Almanya’da II. Dünya Savaşı Enkazında Samuray Kılıcı Bulundu

17. yüzyıla ait zengin süslemeli kılıç, II. Dünya Savaşı sırasında yıkılan bir mahzende bulundu, ancak oraya nasıl geldiği bilinmiyor.

Restorasyonunun ardından Wakizashi kılıcı. Kumaş şeritler ve altta yatan bakırdan yapılmış süsleme görülebiliyor. (C: Staachliche Museen zu Berlin, Museum für Vor- und Frühgeschichte / Anica Kelp)

Almanya’da arkeologlar, II. Dünya Savaşı sırasında yıkılan bir mahzenin kalıntıları arasında, 17. yüzyıldan kalma nadir bulunan bir Japon samuray kılıcı ortaya çıkardı.

Ekip, Berlin’in en eski meydanı olan Molkenmarkt’ta kazı yaparken “wakizashi” olarak bilinen ve aşırı derecede aşınmış bir kısa kılıç keşfetti. Arkeologlar ilk başta, bu silahın askeri bir tören kılıcı olduğunu düşündü, ancak daha sonra yapılan detaylı analizler, kılıcın aslında Edo dönemi Japonya’sına (1603-1868) ait olduğunu ortaya çıkardı. Berlin Devlet Müzeleri Tarihöncesi ve Erken Tarih Müzesi’nden yapılan açıklamaya göre, kılıcın bıçağı daha da eski bir tarihe, muhtemelen 16. yüzyıla kadar uzanıyor olabilir. Arkeologlar, eserin 1800’lü yıllarda diplomatik bir misyonun parçası olarak Almanya’ya getirilmiş olabileceğini belirtiyor.

(İlgili: Japonya’daki Bu Keşişler Kendilerini Neden Mumyaladı?)

Arkeolog ve Berlin Tarihöncesi ve Erken Tarih Müzesi müdürü Matthias Wemhoff, Japonya’nın izole olduğu ve ülkeye neredeyse hiç Avrupalı ​​gezginin gelmediği bir dönemde, bu kadar uzun süredir kullanılan ve zengin bir şekilde süslenmiş bir silahın yolunun Berlin’e düşeceğini kimsenin hayal edemeyeceğini söylüyor.

Berlin Devlet Anıtlar Dairesi’nden arkeologlar kılıcı 2022 kışında, II. Dünya Savaşı sırasında moloz yığınına dönüşen ve 1960’larda sokak ve kavşaklarla kaplanan Molkenmarkt’taki konut ve ticari bina mahzenlerinde kazı yaparken buldu. Açıklamaya göre, eski mahzenler, savaşın sonuna doğru elden çıkarılan dizginler, üzengiler, ağızlıklar ve koşum takımları da dahil olmak üzere savaşla ilgili eserlerle doluydu. Ancak mahzenlerden birinde Japon kılıcının bulunması beklenmedik bir keşifti.

Yedi Japon şans tanrısından biri olan ve bir çekiç (sağda) ve bir torba pirinç (solda) taşıyan Daikoku’nun yakından görünümü. (C: Staachliche Museen zu Berlin, Museum für Vor- und Frühgeschichte / Anica Kelp)

Wemhoff’a göre, yapılan restorasyon çalışmaları, bu silahın bir zamanlar “statüyle bağlantılı bir silah olarak saygın kişiler için ayrılmış” olan, parçalanmış bir “wakizashi” olduğunu ortaya çıkardı. Tarihsel olarak wakizashi, Samuray Müze Mağazası’na göre, samuraylar tarafından, katana olarak bilinen daha uzun bir kılıcı kınından çıkarmanın zor olacağı küçük bir odada veya hedeflerine yakın bir mesafede savaşmaları gerektiğinde yedek silah olarak taşınırdı. British Museum’a göre ise samuray sınıfındaki erkekler tarafından her zaman taşınan bu kılıçlar aynı zamanda “refakatçi kılıcı” olarak da biliniyordu.

Bulunan kılıcın ahşap sapı ısı nedeniyle zarar görmüş, ancak ahşabın parçaları ve kılıcın üzerindeki kumaş şeritler hâlâ korunmuş durumda. Daha ileri restorasyon çalışmaları, sapın tabanındaki 1 santimetre bir metal halka veya bilezik üzerinde, Japonya’nın yedi şans tanrısından biri olan Daikoku’nun resmedildiğini ortaya çıkardı; bu, çekiç ve pirinç torbası sayesinde tanımlandı.

Daha ileri restorasyon çalışmaları, kabzanın tabanında bulunan 1 santimetre genişliğindeki yüksük veya metal halkanın, Japonya’daki yedi şans tanrısından biri olan ve çekici ve pirinç kesesi sayesinde kimliği tespit edilen Daikoku’yu tasvir ettiği ortaya çıktı.

Kılıcın kabzasının ve yüksüğünün arkası. (C: Staachliche Museen zu Berlin, Museum für Vor- und Frühgeschichte / Anica Kelp)

Ekip ayrıca kılıcın koruma kısmında, krizantem (kasımpatı) çiçekleri ve su çizgilerinden oluşan, hasar görmüş boyalı süslemeler buldu. Kılıcın stili, Edo dönemine ait olduğunu gösteriyor.

Röntgende bıçağın kısaltıldığı ve sapının orijinal olmadığı görüldü. Araştırmacılar, kılıcı bir arada tutan gizli bir parça olan “tang”da, kabzayı tutturmak için kullanılan iki ahşap pimi tutacak iki delik fark etti. Ancak mevcut kabza, bu deliklerden yalnızca biriyle tutturulmuştu.

Koruma plakası (tsuba) boyalı bir krizantem çiçeği ve su çizgileri motifine sahip. (C: Staachliche Museen zu Berlin, Museum für Vor- und Frühgeschichte / Anica Kelp)

Müze yetkilileri, kabzanın orijinal olmaması nedeniyle kılıcın Edo döneminden bile daha eski olabileceğini, belki de 1500’lü yıllara tarihlenebileceğini belirtiyor. Kılıcın Berlin’e nasıl geldiği bilinmiyor, ancak Wemhoff’un birkaç fikri var.

Wemhoff’a göre belki de kılıç, 1862’deki Takenouchi Misyonu veya on bir yıl sonra gelen ve Avrupa’yı ve Batı dünyasının geri kalanını ziyaret eden Japon elçilerinin ilişkiler kurmak ve izlenim edinmek için gerçekleştirdiği Iwakura Misyonu’nun bir hediyesiydi. Wemhoff, “Molkenmarkt’ın çevresindeki aristokrat saraylarıyla Berlin Sarayı’na olan mekansal yakınlığı da bunu düşündürüyor” diye belirtiyor.

Alman hükümdarı I. Wilhelm, kral olduğu dönemde Takenouchi Misyonu’nun Japon elçiliğiyle sarayında bir araya geldi. 1873 yılında imparator olduğunda ise Iwakura Misyonu’nun elçiliğini kabul etti. Ancak Wemhoff, II. Dünya Savaşı sırasında Molkenmarkt’ta kılıcı elden çıkaran kişilerin, bu kılıcı nasıl ele geçirdiklerinin bilinmediğini söylüyor.


Live Science. 27 Ağustos 2024.

You must be logged in to post a comment Login