And Dağlarının İzole Bölgesinde 100’den Fazla Yapı Keşfedildi

Yüksek rakımlı kentsel merkezlerde yaşayan Chachapoya halkı, yüzyıllar boyunca İnka İmparatorluğu’nun işgaline direnmişti.

Gran Pajatén’de koruma çalışması. C: Heinz Plenge Pardo / World Monuments Fund

Peru’daki araştırmacılar, And Dağları’nın ıssız kesimlerindeki Kolomb-öncesi bir yerleşim olan Gran Pajatén’de daha önce bilinmeyen 100’den fazla arkeolojik yapı keşfettiklerini duyurdu.

Lima’nın yaklaşık 480 km kuzeyindeki, UNESCO Dünya Mirası Río Abiseo Milli Parkı’nda yer alan Gran Pajatén kompleksi, MS 9. ile 16. yüzyıllar arasında kuzeydoğu Andlar’da gelişen ve sonunda İnka İmparatorluğu tarafından işgal edilen Chachapoya uygarlığının kalıntılarını barındırıyor.

Gran Pajatén gibi, hem ıssız konumu, hem yüksek rakımı, hem de yoğun bitki örtüsü nedeniyle günümüz ziyaretçileri ve araştırmacıları için neredeyse ulaşılamaz alanlar, Chachapoya’lara “Bulutların Savaşçıları” lakabını kazandırdı ve onların İnka kolonizasyonuna diğer gruplardan daha uzun süre direnmesine yardımcı oldu.

Bu ıssızlık aynı zamanda Chachapoya uygarlığı etrafında bir gizem havası oluşmasına da katkıda bulundu.

(İlgili: And Dağları’nda Tarıma Geçişin Nedeni Kıtlık Değildi)

Gran Pajatén alanı ilk kez 1960’larda keşfedildi, fakat arkeologlar 1980’lerde 26 yapı kaydettikten sonra araştırmalar durakladı. Dünya Anıtlar Fonu’nun (WMF) duyurduğu bu son keşifler, gizemli antik uygarlığın araştırılmasında bir dönüm noktası niteliğinde.

“Uzmanlar Gran Pajatén’in kapsamının daha büyük olduğundan şüpheleniyordu, ama bulgularımız ölçek açısından olduğu kadar alanın rolünü ve önemini nasıl yeniden çerçevelediği açısından da beklenmedikti” diyor WMF Peru Direktörü Juan Pablo de la Puente.

WMF’nin açıklamasına göre, “orman örtüsünün üzerinden görmeyi” sağlayan lidar tarama ve fotogrametri gibi teknolojileri kullanan arkeologlar, 2022’den beri Gran Pajatén’de yürüttükleri çalışmalarla, deniz seviyesinden neredeyse 3.000 metreye ulaşan yüksekliklerde tarımsal terasları, dairesel yapıları ve uçurum mezarlarını içeren sofistike bir kentsel yerleşimi ortaya koydu.

Alanların dijital haritalanması, araştırmacıların bulguları doğal çevre ile ve La Playa, Papayas ve Los Pinchudos gibi diğer Chachapoya alanları arasındaki bölgesel Kolomb-öncesi yol ağıyla ilişkilendirerek işlemesine olanak tanıdı. İnsan figürlerinin yüksek kabartmalı frizleri ve taş mozaikleri, Gran Pajatén’in merkezi kültürel rolüne işaret ediyor.

De la Puente, bu alanın Peru Andları’nda yüksekten göze çarpan görsel hâkimiyetine dikkat çekerek, “Alan muhtemelen törensel ve simgesel bir öneme sahipti; aynı zamanda stratejik bir kültürel ve bölgesel merkez işlevi görüyordu” diyor.

Arkeolojik bulgular, Gran Pajatén’in 14. yüzyılda Chachapoya halkı tarafından iskân edildiğini doğruluyor; toprak tabakası analizleri ise alanın daha da erken kullanılmış olabileceğine işaret ediyor. Burası, İnka İmparatorluğu’nun bugün San Martin olarak bilinen dağlık bölgeye genişlemesine kadar yaklaşık iki yüzyıl boyunca Chachapoya dünyasının merkez noktası olarak kaldı.

Araştırmacılar, 2023 yılında Gran Pajatén’deki bir yapı üzerinde için çalışıyor. C: Heinz Plenge Archive / World Monuments Fund

Günümüzde koruma uzmanları, uzak alanın bütünlüğünü ve diğer araştırmacılar için bilimsel faydasını koruyarak onu muhafaza etmeye çalışıyor. Erişimi kolaylaştırmak için bir miktar bitki örtüsü temizlendi ve risk altındaki bazı yapılar, taş strüktürleri asıllarını değiştirmeden güçlendirmek üzere özel formüle edilmiş kil bazlı bir karışımla işlemden geçirildi.

Engebeli alan hâlâ çoğu ziyaretçi için erişilmez olsa da, dijital haritalama ve 3B görselleştirmeler bu uzak yerleşimi turistler ve araştırmacılar için daha erişilebilir kılıyor.

WMF Başkanı ve CEO’su Bénédicte de Montlaur, “Gelişmiş teknolojiyi kullanarak, ekibimiz Gran Pajatén’i hayata geçiren olağanüstü görsel ve bilimsel dokümantasyonu, hassas çevresini korurken toplayabildi” diyor. “Bu araçlar, düşünceli ve sürükleyici dijital hikâye anlatımıyla öykülerini geniş kitlelerle paylaşmamıza olanak tanıyacak.”

Araştırmacılar yüzlerce yeni yapıyı haritalamış olsalar da, lidar verilerinin yalnızca yüzde 10’unu işleyebildiler.

De la Puente, “Beni en çok heyecanlandıran şey, daha yalnızca yüzeyi kazıyor olmamız. Önümüzdeki yol olasılıklarla dolu ve biz bu yolculuğa daha yeni başlıyoruz” diyor.


Smithsonian Magazine. 4 Haziran 2025.

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Tarih bölümü mezunu. Antik Çağ Tarihinde yüksek lisans yaptı. Arkeoloji ve eski çağ kültürleri alanında kariyer hedefi var.

You must be logged in to post a comment Login