önce yaşamış olan Elisli tarihçi Aristodemus gibi, MÖ 776’dan önce 27 kadar Olimpiyat yarışmasının düzenlenmiş olabileceğine inanıyordu, ancak bu yarışmaların sonuçları kaydedilmemişti. Çünkü o dönemde insanların kazananların isimlerini kaydetme konusunda pek ilgileri yoktu.

(İlgili: Antik Olimpiyatlarda Yüzme Neden Yoktu?)

Oyunlar, Batı Yunanistan’da, tanrı Zeus’a adanmış ünlü bir tapınağın bulunduğu Olympia’da her dört yılda bir düzenleniyordu.

Oyunlar, Ağustos ortasında başlıyor ve Zeus’a adanmış bir dini festivalin parçası olarak yapılıyordu.

Zafer için yarışmak

Olimpiyatların ilk günlerinde sadece bir etkinlik (stadion) ve bir kazanan vardı.

Yüzyıllar boyunca, araba yarışları, güreş, uzun mesafe koşusu ve boks gibi diğer etkinlikler eklendi. Roma imparatoru Nero (MS 37-68) bile biyografi yazarı Suetonius’un (1. yüzyıl / 2. yüzyıl) bildirdiği gibi Olympia’da bir müzik yarışması “başlattı”.

Olympia’daki kazananlar yabani zeytin diademi kazanıyordu. Bugünkü gibi ikinci veya üçüncü için ödül yoktu.

MÖ 5. yüzyılda yaşayan ve MÖ 476 Olimpiyatları’nda pentatlon dalında zafer kazanan Tarentumlu atlet Iccus, ödüller için “yaşamı boyunca şan, hayranlık ve ölümden sonra onurlu bir isim anlamına geldiğini” söylemişti.

Çoğunlukla erkekler ödüller için yarıştı, fakat bazı kadınlar da yarışmalara katıldı.

Sparta Kralı II. Archidamus’un kızı Cynisca, Olimpiyat zaferi kazanan ilk kadın oldu. 2. yüzyıl seyyahı Pausanias’ın yazdığına göre, onun yetiştirdiği atlar MÖ 396 yılında araba yarışlarında kazandı:

“Cynisca, Olimpiyat oyunlarında başarıya ulaşmak için son derece hırslıydı ve at yetiştiren ve Olimpiyat zaferi kazanan ilk kadın oldu. Cynisca’dan sonra diğer kadınlar da Olimpiyat zaferleri kazandı ama hiçbiri zaferleriyle onun kadar ünlü olmadı.”

Ancak oyunlarda yarışmak tehlikeli olabiliyordu.

Lucius Annaeus Seneca (yaklaşık MÖ 50 – MS 40) “pancration” adı verilen ve boks ile güreşin şiddetli bir karışımı olan bir dövüş sporunda bir babanın iki oğlunu nasıl kaybettiğini anlatır:

“Bir adam iki oğlunu pancratist olarak eğitti ve onları Olimpiyat oyunlarında yarışmaya sundu. İkisi de birbirleriyle dövüşmek üzere eşleştirildi. Gençler birlikte öldüler ve onlara tanrısal onurlar verildi.”

Euphiletos Ressamı Panathenaic ödül amforası, koşu yarışını tasvir ediyor. C: Metropolitan Sanat Müzesi

Oyunlara Gitmek

Ünlü oyunlarda yarışan sporcuları görmek için insanlar uzaklardan seyahat ederdi.

Hatip Menander (MS 3./4. yüzyıl) Olimpiyat oyunları hakkında şöyle demişti: “oraya gitmek çok zordur ama yine de insanlar riski göze alır.”

MÖ 44 yılında, Romalı devlet adamı Cicero (MÖ 106-43) oyunları görmek için Yunanistan’a bir gezi planlamak üzerine arkadaşı Atticus’a bir mektup yazmıştı:

“Olimpiyat oyunlarının tarihini bilmek isterim […] elbette, dediğin gibi, gezimin planı şansa bağlı olacak.”

Cicero hiçbir zaman Olimpiyatlara gidemedi, çünkü diğer işleriyle meşguldü. Eğer gitseydi, seyahat İtalya’dan Yunanistan’a deniz yolculuğunu, ardından Olympia’ya kadar bir araba yolculuğunu içerecekti.

Olympia’ya varınca, yolcular diğer yolcularla birlikte konaklama evlerinde kalırlardı. Orada yabancılarla karışır ve yeni arkadaşlar edinirlerdi.

Filozof Platon’un (MÖ 428/427-348/347) oyunlar için Olympia’da kaldığında olanlar hakkında ünlü bir hikaye var.

Platon, kendisinin ünlü filozof olduğunu bilmeyen diğerleriyle orada yaşadı ve Roma yazarı Claudius Aelianus’un (MS 2./3. yüzyıl) yazdığına göre onlara iyi bir izlenim bıraktı:

“Yabancılar, rastlantısal karşılaşmalarından memnun oldular […] onlara mütevazilik ve sadelikle davranmıştı ve çevresindeki herkesin güvenini kazanma yeteneğine sahip olduğunu kanıtlamıştı. Daha sonra, Platon yeni arkadaşlarını Atina’ya davet etti ve onlar onun aslında Sokrates’in öğrencisi olan ünlü filozof olduğunu öğrenince şaşırdılar.”

Her oyun düzenlendiğinde kaç kişinin gerçekten antik oyunları ziyaret ettiği belirsiz, fakat bazı modern bilim insanları bu sayının bazı yıllarda 50.000 kadar olabileceğini düşünüyor.

Oyunları İzlemek

Yunan yazar Khariton (MS 1. yüzyıl) Kallirhoe adlı eserinde, oyunlara gitmek için uzun bir yolculuk yapmış olan atletlerin Olympia’ya “destekçileri eşliğinde” geldiklerini yazmıştı.

Atletler çıplak yarışıyorlardı ve kadınların izlemesine genellikle izin verilmiyordu. Ancak bazı istisnalar vardı. Örneğin, MÖ 4. yüzyılda yaşayan Pherenice adlı bir kadının, izleyici olarak Olimpiyatlara katılmasına izin verilmişti. Claudius Aelianus’un açıkladığı gibi:

“Pherenice, oğlunu Olimpiyat festivaline yarışmaya getirdi. Görevliler onu izleyici olarak kabul etmeyi reddetti ancak halka konuştu ve babası ve üç kardeşinin Olimpiyat zaferleri olduğunu, kendisinin de yarışmacı bir oğul getirdiğini belirterek talebini haklı çıkardı. Topluluğu kazandı ve Olimpiyat festivaline katıldı.”

Yarışma genellikle yaz ortasında yapıldığından, genellikle aşırı sıcaktı. Claudius Aelianus’a göre, bazı insanlar, Olimpiyatları “güneşin kavurucu sıcağı altında” izlemenin, tahıl öğütme gibi el işi yapmaktan “çok daha ağır bir ceza” olduğunu düşünüyorlardı.

Olympia’daki alan ayrıca tatlı su temini konusunda da sorunlar yaşıyordu. Samosatalı Lucianus’a (MS 2. yüzyıl) göre, bazen oyunları izlemeye gelen ziyaretçiler susuzluktan ölüyordu. Bu sorun, Herodes Atticus’un MS 2. yüzyılın ortalarında alana bir su kemeri inşa etmesiyle çözüldü.

Kalabalığın atmosferi ateşliydi

Atinalı general ve politikacı Themistocles’in (MÖ 6./5. yüzyıl) hayatının en keyifli anının “stadyuma girerken Olympia’daki halkın bana bakması” olduğunu söylediği iddia ediliyor. Halk, Salamis Muharebesi’nde (MÖ 480) Perslere karşı kazandığı son zafer nedeniyle Olympia’daki oyunları ziyaret ettiğinde onu övmüştü.

Oyunlar bittiğinde, kazanan atletler kahramanca bir karşılamayla evlerine dönerlerdi.

Claudius Aelianus’a göre, atlet Dioxippus (MÖ 4. yüzyıl) Olympia’da pancration’da zafer kazandıktan sonra Atina’ya döndüğünde, şehirde onu kutlamak için “her yerden toplanmış bir kalabalık” birikmişti.

Antik Oyunların Sonu

Romalı tarihçi Velleius Paterculus (MÖ 20/19 doğdu), Olimpiyat oyunlarını “tüm spor müsabakalarının en ünlüsü” olarak adlandırmıştı.

Mevcut araştırmalar, antik oyunların muhtemelen Roma imparatoru II. Theodosius’un hükümdarlığı döneminde (MS 408-450) sona erdiğini öne sürüyor.

Çeşitli nedenler oyunun sona ermesine yol açmış olabilir, fakat bazı antik kaynaklar, bunun özellikle II. Theodosius’un hükümdarlığı sırasında Olympia’daki Zeus tapınağını yok eden bir yangın nedeniyle olduğunu belirtiyor:

“Olympia Zeus Tapınağı yandıktan sonra, Olimpiyat müsabakası terk edildi.”

Ve en nihayetinde olimpiyatlar, ilk modern Olimpiyatların yılı olan 1896’ya kadar yeniden canlanmadı.


The Conversation. Konstantine Panegyres. 23 Temmuz 2024.

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login