Antik Mısırlılar 3.500 Yıl Önce Tatlı Karpuz Yiyordu

Yapılan DNA çalışmaları sayesinde, Antik Mısırlıların günümüzdeki gibi ehlilleştirilmiş tatlı karpuz yedikleri tespit edildi.

Binlerce yıldır karpuzların tadını çıkarıyoruz. C: Alamy

Afrika’nın bazı bölgelerinde bulunan yabani karpuzlar, ehlileştirilmiş çeşitlere pek benzemez. Bu yabani karpuzlar, küçük, yuvarlak ve beyazdır. Ayrıca cucurbitacin adı verilen bileşiklerden dolayı çok acı bir tadı vardır.

Bazıları Güney Afrika’da veya Batı Afrika’da gerçekleştiğini öne sürse de, karpuzun ne zaman ve nerede ehlileştirildiği konusunda uzun zamandır tartışmalar sürüyor.

(İnsanlar Tarafından Yetiştirilmeden Önce Altı Meyvenin Yabani Hali)

Ancak, en az üç Antik Mısır mezarının duvarlarındaki resimler karpuz gibi görünüyor. Aşağıdaki fotoğrafta gösterilen bir tanesi ise, modern karpuzlara çarpıcı biçimde benziyor.

19. yüzyılda bulunan ve yaklaşık 3500 yıl öncesine dayanan bir mezarda yer alan mumyanın üzerinde ise karpuz yaprakları yerleştirilmişti.

Münih Üniversitesi’ndeki botanikçi Susanne Renner bu yaprakları öğrendiğinde, DNA’larının eski karpuzların nasıl olduğunu açığa çıkarabileceğini fark etti. Ayrıca bazı yaprakların, o dönemde Londra’daki Kew Bahçeleri’nin müdürü olan ünlü botanikçi Joseph Hooker’a gönderildiğini keşfetti.

Kew’deki araştırmacılar, Renner’ın ekibine küçük bir yaprak örneği verdi. Yaprakları içeren vitrini açmakta güçlük çekildiği belirtildi, çünkü yapraklar ilk yerleştirildiği 1876 yılından beri açılmamıştı.

Karpuzlar en az üç Antik Mısır mezarının duvarlarında tasvir edilmişti. C: Renner, Perez-Escobar,Silber,Nesbitt,Preick,Hofreiter,Chomicki

Daha sonra söz konusu yaprağın Antik DNA’sı, Renner’in meslektaşı Guillaume Chomicki tarafından dizilendi. Ekip sadece kısmi bir genom sekansı elde edebildi, ancak bu karpuzun nasıl olduğunu ortaya çıkaran iki önemli gen içeriyor. Renner, “Çok şanslıydık” diyor.

Bu genlerden biri, acı Cucurbitacinlerin üretimini kontrol ediyordu. 3500 yaşındaki karpuzda, bu geni engelleyen, günümüzdeki çeşitler gibi tatlı olduğu anlamına gelen bir mutasyon vardı.

Diğer gen, kırmızı pigmentli likopeni başka bir maddeye dönüştüren bir enzimi kontrol ediyordu. Aynı zamanda bu gen de bir mutasyonla da etkisiz hale getirilmişti, yani likopen birikiyor ve meyvenin kırmızı oluyordu.

Araştırmacıların kısmi sekanstan söyleyemediği şey, o dönemki karpuzların ne kadar büyük olduğu ve yuvarlak bir şekle sahip olup olmadığı.

Ancak Antik Mısır resimlerinden biri, yuvarlak yerine uzun bir karpuz gibi görünen şeyleri gösteriyor, bu yüzden çiftçilerin en az 3500 yıl önce önemli özelliklerin çoğuyla karpuz yetiştirdiği anlaşılıyor.

DNA aynı zamanda antik karpuzların, Sudan’ın Darfur bölgesinde yetişen beyaz ve tatlı bir karpuzla yakından ilişkili olduğunu ortaya koyuyor.

Bu durum, karpuzun ilk önce bu bölgedeki çiftçiler tarafından yetiştirildiğini ve bitkinin kullanımının daha sonra Nil boyunca kuzeye yayıldığını gösteriyor. Bu yol boyunca meydana gelen kırmızı renk gibi gelişmeler ortaya çıkmış olmalıydı.


New Scientist. 21 Mayıs 2019.

Makale: Renner, S. S., Perez, O., Silber, M. V., Nesbitt, M., Preick, M., Hofreiter, M., & Chomicki, G. (2019). A 3500-year-old leaf from a Pharaonic tomb reveals that New Kingdom Egyptians were cultivating domesticated watermelon. bioRxiv, 642785.

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login