Örtü örülecek kadar kalın yünlü az bilinen bir köpek soyu, Amerika yerlileri tarafından binlerce yıl boyunca seçici olarak yetiştirilmiş.
Örtü örülecek kadar kalın yünlü, az bilinen bir köpek soyu, Avrupa kolonizasyonunun ardından hızlı bir şekilde yok olana kadar, Kuzeybatı Pasifik’teki Yerli Amerikalılar tarafından binlerce yıl boyunca seçici olarak yetiştirildi.
Yeni araştırma, postu 1859’da Smithsonian Enstitüsü’ne gönderilen ve 2000’li yılların başına kadar büyük ölçüde unutulan, hayatta kalan son Sahil Salish yünlü köpeklerinden biri olan “Mutton”un genetik analizine dayanıyor.
Sahil Salish kabilesinin katkıda bulunduğu röportajlar, köpeklerin yerli toplumlarda daha önce yeterince takdir edilmeyen yüksek bir statüye sahip olduğunu, hayvanlara ailenin üyeleri olarak saygı duyulduğunu ve en değerli eşyalarını amblemleriyle süslediklerini ortaya çıkardı.
(İlgili: Eski Amerika Yerlileri, Yün için Köpek Yetiştiriyordu)
Köpeklerin yünleri koyun gibi kırpılmıştı; Sahil Salish dokumacıları bu yünü törensel ve manevi amaçlara hizmet eden örtüler ve sepetler yapmak için kullanıyordu.
Şu anda Amerikan Doğa Tarihi Müzesi’nde moleküler biyolog olan çalışmanın baş yazarı Audrey Lin, “Avrupalıların gelişinden sonra Amerika kıtasındaki sömürge öncesi yerli köpeklerin neden ve nasıl yok olduğunu hep merak etmişimdir.” diyor.
Köpeklerin ilk kez nerede ve ne zaman evcilleştirildiği belirsizliğini koruyor, ancak Amerika’ya yerleşen ilk insanlardan bazılarının 15.000 yıl öncesinden köpek arkadaşlarını da yanlarında getirdikleri açık.
Bununla birlikte, Batılı yerleşimcilerin birkaç yüzyıllık süresi içinde bu türlerin tamamı neredeyse yok oldu ve modern Amerikan köpekleri, kayıp kuzenlerine ait son derece az genetik materyal içeriyor.
Genetik analiz
Lin, Mutton’la ilk kez Smithsonian’da doktora sonrası araştırmacı olarak çalışırken tanıştı ve 20. yüzyılın başlarında ortadan kaybolan tüylü köpeklerin genetiği üzerine neredeyse hiçbir çalışma yapılmadığını öğrenince hem şaşırdı hem de heyecanlandı.
Genetik analize göre yünlü köpeklerin diğer soylardan 5.000 yıl öncesinde ayrıldığı ortaya çıktı; bu tarih, bölgedeki arkeolojik bulgularla örtüşüyor.
Lin, köpek yetiştiriciliğinin izole edilmiş kapalı alanlarda veya kıyı adalarında yapıldığına dair yerli anlatımlarını hatırlatarak, “Soy içi üremenin izlerini bulduk, bu da gösteriyor ki… üreme çok uzun bir süre boyunca çok dikkatli bir şekilde sürdürülmüş.” diyor.
Mutton örneğinin kendi genetiği, Avrupa ırklarının tanıtılmasından onlarca yıl sonra yaşamasına rağmen yüzde 85’inin sömürge öncesi olduğunu gösterdi; bu da yerli halkın, köpekler yok olana kadar soyunun saflığını koruduğu fikrini güçlendiriyor.
Ekip, Mutton’un genomundaki 11.000 geni analiz ederek 28 genin tüy büyümesi ve folikül yenilenmesiyle bağlantılı olduğunu tespit etti ve yünlü mamutlarda ve nadir doğuştan anormallikleri olan insanlarda benzer belirteçler buldu.
Mutton’un DNA’sı, soyunun öyküsünü anlatırken, karbon ve nitrojenin kimyasal izlerini incelemek aynı zamanda Mutton’un 1,5 yıllık kısa yaşamı boyunca bireysel anlık görüntüsünü de sunuyordu.
Bu durum, yavru Mutton’ın şeker kamışı ve mısır unu ile ziyafet çektiğini, ancak daha sonra Amerika Birleşik Devletleri ile Britanya Kanadası arasındaki sınır sorunlarını çözmek için yapılan bir keşif gezisinin parçası olan etnograf George Gibbs’in gözetiminde Kuzeybatı Pasifik’te seyahat ederken bir av diyetine döndüğünü ortaya çıkardı.
Ancak hikaye, Batılı araştırmacılar tarafından tamamen göz ardı edilmese de sözlü tarihleri uzun süre göz ardı edilen Sahil Salish Yaşlıları ve Usta Dokumacılar tarafından sağlanan bağlam olmadan eksik kalacaktı.
Baskın anlatı, yerli toplulukların, üretilen tekstillerin ortaya çıkmasından sonra köpeklerine bakma konusundaki ilgilerini yitirdikleriydi, ancak ortak yazar, Skokomish yerli nüfusunun Gelenek Taşıyıcısı Michael Pavel, hiçbir şeyin gerçeklerden bu kadar uzak olamayacağını söylüyor.
“Öğrendiğimiz şey, halkımızın sömürgeleştirme, soykırım ve asimilasyonla karakterize edilen çok olumsuz bir tarih kesitiyle karşı karşıya olduğuydu; hayatımızın bizi geleneksel kültürümüzle, törenlerimizle ve tarihimizle ilişkilendiren her yönü yok edildi.”
Yünlü köpekler yalnızca yüksek rütbeli kadınlar tarafından yetiştiriliyordu. Bu durum, sömürgeci Hıristiyan misyonerlerin öfkelenmesine neden olan bir uygulamaydı.
Üstelik Avrupalıların getirdiği çiçek hastalığı, bazı durumlarda Sahil Salish köyü nüfusunun yüzde 90’ını yok etti ve hayatta kalanlara, sevdikleri hayvanların bakımı için çok az kaynak kaldı.
AFP. 17 Aralık 2023.
Makale 1: Audrey T. Lin et al. (2023). The history of Coast Salish ‘Woolly Dogs’ revealed by ancient genomics and Indigenous knowledge. Science.
Makale 2: Ludovic Orlando. (2023). The history of the Coast Salish “woolly dogs”. Science.
You must be logged in to post a comment Login