Antik Mısır’ın En Güçlü Kadın Hükümdarı Hatşepsut’tu

Eski Mısır’da hüküm sürmek genellikle bir erkek işi olarak düşünülürdü, fakat MÖ 15. yüzyılda bir kadın bu geleneği yıkarak tahta çıktı.

Hatşepsut’un mumyalanmış bedeni ancak 2007 yılında tespit edilebildi. Hatşepsut’u konu alan çoğu sanat eserinde (Mısır’ın Luksor kentindeki bu MÖ 15. yüzyıla ait heykel gibi) kadın firavun Hatşepsut sakallı olarak betimleniyor.

Adı Hatşepsut’tu ve 21 yıllık iktidarı boyunca elde ettiği başarılar onu Mısır’ın en büyük firavunları arasında yerleştirirken, ölümünden hemen sonra başlatılan acımasız bir sansür kampanyası tüm varlığının izlerini silmeyi amaçladı.

3.500 yıl boyunca tarihin gözünden kaçan Hatşepsut, daha çok tanınan Kleopatra’dan çok daha önemli bir figürdü. Hükümdarlığı sırasında, Krallar Vadisi yakınlarındaki etkileyici Deir el-Bahri anıt kompleksi de dahil olmak üzere birçok görkemli yapı inşa ettirdi ve barış ve refah dolu bir döneme liderlik etti.

Ancak onun meşruiyeti sağlam temellere dayanmıyordu. Hatşepsut, I. Thutmose ve eşi Ahmose’nin kızı olarak dünyaya geldi ve üvey kardeşi II. Thutmose ile evlenerek kraliçe oldu. Kardeşi/eşi MÖ 1479 yılında öldüğünde, Hatşepsut, tahta çıkamayacak kadar genç olan üvey oğlu III. Thutmose için naip olarak atandı.

(İlgili: Mısır’da Kadın Firavuna Ait Bir Tapınak: Hatşepsut Tapınağı)

Genç kral tahta çıkacak yaşa geldiğinde iktidarı devretmesi beklenirken, Hatşepsut farklı bir yol izledi ve kendisini firavun ilan ederek 1458 yılında ölene kadar tahtta kaldı. Firavunluk iddiasını güçlendirmek için sayısız heykel ve freskte kendisini kral giysileri ve sakal ile bir erkek olarak tasvir ettirdi.

Ancak onu kraliyet statüsünde en çok güçlendiren şey, uzman liderliği oldu. En büyük başarılarından biri, Kızıldeniz yakınlarındaki Punt diyarına düzenlediği ve altın, fildişi ve egzotik hayvanlar gibi büyük zenginliklerle geri döndüğü muazzam başarılı bir seferdi.

Ancak Hatşepsut’un ölümünden sonra III. Thutmose, tahtta hak iddia etme sırası kendisine geldiğinde, onun onuruna inşa edilen tüm anıtları yıkmaya ve adını silmeye başladı. Askeri açıdan başarılı bir firavun olmasına rağmen, üvey annesinin tahtı bu kadar uzun süre elinde tutmuş olmasından memnun olmayan III. Thutmose, onun başarılarını kendi efsanesine dahil etmeye kararlıydı.

1822 yılına gelindiğinde, arkeologlar Deir el-Bahri’de hiyeroglifleri çözerken Hatşepsut’un adını yeniden keşfetti ve III. Thutmose’un verdiği zararı düzeltmeye ve eski Mısır’ın en güçlü kadınının hikayesini bir araya getirmeye başladılar. 1903 yılında, dünyaca ünlü Mısırbilimci Howard Carter, Kadın Firavun’un boş lahdini Krallar Vadisi’nde bulmayı başardı, fakat mumyalanmış cesedi yakındaki küçük bir mezarda keşfedilene kadar bir yüzyıl daha geçecekti.

Son yıllarda arkeologlar, Hatşepsut’un adını taşıyan ve genellikle üstü çizilmiş ya da bir erkek firavunun adıyla kaplanmış birçok yıkılmış anıtın kalıntılarını buldular. Sonuçta, III. Thutmose’un başardığı tek şey, olağanüstü üvey annesinin mirasını daha da güçlendirmek oldu ve Hatşepsut’un cesurca yükselişi şimdi antik Mısır tarihinin en dikkat çekici olaylarından biri olarak kabul ediliyor.


IFL Science. 26 Ağustos 2024.

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login