Amerika Uyuşturucusu İtalya’ya Düşünülenden Çok Önce Gelmiş

Mumyalaşmış beyinlerde bulunan kokain, Yeni Dünya’ya ait bu uyuşturucunun İtalya’ya düşünüldüğünden 200 yıl önce geldiğini ortaya çıkardı.

Hastalığın geç ve ciddi bir formu olan üçüncül sifilizin belirtileri, 17. yüzyılda kokain testi pozitif çıkan kişilerden birinin bu fotoğrafında ve röntgeninde görülüyor. C: Gaia Giordano ve diğerleri. 2024.

Araştırmacılar, Milano’daki bir mahzende gömülen 17. yüzyıla ait kişilerin mumyalaşmış beyin dokusunda beklenmedik şekilde kokain izlerine rastladı.

Mumyalaşmış beyin dokusunda bulunan kokain kalıntıları, Avrupalıların 17. yüzyılda — yani Yeni Dünya bitkisinin Eski Dünya’da bilinen en erken kullanımından iki yüzyıl önce — tıbbi ya da eğlence amaçlı olarak koka yaprağı çiğnediğini ortaya koyuyor.

Araştırmacılar, Ospedale Maggiore adlı Milano’daki yoksulların tedavi edildiği “öncü bir hastanede” gömülen iki kişide bu kalıntıları keşfetti.

Mahzende gömülen yaklaşık 10.000 kişiden, araştırmacılar 1600’lerde hastanede ölen ve doğal olarak mumyalaşmış dokuz kişinin beyin dokusunu inceledi. Doku üzerinde yapılan toksikolojik analiz, kütle spektrometresi kullanılarak gerçekleştirildi. Bu cihaz, bir örneğin kimyasal bileşimini, moleküllerinin kütlesini ölçerek tanımlar.

(İlgili: Bu Çocuk Kurban Edilmeden Önce Psikoaktif Kaktüs Yemiş)

Analiz, iki kişide kokain, higgrin ve benzoylekgonin adlı üç ana molekülü ortaya çıkardı. Higgrin varlığı, dokulardaki kokainin koka yapraklarını tüketmekten kaynaklandığını gösteriyor. Modern zamanlarda kullanılan kokain tuzu tüketimi higgrin üretmez.

Kokain, Güney Amerika’ya özgü koka bitkisinin (Erythroxylum coca) yapraklarından elde edilir. İtalyan kâşif Amerigo Vespucci, 1499’da bugünkü Venezuela’ya ulaştığında, yerli halkın koka yapraklarını kireç ve kavrulmuş kabuklarla çiğnediğini fark etti. Daha sonra, İspanyollar İnka İmparatorluğu’nun koka bitkisi mahsullerini kontrol ettiğini ve bunları dini, eğlence ve tıbbi amaçlarla kullandığını gözlemledi.

Araştırmacılar, “Gerçekten de, İnka halkı onu açlık ve susuzluğu giderme gücüne sahip, canlandırıcı etkiler üreten, ilaç olarak kullanılabilen (antiseptik ve ağrı kesici olarak, sindirime yardımcı olmak, astımı, mide ağrısını, göğüs ağrısını ve yaralarını iyileştirmek, burun kanamasını ve kusmayı azaltmak için) ve bir refah hissi uyandıran mucizevi ve büyülü bir bitki olarak görüyordu” diyor.

İspanyol işgalciler koka yapraklarının tıbbi ve eğlence amaçlı kullanımlarını öğrenmelerine rağmen, başlangıçta bunu gizli tutup altın, gümüş, şeker ve tütün gibi diğer kaynaklara odaklandılar. Ancak koka yapraklarını çiğnemek, İspanyolların altın ve gümüş madenlerinde ve tarlalarda aralıksız çalışabilmesini sağladı. Koka yapraklarını Avrupa’ya göndermeye çalışan az sayıda sömürgeci, bitkinin okyanus aşırı yolculuk sırasında bozulduğunu gördü, bu da bitkinin 1800’lere kadar Avrupa’ya gelmesini engelledi.

Ancak şimdi, bu bitkinin daha önce Avrupa’ya ulaştığı anlaşılıyor. Kokain testine tabi tutulan kişilerle gömülü olan bir kişinin kemiğine yapılan radyokarbon tarihlemesi, bu kişinin yaklaşık 350 yıl önce yaşadığını gösteriyor.

Çalışmanın baş yazarı ve Milano Üniversitesi’nde arkeotoksikoloji doktorası yapan Gaia Giordano, “Bu laboratuvar analizleri, Erythroxylum spp.’nin Avrupa’ya geliş tarihini neredeyse iki yüzyıl geriye çekmekle kalmıyor, aynı zamanda bazı Milanoluların bu Yeni Dünya bitkisiyle temas ettiğini ve yapraklarını çiğneyerek ya da çay olarak tükettiğini ortaya koyuyor” diyor.

Ospedale Maggiore’deki hastane kayıtları 19. yüzyıla kadar kokaini bir tedavi olarak belirtmiyor, bu yüzden araştırmacılar bu iki kişinin koka yapraklarını kendilerinin temin ettiğini düşünüyor. Beyin dokusunda kokainin bulunması, kokain alımının bu kişilerin ölümüne yakın bir zamanda gerçekleştiğini düşündürüyor. İlginç bir şekilde, bu koka kullananlardan biri aynı zamanda üçüncü aşama frengi hastasıydı ve Scientific Reports dergisinde 2023 yılında yayımlanan bir çalışmada afyon kullandığı tespit edilmişti.

Giordano, bu iki kişinin koka yapraklarını ya eğlence amaçlı ya da kendilerini tedavi etmek için kullandığını düşünüyor. “Bu bitki hastanede çalışmayan şifacılar tarafından bir tıbbi ilaç olarak da verilmiş olabilir” diyor.

17. yüzyılda Milano Dükalığı İspanyol yönetimi altındaydı ve Amerika’dan gelen deniz ticaretinin destinasyonlarından biriydi. Bu yüzden, bazı koka bitkilerinin yetkililerden habersiz Milano’ya ulaşmış olması mümkün. Yüzyıllar sonra kokain dünya çapında yayıldı ve “psikoaktif özellikleri nedeniyle yaygın bir bağımlılık maddesi haline geldi ve 20. yüzyılda dünya genelinde aşırı doz ölümlerinin beşte birine neden oldu” diyor araştırmacılar.


Live Science. 19 Eylül 2024.

Makale: Giordano, G., Mattia, M., Biehler‐Gomez, L., Boracchi, M., Porro, A., Sardanelli, F., … & Cattaneo, C. (2024). Forensic toxicology backdates the use of coca plant (Erythroxylum spp.) in Europe to the early 1600s. Journal of Archaeological Science, 170, 106040.

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login