Sayısız medeniyetin kalıntılarını barındıran Anadolu’dan çıkan eserler, günümüzde dünyanın farklı bölgelerindeki müzelerde sergileniyor.
Anadolu, tarihin her döneminde insanlık için çok önemli bir yere sahip. Dolayısıyla bu topraklarda sayısız medeniyetin izlerine rastlamak mümkün. Ancak bir açık hava müzesi olarak nitelendirilen Anadolu için, kaçakçılık ve tahribat büyük bir sorun teşkil ediyor. Geçmişte Anadolu’dan pek çok eser ya kaçırıldı, ya da izin dahilinde başka ülkelere götürüldü. Hatta günümüzde yapılan kaçak kazılarda bulunan birçok eseri, yıllar sonra başka ülkelerin müzelerinde görme ihtimalimiz de var.
Gelin birlikte bu eserlerden bazılarının şu hangi ülkelerde bulunduklarını öğrenelim. Tüm eserlerin ve yapıların ait oldukları coğrafyaya dönmesi dileklerimizle.
#AnadoluEserleriNerede
1- Nereidler Anıtı (British Museum)
Günümüz Kaş sınırlarındaki Ksanthos Antik Kenti’nde ortaya çıkarılan muhteşem Nereidler Anıtı
Antik dönemde Likya’nın başkentliğini yapan Ksanthos’ta bulunan en büyük ve türünün Anadolu’daki ilk örneği olan tapınak planlı anıt mezar.
MÖ 390 civarında, Akhamenid İmparatorluğu altında batı Likya’yı yöneten Xanthos Hanedanı kralı Arbinas adına yapıldığı düşünülüyor. Adını, sütunları arasına yerleştirilmiş Nereid (su perileri) heykellerinden alan anıt, hem Pers hem Grek kültürlerinin Likya medeniyetine etkisini açıkça ortaya seriyor.
1840 yılında Charles Fellows tarafından keşfedildikten sonra neredeyse tamamı sökülerek gemiyle Londra’ya taşındı. Bugün ise rekonstrüksiyonu, British Museum’un en önemli eserleri arasında.
2- Zeus Sunağı ya da Büyük Sunak olarak da adlandırılan Pergamon Sunağı (Pergamon Müzesi)
Büyüklüğü ile bir tapınağa benzer, öyle ki Athena Tapınağı, Zeus Sunağının iç avlusuna sığacak boyutlarda. 10 metre yüksekliğindeki mermer yapı, 35 metre genişliğinde ve 33 metre derinliğinde. Yapının inşasına, MÖ 180 yıllarında Pergamon Kralı II. Eumenes’in Galatları Magnesia’da kesin bir şekilde mağlup etmesinden sonra başlandığı düşünülüyor.
Sunak, üzerindeki kabartmalarıyla ön plana çıkıyor. Tanrılar ve Devler (Gigantlar) arasındaki savaşı anlatan büyük frizdeki kabartmalar, Helenistik dönemin en önemli plastik eserleri arasında. Sunağın avlusunda Attalos Hanedanının kahramansal mitolojik kökenini anlatan Telephos Frizi yer alıyor.
Bu görkemli yapının kalıntıları 1870’li yıllarda Alman mühendis Carl Humann tarafından, o zamanın Prusya’sına kaçırıldı. Bugün, Berlin’deki Pergamon (Bergama) Müzesi’nde sergileniyor.
3- Halikarnassos’tan Mozaik (British Museum)
Geç Roma dönemine ait bu taş mozaikte, siyah bir çerçeve içerisindeki defne çelenginin merkezinde, Grekçe Sağlık, Yaşam, Sevinç, Barış, Neşe ve Umut sözcükleri yazılı.
1,14 m x 1,14 m boyutlarındaki eser, MS 4. yüzyıla tarihleniyor. Bodrum’da yer alan Halikarnassos antik kentinde bulunan eser, günümüzde ise British Museum koleksiyonuna ait.
4- Troya’dan Büyük Diadem (Puşkin Müzesi)
Troya’nın II. katmanında bulunan ve antik mücevher sanatının eşsiz bir örneği olan büyük diadem, yaklaşık olarak MÖ 2400-2200 aralığına tarihleniyor. Heinrich Schliemann’ın bulduğu ve sonrasında Atina’ya kaçırdığı buluntu grubuna ait. Günümüzde Puşkin Müzesi’nde bulunuyor.
3. fotoğrafta, üzerindeki Troya eserleri ile Heinrich Schliemann’ın eşi Sophia Schliemann’ı görüyorsunuz.
Dünyanın dört bir yanına dağılan eserlerin büyük bir kısmı, Puşkin Müzesi’nde bulunuyor ve 1991’den beri Türkiye’ye getirilmeleri için diplomatik çalışmalar sürdürülüyor.
5- Knidos Aslanı (British Museum)
Bu devasa mermer aslan, Türkiye’nin güneybatı kıyısındaki antik şehir Knidos’taki (bugünkü Datça yakınlarında) bir mezarlık alanında bulundu. Mermerin kendisi Ege Denizi’nden Atina kenti yakınlarındaki Penteli Dağı’ndan getirilmiş. Aslanın alt çenesi ve ön pençeleri eksik. Gözleri bir zamanlar muhtemelen metal ya da camla doldurulmuştu.
Hangi döneme dayandığı kesin olarak bilinmemekle beraber, MÖ 2. yüzyılda yapıldığı düşünülüyor. 1858 yılında Knidos antik kentini kazan Charles Thomas Newton’a yardım eden İngiliz arkeolog Richard Popplewell Pullan tarafından keşfedildi. Knidos Aslanı’nın yanı sıra, bu kazılar sırasında bulunan değerli eserlerin çoğu Londra’daki British Museum’a götürüldü.
6- Miletos Antik Kenti’nden Güney Agora Kapısı -modern ilaveler ile rekonstrüksiyonu- (Pergamon Müzesi)
Neredeyse 29 metre genişliğinde ve 17 metre yüksekliğinde olan yapıdaki orijinal mermer parçaların oranının yüzde 60’ın üzerinde olduğu tahmin ediliyor. İki katlı kapı MS 2. yüzyılın başlarında zengin ticaret kenti Miletos’un merkezinde, iki büyük meydan olan Agora ve Güney Pazarı arasındaki görkemli bir geçit olarak inşa edildi. Klasik antik dönemdeki çoğu mermer yapı ve heykeller gibi orijinal görünümünde renkliydi ve birçok Yunan ve Roma binası gibi içerisinde heykeller bulunuyordu.
1899 yılında Alman arkeologlar tarafından antik kentte başlatılan kazılarda ortaya çıkartılan kapı, 1907 yılında Almanya’ya taşındı. Toplamda 750 ton ağırlığa sahip olan kapı şu anda Berlin Pergamon Müzesi’nde sergileniyor.
7- Satala Antik Kenti’nde bulunan bronz Aphrodite büstü (British Museum)
1872 yılında Gümüşhane’deki Satala Antik Kenti arazisinde kazı yapan bir adam bronz bir objeye denk geldi. Bulunan bronz Aphrodite büstü daha sonra İstanbul’a ve İtalya’ya yolculuk etti. İtalya’da Alessandro Castellani isimli şahıs ise en sonunda eseri British Museum’a sattı.
Bronz heykelin bütünüyle çıkarıldığı söylentileri olsa da gövdesi hiçbir zaman bulunamadı. Bronz büstün üstünde çapa izi bulunmakta fakat suratı oldukça sağlam. Gözlerinin değerli taşlarla ya da cam macunu ile doldurulduğu düşünülüyor. Eser, MÖ 1. yüzyıla tarihlendiriliyor.
8- İhtiyar Balıkçı Heykeli (Pergamon Müzesi)
Aydın Aphrodisias Antik Kenti’nde yer alan Tiberius Portikosundaki havuzda mermer bir heykelin baş kısmı bulundu. Prof. Dr. Kenan Erim, bu baş kısmının Berlin’deki Eski Müze’de sergilenen Roma dönemine ait “İhtiyar Balıkçı” isimli heykele ait olduğunu belirledi.
Heykelin gövde kısmı, antik kentte 1904 yılında bulunduktan sonra, Fransız arkeolog Paul Gaudin tarafından yurtdışına kaçırılmıştı.
Bunun üzerine, baş ve kol kısmı Geyre’deki Aphrodisias Müzesi’nde bulunan eserin orijinal gövdesinin Türkiye’ye iadesi için girişimler yapıldı ve bu talep yıllardır sürüyor.
9- Antakya’da bulunan Üç Güzeller Mozaiği (Louvre Müzesi)
Paris, Hermes adına altın elmayı üç tanrıça arasından en güzeline götürmelidir; Athena, Hera veya Aphrodite. Paris, Aphrodite’i seçer.
MS 115–150 aralığına tarihlenen bu mozaik, imparator Augustus döneminde bir evin yemek odasını (triclinium) süslüyordu. Konunun incelikle işlenmiş olması, bu temanın muhtemelen bir duvar resminden esinlendiğini gösteriyor. Günümüzde Louvre Müzesi’nde sergileniyor.
10- Antakya’da bulunan Mevsimler Mozaiği (Louvre Müzesi)
Mevsimlerin ve av sahnelerinin betimlendiği bu mozaik, MS 325 civarına tarihleniyor. Antakya Harbiye (Daphne) bölgesinde bulunan eser, günümüzde Louvre Müzesi’nde sergileniyor.
11- Halikarnassos Mozolesi Kalıntıları (British Museum)
Karya Kralı Mausolos için yaptırılmış ve aynı zamanda Antik Dünyanın Yedi Harikası’ndan biri olarak kabul edilen bu anıt mezar, Yunan ve Mısır sanatının sentezlendiği farklı mimarisi ile o kadar etkileyiciydi ki, “mozole” kelimesi artık birçok anıtsal mezar için kullanılıyor.
Yüksek bir podyum üzerinde duran piramit çatılı yapı, yaklaşık 40 metre yüksekliğindeydi ve Mausolos ile karısı Artemisia’nın heykelleri de dahil olmak üzere çok miktarda heykelle abartılı biçimde süslenmişti.
15. yüzyılda depremle yıkıldığı ve ardından Saint-Jean şövalyeleri tarafından Bodrum Kalesi’nin yapımında taş ocağı olarak kullanıldığı için günümüze ulaşabilmiş az kalıntısı Bodrum’da açık hava müzesi olarak sergileniyor.
Zamanında mozoleyi süsleyen Mausolos ve Artemisia’nın heykelleri, mermer kabartma levhalar ve piramit çatıyı taçlandıran mermerden dört atlı arabanın parçaları ise 1857’de arkeolog Charles Thomas Newton tarafından İngiltere’ye götürüldü ve şimdi British Museum koleksiyonları arasında.
12- Hermes ve bebek Dionysos’u gösteren Roma dönemi taban mozaiği (Worcester Sanat Müzesi / ABD)
MS 4. yüzyıla tarihlenen bu muhteşem eser, Antakya’da bulundu. Günümüzde ABD’deki Worcester Sanat Müzesi’nde sergileniyor.
13- Herakles ve Dionysos’un İçki Yarışması sahnesini betimleyen mozaik (Worcester Sanat Müzesi / ABD)
MS 2. yüzyıl tarihli bu mozaik, Antakya’da Roma döneminden kalma zarif bir villanın yemek odasının (triclinium) zeminini süsleyen beş taban mozaiğinden biriydi.
Uygun bir şekilde, şarap tanrısı Dionysos’un merkezde uzandığı efsanevi bir sempozyum veya içme yarışmasını tasvir ediyor. Günümüzde ABD’deki Worcester Sanat Müzesi’nde sergileniyor.
14- Pergamon Antik Kenti’nde bulunan Athena Tapınağı Propylonu (Pergamon Müzesi)
Kentin koruyucusu sayılan strateji, sanat ve savaş tanrıçası Athena adına yapılan Athena Tapınağı, Pergamon Akropol’ünün en önemli yapılarından biriydi. Arkaik dönem Anadolu mimarisinin ilk ve tek Dor tapınağı olan yapı, MÖ 6. yüzyılın ikinci yarısında inşa edildi.
Athena Tapınağı’nın birçok parçası Berlin’deki Pergamon Müzesi’ne götürülerek aslına uygun biçimde orada yeniden kurulurken, Pergamon’da ise yalnızca temelleri kaldı.
15- Ksanthos Antik Kenti’nden Payava Lahdi (British Museum)
Ksanthos Antik Kenti’nden 1884 yılında British Museum’a götürülen Payava Lahdi.
İki mezar odalı ve kabartmalarla bezeli MÖ 4. yüzyıl tarihli bu lahit, kentin görkemli yapıtlarından biri. Adı yazıtta geçen Payava, sadece bu lahitten biliniyor. Anıtın üzerindeki kabartmalar, Payava’nın hayatındaki çeşitli olayları sahneliyor. Lahitin en alt katı Türkiye’de bulunurken diğer üç katı günümüzde British Museum’da sergileniyor.
16- Antalya’daki Perge Antik Kenti’nden Tykhe heykeli (Belçika Brüksel Kraliyet Sanat Müzesi)
Perge’de bulunan bir yazıtta, kentin soylu ailelerinden “Titus Phlavius Clemens Pelopidianos’un” adı geçiyordu. Araştırmacılar daha sonra bu adın, Belçika’da sergilenen Tykhe heykelinin kaidesinde de “T(itus) Fl(avius) Clemens Pelopidianus” şeklinde yer aldığını, böylelikle heykelin Perge antik kentinden olduğunu belirlediler.
Eserin iadesi için günümüzde sergilendiği Belçika Brüksel Kraliyet Sanat Müzesi ile iletişim başlatılmış olsa da henüz bir sonuca bağlanmadı.
Antik dünyada Romalılar tarafından “Fortuna” olarak adlandırılan Tykhe; denizlerin ve ırmakların tanrısı Okeanos’un kızıydı. Antik Yunan’da kader, talih, başarı tanrıçası olarak kabul edilen Tykhe, heykellerinde, genellikle bir elinde bereket boynuzu ya da insanları yönettiğine inanılan bir “tekne dümeni” tutarken betimleniyor.
17- Ksanthos Antik Kenti’nden Harpy Anıtı (British Museum)
Likya bölgesi antik dönemde inşa edilmiş olan kaya mezarları ile ünlü. MÖ 480-470’e tarihlenen Harpy Anıtı da en erken ve en önemli Likya anıtlarından biri olan bir mezar odası. Ksanthos tiyatrosuna yakın bir biçimde inşa edilen 8,87 metre uzunluğundaki anıt üzerinde mitolojik figürler, krala sunulan hediye sahnesi ve cenaze alayı gibi sahneler betimlenmiş.
Anıt adını Harpy’leri andıran dört kanatlı kadın figüründen alsa da, günümüzde bu figürlerin Harpy olmadığı konusunda fikir birliği bulunuyor. Ksanthos Antik Kenti’ne ait en önemli eserlerden biri olan Harpy Anıtı’nın kabartma ve frizlerinin büyük kısmı, günümüzde British Museum’un Likya Salonu’nda sergileniyor.
18- Hatay’daki antik Alalah (modern adıyla Aççana Höyük) bölgesinde bulunan İdrimi Heykeli (British Museum)
İdrimi Heykeli, 1930’larda İngiliz arkeolog Leonard Woolley tarafından Alalah bölgesinde bir tapınağın kalıntılarında bulundu. MÖ 16. yüzyıldan kalma heykel, Akad dilinde yazılmış Kral İdrimi’nin uzun biyografik yazıtı ile ünlü. Yazıtı, yazar tarafından imzalanmış benzersiz bir metin türü. 1939’dan beri British Museum’da bulunuyor.
19- Smyrna’dan Dionysos Başı (Hollanda Ulusal Arkeoloji Müzesi)
Dionysos’u betimleyen bu mermer baş, Smyrna Antik Kenti’nde (günümüzde İzmir) bulundu ve yaklaşık olarak MS 100-125 aralığına tarihleniyor.
Genç, sakalsız bir tanrı olarak tasvir edilen Dionysos’a ait mermer baş, muhtemelen Teos tapınağındaki Dionysos heykeline aitti. 1732’de Hollanda konsolosu tarafından Smyrna’dan Amsterdam’a gönderildi ve günümüzde Hollanda’daki Ulusal Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor.
20- Antalya’daki Korydalla antik kentinden “Sion Eserleri” (Dumbarton Oaks Müzesi / ABD)
Antalya Kumluca sınırlarındaki Korydalla Antik Kenti’nde 1963 yılında bulunan ve MS 6. yüzyıla tarihlenen buluntu gurubu altın ve gümüşten yapılmış litürjik kilise eşyalarından oluşuyor ve “Sion Eserleri” olarak biliniyor.
Bir bölümü Antalya Müzesi’nde koruma altında olan ve sergilenen eserlerin bir kısmının ise, yasadışı yollarla Türkiye’den yurtdışına kaçırıldığı ve ABD’nin Dumbarton Oaks Müzesi’ne satıldığı tespit edildi. Eserlerin ülkemize iadesi için görüşmeler sürdürülüyor.
You must be logged in to post a comment Login