1996 yılında amatör bir arkeolog, Kuzey Almanya’daki Tollense Nehri’nin kıyısında, bir ucu topraktan dışarı çıkmış bir insan kol kemiği buldu. Kol kemiğinin bir ucuna ise çakmaktaşından bir ok ucu saplanmıştı.
Yapılan deneme kazıları daha çok kemik ve ezilmiş bir kafatasıyla birlikte, beyzbol sopasına benzeyen bir sopayı ortaya çıkardı. Radyokarbon tarihlendirmesi, buluntuların MÖ 1250 yılında gerçekleşen tek bir olaya ait olduğunu gösterdi – yani bir çeşit savaşa.
Science dergisinde yazan Andrew Curry, keşfin arkeoloji dünyasında ilgi uyandırdığını söylüyor. 2009-2015 yılları arasında yapılan kazılar ise, kimsenin beklemediği boyutlarda bir katliamı gözler önüne serdi. Alanda 10.000 kemik bulundu. Teşhis edilebilen kemik kalıntılarının beş at ve 130 erkeğe ait olduğu keşfedildi.
Arkeologlar henüz, savaş kalıntılarının olduğunu düşündükleri tabakanın sadece %10’unda kazı yaptı. Uzmanlardan biri neticede 750 erkek iskeleti bulacaklarını tahmin ediyor. Eğer her 5 savaşçıdan biri öldükten sonra savaş alanında bırakıldıysa, yaklaşık 4,000 savaşçının katıldığı bir savaşın kanıtlarını görüyoruz demektir.
Arkeolog Thomas Terberger bunun o dönemde “Alplerin kuzeyindeki bölgede, daha önce hiç görülmemiş boyutlardaki” bir savaş olduğunu söylüyor. “Karşılaştırabileceğimiz hiçbir şey yok” diyor Terberger.
Kullanılan gelişmiş metodlar bilim insanlarının gerçekleşen savaşı anlamasına yardımcı oluyor. Jeomanyetik görüntüleme tekniği, savaşın 110 metrelik bir köprünün çevresinde gerçekleştiğini gösteriyor. Çocuklukta tüketilen su ve yemeği gösteren dişlerin izotop analizi de, savaşçıların çoğunun yüzlerce kilometre uzakta doğduğunu gösteriyor.
Ölümlerinden yıllar önce iyileşmiş yaralara dair kanıtlar, bu kişilerin tek bir savaşa katılan çiftçiler değil, profesyönel savaşçılar olduğunu gösteriyor. Savaşan tarafların büyük boyutuyla birlikte, standardize edilmiş metal silahların kullanılmış olması, bir organizasyona işaret ediyor.
Büyük ölçekli bir anlaşmazlık ve çatışma gerçekleşmiş olması, Kuzey Avrupa’daki medeniyetin sanıldığından çok daha gelişmiş olduğunun kanıtı olarak görülüyor. Bu bölge uzun zamandır, gelişmiş Bronz Çağ medeniyetlerinin bulunduğu Orta Doğu ve Asya’nın aksine, geri kalmış izole bir yer olarak görülüyordu.
Fakat Tollense Nehri’ndeki tablo beklenmedik yaygınlıkta bir toplumsal yapı olduğunu düşündürüyor. Arkeolog Detlef Jantzen “Uzun mesafeler ötesinden böyle bir savaşı organize etmek ve bütün bu insanları bir yerde toplamak muazzam bir başarı” diyor.
The Washington Post, Nancy Szokan, 1 Nisan 2016
You must be logged in to post a comment Login