Antik Mısır’ın En Genç Firavunu Tutankamon’un 4 Gizemi

Temmuz ayının başlarında bir arkeolog ekibi Mısır’ın Krallar Vadisi’nde daha önce bilinmeyen bir mezar keşfetti. Bu mezar Kral Tutankamon’un karısı Ankhesenamun’a ait olabilir. Ancak konuyla ilgili cevaplanması gereken hala pek çok soru bulunuyor.

En ünlü ve en gizemli firavunlardan biri olan Kral Tut, fotoğraf: Carsten Frenzl, Obernburg, Germany

Bu mezar odası, Ankhesenamun’un ilk kocası Tutankamon’un ani ölümünden sonra evlendiği Firavun Ay’ın mezarının yakınında bulunuyor. Kraliçe, bu ikinci evlilikten kısa bir süre sonra tarihi kayıtlardan siliniyor ve eğer bu onun mezarıysa, bu durum gizemleri aydınlatabilir.

Tutankamon’un karısının kaderi, belki de Antik Mısır tarihindeki en ünlü kral olan Tutankamon’u çevreleyen tek gizem değil.

Mezarının, İngiliz arkeolog Howard Carter tarafından keşfedilmesinden yaklaşık bir yüzyıl sonra bile hala Tutankamon’un hükümdarlığı, soyu ve nasıl öldüğü hakkında cevapsız pek çok soru bulunuyor.

1- Esrarlı Ölüm

Kral Tut (Tutankamon) öldüğünde sadece 19 yaşındaydı. Bu vakitsiz ölümünün sebebi üzerine çok sayıda araştırma bulunuyor ve tahminler yürütülüyor. Hipotezler arasında, en yakın danışmanları tarafından suikaste uğramasından, bir savaş arabası kazasına ya da sıtma gibi bir hastalıktan, genetik kemik problemlerine (muhtemelen anne babasının yakın akraba olması nedeniyle) kadar geniş bir yelpazede çeşitlilik bulunuyor.

Hatta, kralın, öldüğünde birkaç kırık kaburgaya sahip olması ve kalbinin mumyalanmamış olmasını bazı bilim insanları, muhtemelen bir av sırasında bir suaygırı saldırısı sonucu göğsüne almış olabileceği ezici darbeler olarak yorumluyor.

Mumyanın kötü durumu ve iyi korunamamış olması nedeniyle, bilim insanlarının Kral’ın ölümüne neden olan olay hakkında % 100 emin olması mümkün değil.

2- Kral Tut’un Anne ve Babası

Tutankamon’un, Firavun Akhenaten ve kraliyet ikincil eşlerinden biri olan Kraliçe Kiya’nın oğlu olduğuna inanılmakla birlikte belirsizlikler devam ediyor. 2010 yılında yayınlanan ve Kral Tut’un mumyasından alınan bir DNA örneği analizine dayanan bir araştırmada, ebeveynlerinin kardeş oldukları ortaya çıktı.

Bununla birlikte, bazı arkeologlar bu fikre katılmıyor ve genellikle üvey annesi olarak anılan Kraliçe Nefertiti’nin aslında onun annesi olabileceğini düşünüyorlar. Nefertiti ise Akhenaten’in kızkardeşi değil, kuzeni.

3- Nefertiti ile aynı mezarı paylaşmak

Geçtiğimiz birkaç yıldan beri, arkeologlar arasında Kral Tut’un mezarının gizli odaları içerip içermediği konusunda yoğun tartışmalar yaşanıyor.

Mezarın içinde yapılan radar taramaları ve analizler, aslında yapının kuzey ve batı duvarlarının arkasında boşluklar olduğunu önermiş ancak bazı bilim insanları, bunun gizli bölümlerin varlığını doğrulamak için yeterli bir kanıt olmadığını düşünüyorlar.

Uzmanlar Nefertiti’nın mezarı bulmaya yakın olabilirler mi? Akademisyenler buna katılmıyor. Fotoğraf: MICHAEL SOHN/AFP/Getty Images

Bununla birlikte, yapılan açıklamalar oldukça ilgi görüyor, zira gizli odalar gerçekten orada bulunuyorsa, bunlardan biri Tutankamon’un üvey annesi Kraliçe Nefertiti’nin mezar odası olabilir. Nefertiti’nin kalıntıları henüz keşfedilmedi ve bu hala Antik Mısır’ın en büyük gizemlerinden birisi.

4- Meteor Taşından yapılmış gizemli hançer

Tutankamon’un mezarında, birçok değerli eşya bulundu. Ancak, bu değerli eşyalar arasında bilim insanlarını şaşkına çeviren en önemli buluntu meteorit demirinden yapılmış değerli bir hançer, zira Antik Mısırlılar’ın, dünyada bol miktarda demir varken, hançerin metali için neden o kadar alışılmadık bir kaynak kullanmış oldukları büyük bir merak konusu.

Düşen yıldız hançeri, fotoğraf: Daniella Comelli / Pisa Üniversitesi

Antik Mısırlıların Tanrıların mekânı olan gökyüzünden gelen taşlar içerisinde demir bulunabileceğini bilmeleri mümkün olabilir. Özellikle bu göktaşları çok seyrek olduğu için Antik Mısırlılar için sembolik bir önemi olabilir. Sonuç olarak, demiri ilahi bir materyal olarak görmüş olabilirler ve bu sebeple onu gündelik işlerde kullanmak yerine sadece firavun gibi yüksek statüdeki insanlar için ayırmış olabilirler.


International Business Times – Léa Surugue – 20 Temmuz 2017

Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümünü bitirdikten sonra, Uludağ Üniversitesi'nde Arkeoloji Yüksek Lisansı'nı tamamladı. Daha sonra, İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi Bölümü'nde ikinci yüksek lisansına başladı ve Kültür Mirası üzerine odaklandığı bu programdan Kültür Mirası ve İletişim konulu teziyle mezun oldu.

You must be logged in to post a comment Login