Antik Mısır’da Bir Ailede En Büyük Oğul Gücü Elinde Tutuyordu

Yeni araştırmalar, Antik Mısır’daki aile yapısının sanıldığından çok daha ataerkil ve klan temelli olduğunu ortaya koyuyor.

C: Unsplash

Antik Mısırlıların aile sisteminin bizimkine çok benzediği uzun yıllar boyunca düşünülmüştü. Ancak doktora adayı Steffie van Gompel, gerçeğin biraz daha farklı olduğunu açıklıyor: “Mısır ailelerinde genellikle en büyük oğul ile diğer tüm çocuklar karşı karşıya gelirdi.”

“Antik Mısır’da, belirli dönemlerde zenginler evlendiklerinde evlilik sözleşmesi yapma seçeneğine sahipti.” Bu sözleşmelerde örneğin, her bir tarafın evliliğe ne kadar para getirdiği ve boşanma durumunda bu paranın kime kalacağı gibi konular yer alıyordu.

(İlgili: Kelt Erkekleri, Evlerinden Ayrılarak Eşlerinin Ailelerine Katılıyordu)

“Bu sözleşmelere bakarak genellikle Mısırlı kadınların o dönemdeki diğer toplumların kadınlarına kıyasla daha yüksek statüye sahip olduğu söylenir” diyor Van Gompel. “Örneğin Antik Yunan’daki kadınların aksine, mülk sahibi olmalarına izin veriliyordu. Bu nedenle Antik Mısır kadınları popüler kültürde genellikle ilerici ve feminist olarak tasvir edilir.”

Aile sistemini analiz etmek

Ancak Mısırlı kadınların mülk sahibi olabiliyor olması, onların bağımsız feministler olduğunu göstermeye yetmez. Van Gompel, “Mısırlı kadınların statüsünü gerçekten anlayabilmek için tüm aile sistemine bakmanız gerekir” diyor. “Sadece kimin kiminle evlendiği değil, kimin neyi miras aldığı ve hane halkının nasıl kurulduğu da önemlidir.” Tüm bu unsurlar evlilik sözleşmelerinde kayıt altına alınmıştı.

“Metinleri klasik Mısırbilimi yöntemleriyle analiz ettim; çevirilerini yaptım ve gerçekte ne söylediklerini mümkün olduğunca net şekilde belirledim” diye açıklıyor. “Daha sonra bu bulguları, tarihte var olmuş her türlü aile tipini tanımlayan tarihsel demografiyle birleştirdim.”

Klan sistemi

Bu çalışmalar bazı şaşırtıcı içgörüler ortaya koydu. Van Gompel şöyle açıklıyor: “Bugüne kadar, Mısır’daki aile sisteminin bizimkine çok benzer olduğu varsayılıyordu: Bir kadın ve bir erkek bir ev kurar, çocuklar büyüdüğünde kendi evlerini kurar ve orijinal hane dağılır. Ancak bu evlilik sözleşmelerine dayanarak işlerin farklı işlediğini söyleyebiliriz.

“Ben, Mısırlıların bir klan temelli aile sistemine sahip olduklarını savunuyorum. Bu sistemde yetişkin çocukların çoğu haneden ayrılsa da, bunlardan biri—tercihen en büyük oğul—ailenin evinde kalmak üzere seçilirdi. Bu kişi ve eşi anne-babanın evinde yaşamaya devam ederdi; böylece en azından geçici olarak üç kuşak birlikte yaşardı.”

En büyük oğullar en üstte

Bu durum, Antik Mısır’da “en büyük oğul”un büyük bir güce sahip olduğu anlamına geliyordu. Van Gompel, “Bazen Mısır’ın kelimenin tam anlamıyla ataerkil bir toplum olduğunu söylüyorum” diyor.

“Tüm güç, uzun süre boyunca yalnızca kızları değil, oğulları da kontrol eden kıdemli erkeklerin elindeydi. Örneğin, çocuklarının kimlerle evlenebileceğine onlar karar verir, evlilik gerçekleştikten sonra bile mülkiyet üzerindeki denetimi ellerinde tutarlardı. Sonuçta bu, aile mülküydü.”

Van Gompel’e göre, bir çocuğun tüm hanenin sorumluluğunu devralması, hane içinde bir ayrışma yaratıyor ve bu durum kadınlar için avantajlı bile olabiliyordu.

“Mısır’da genellikle mesele oğullara karşı kızlar değil, en büyük oğula karşı diğer tüm çocuklar şeklindeydi. Bu durum, kadın karşıtı görüşlerin gelişmesine daha az zemin hazırlıyordu. Hatta bazen kız çocukları aile soyunu sürdürmek için seçilebiliyordu. Eğer en büyük oğul yoksa, aileler mirası bir yeğene bırakmaktansa bir kız çocuğunu tercih edebiliyordu.”

Yani kadınların Antik Mısır’da belli bir hareket alanı ve kontrole sahip olduğu doğru. Ancak feminist ikonlar mıydılar? Van Gompel, “Maalesef bu çok sevilen düşünceyi yıkmış olabilirim” diyor.


Leiden University. 11 Haziran 2025.

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login